Tarih:

Paylaş:

Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve AB’nin “REPowerEU” İnisiyatifi

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talep, çevre konusundaki duyarlılığın ön plana çıkmasıyla birlikte artmıştır. Bu talep artışı, COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma çabaları kapsamında daha da hızlanmıştır. Söz konusu iki gelişmeden ilki olan pandemi süresince yenilenebilir enerji, talebi artan tek enerji türü olmuş ve 250 yıl önceki sanayi devriminden beri ilk kez bu kaynakların dünya enerji tüketimindeki payında kayda değer bir yükselişe şahit olunmuştur.[1] British Petroleum (BP) tarafından yayımlanan 2021 yılı Dünya Enerji Görünümü raporlarıa göre;[2] sürdürülebilir/yenilenebilir enerjinin payı, Covid-19 salgını sonrasında daha da yükselerek hidro enerjiye yaklaşmakla birlikte dünya enerji tüketimindeki payı halen diğer enerji türlerine göre düşük düzeydedir.

Henüz 20 yıllık bir geçmişe sahip olan güneş ve rüzgâr enerjisinin payının, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası AB’nin Rusya enerji kaynaklarına olan bağımlılığını azaltma çalışmaları kapsamında hatırı sayılır oranda artarak diğer enerji türlerini yakalayacağı ve fosil yakıtların rezervindeki azalma ile iklim değişikliği kapsamında belirlenen hedefler kapsamında da uzun dönemde fosil yakıtları geçebileceği öngörülmektedir.

Bu fikri destekleyen gelişmeler bağlamında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yarattığı küresel enerji pazarındaki kesinti ve zorlukların önüne geçebilmek maksadıyla AB Komisyonu’nca enerji tasarrufu, temiz enerji üretimi ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi hedefleriyle “REPowerEU” isimli bir inisiyatif geliştirilmiştir. AB’nin ihtiyacı olan yeni enerji altyapısı ve sistemlerine ilişkin finansal ve hukuki tedbirlerle desteklenen inisiyatifle ilgili olarak AB Komisyonu’nun web sayfasında,[3] Avrupalıların %85’inin Ukrayna’yı desteklemek üzere mümkün olan en kısa sürede Rusya’ya olan gaz ve petrol bağımlılığını azaltması gerektiğine inandığı ve Birlik olarak hareket ederek Avrupa’nın bunu daha hızlı başarabileceği belirtilmektedir.

REPowerEU inisiyatifinde yukarıda bahsedilen üç hedef için kısa vadede gaz, LNG ve hidrojenin AB Enerji Platformu üzerinden tedariki, güvenilir tedarikçilerle yeni enerji ortaklıklarının kurulması, yeni güneş ve rüzgâr enerjisi projelerinin uygulamaya konulması gibi hususlar yer almaktadır. 2027 yılından önce tamamlanması öngörülen orta vadeli hedeflerde ise milli REPowerEU planlarının 300 milyon avroluk yatırım ve reformlarla desteklenmesi, düşük çevresel risk bölgelerine daha süratli yenilenebilir enerji tesisleri kurulumuna ilişkin yeni yasal düzenlemelerin yapılması, temiz enerjinin toplam enerji içerisindeki payına ait 2030 hedefinin %40’tan %45’e çıkarılması ve enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik düzenleyici tedbirlerin alınması gibi hususlar yer almaktadır.

Bahsedilen tüm bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesine yönelik hazırlanan AB eylem planında; ABD ve Kanada’dan denizyoluyla, Norveç’ten ise hem boru hattı hem deniz yoluyla LNG tedarikinin artırılması, Azerbaycan ile başta Güney Gaz Koridoru üzerinde olmak üzere enerji alanındaki işbirliğinin artırılması, Mısır ve İsrail gibi gaz tedarikçisi ülkelerle siyasi anlaşmalar yapılması, Cezayir’le enerji alanındaki diyaloğun tekrar başlatılması, Katar dahil Körfez’deki başat enerji üreticileriyle ve Avustralya’yla işbirliğine devam edilmesi, Japonya, Çin ve Güney Kore gibi gaz alıcılarıyla koordinasyon sağlanması ve son olarak Nijerya, Senegal ve Angola gibi Sahra altı ülkelerin ihraç potansiyellerinin araştırılması gibi hususlar belirlenmiştir.[4]

Kuşkusuz eylem planında resmi olarak yer almayan, ancak Türkmen gazı gibi gündeme getirilen[5] veya Almanya’nın Katar’la yaptığı uzun dönemli LNG gaz tedarik sözleşmesinin Rusya’ya para akışını kısa vadede durdurmayacağına yönelik eleştiriler de mevcuttur.[6] Bunun yanı sıra İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın Mart ayında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yaptığı ve gözüktüğü kadarıyla çok da somut getirisi olmayan ziyaretler gibi sonuç alınamayan durumlar da söz konusudur. Son olarak AB’nin Rusya’ya yönelik 6. yaptırım paketinde, yıl sonuna kadar Rusya’dan petrol ithalatının yüzde 92 oranında azaltılması hedefi kapsamında Rus petrolüne alternatif bulmak için BAE’yle bir diğer görüşme de Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire tarafından gerçekleştirilmiştir.

Yenilenebilir enerji konusunda diğer AB ülkelerine nazaran daha önde olan bazı AB üyesi ülkelere ait planlarla ilgili olarak Deutsche Welle’nin (DW) hazırlamış olduğu haberde şu bilgiler yer almaktadır:[7] Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “offshore” rüzgar enerjisi kapasitelerini 2030 yılına kadar 4 katına, 2050 yılına kadar ise 10 katına çıkarmayı hedeflediklerini belirtmiştir. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, yenilenebilir enerjiyi öne çıkarmak için iki nedenden ilkinin iklim değişikliği ile mücadele diğerinin ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgali olduğunu vurgulamıştır. Belçika Başbakanı Alexander De Croo, yapılacak yatırımın enerji fiyatlarını 10 kat aşağı çekeceğini ve AB adına hedeflenen CO2 salınımını azaltacağını ifade etmiştir. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise Kuzey Denizi’nin bahse konu rüzgâr enerji santrallerini kurmak için yeterince büyük olduğunu ve bu tip projelerin maliyet-fayda analizinden sonra gerçekleştirilebileceği üzerinde durmuştur.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2022 Mart Raporu’nda yer alan “AB’nin Rus Doğalgazına Bağımlılığını Azaltacak 10 Aşamalı Plan”a ait eylem planında,[8] yapılan diğer tekliflerin yanı sıra yenilenebilir enerjiyle ilgili olan hususlar da yer almaktadır. Bahse konu tavsiyelerin uygulanmasıyla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarından 2023 yılında 35 TWh’lik bir katkı sağlanabileceği ve bunun da 6 milyar m³’lük gazdan tasarruf anlamına geldiği belirtilmektedir.[9]

Türkiye açısından ele alındığında, Rusya’ya bağımlılığı azaltacak doğalgaz senaryolarının yanı sıra yenilenebilir enerji açısından da rüzgâr enerjisi ekipman üretiminde önemli bir aşama kaydeden ülkemizin durumu kayda değer görülmektedir. Avrupa’da rüzgar enerjisi sektörünü temsil eden en üst kuruluş olan Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (WindEurope) tarafından hazırlanan “Avrupa’da Rüzgar Enerjisi-2021 İstatistikleri ve 2022-2026 Öngörüsü Raporu”na göre; 2021 yılında Türkiye, Avrupa’da kurulu rüzgâr enerjisi santral teçhizatı üretiminde 1,4 gigawatt (GW) kapasiteyle İngiltere, İsveç ve Almanya’dan sonra 4. sırada yer almaktadır.[10] Avrupa’nın hedeflenen toplam enerji içerisindeki %40’lık temiz (yenilenebilir) enerji payına ulaşabilmek için 2022-2026 yılları arasında yılda ortalama 32 GW’lık üretim yapılması gerekmekte olup Türkiye’deki üretimin de bunda önemli payı olacaktır.

Sonuç olarak, halen doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıt kaynaklı enerjiye nazaran rüzgâr enerjisi yatırım maliyetlerinin gün geçtikçe azalarak artık şirketlerin devlet desteği almadan da bu alanda yatırım yapmaya başladıkları da göz önüne alındığında, özellikle Avrupa için bu enerji tipinin gelecekte diğer enerji türlerinin yerini alacağı söylenebilir. Dikkati çeken bir diğer husus da çalışmalarına Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan çok daha önce başlanan ve geçtiğimiz Mart ayında onaylanarak yürürlüğe giren “Stratejik Pusula” ile ABD/NATO’ya karşı savunma ve güvenlik alanında özerklik sağlamaya çalışan AB’nin enerji açısından, en azından Rusya’ya karşı, özerklik sağlama konusundaki kararlılığıdır.


[1] Volkan Özdemir, Enerji Güvenliği ve Doğal Gaz Piyasaları, Pankuş Yayınları, Ankara 2022, s.14.

[2] “Statistical Review of World Energy 2021 | 70th edition s.12”, BP, https://www.bp.com/content/dam/bp/business-sites/en/global/corporate/pdfs/energy-economics/statistical-review/bp-stats-review-2021-full-report.pdf, (Erişim Tarihi: 06.06.2022).

[3] “REPowerEU: affordable, secure and sustainable energy for Europe”, European Council https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/repowereu-affordable-secure-and-sustainable-energy-europe_en, (Erişim Tarihi: 06.06.2022).

[4] Aynı yer.

[5] “ANKASAM Webinar | Avrupa’ya Türkiye Üzerinden Türkmen Gazı: Umutları Gerçeklerle Güncellemek”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/ankasam-webinar-avrupaya-turkiye-uzerinden-turkmen-gazi-umutlari-gerceklerle-guncellemek/, (Erişim Tarihi: 07.06.2022).

[6] Patrick Wintour, “Germany agrees gas deal with Qatar to help end dependency on Russia”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/mar/20/germany-gas-deal-qatar-end-energy-dependency-on-russia, (Erişim Tarihi: 07.06.2022).

[7] “EU unveils €300 billion plan to reduce its energy dependency on Russia”, DW News, May 19, 2022, https://www.youtube.com/watch?v=AkcTN9E33eI, (Erişim Tarihi: 07.06.2022).

[8] “A 1-Point Plan to Reduce the European Union’s Reliance on Russian Natural Gas”, International Energy Agency, https://www.iea.org/reports/a-10-point-plan-to-reduce-the-european-unions-reliance-on-russian-natural-gas, (Erişim Tarihi: 07.06.2022).

[9] IEA Report on 3 March 2022.

[10] “Wind energy in Europe 2021 Statistics and the outlook for 2022-2026”, s. 7, Wind Europe https://windeurope.org/intelligence-platform/product/wind-energy-in-europe-2021-statistics-and-the-outlook-for-2022-2026/, (Erişim Tarihi: 07.06.2022).

Emekli Deniz Albay Ferhan ORAL
Emekli Deniz Albay Ferhan ORAL
Born in 1972 in Denizli. He graduated from the Naval War College in 1994. During his 24-year career, he served in various submarine ships and headquarters. Among his headquarters assignments, he served as the Directorate of Civil-Military Cooperation of the EU Force in Bosnia-Herzegovina, the Directorate of Planning and Principles of the General Staff, the Operations-Intelligence Directorate of the Supreme Headquarters of Allied Powers in Europe (SHAPE) and the Multinational Maritime Security Center of Excellence. He holds master's degrees in Sociology and Maritime Safety, Security and Environmental Management and is currently pursuing his PhD in Maritime Safety, Security and Environmental Management at Dokuz Eylül University, Faculty of Maritime Studies. He has three articles published in national refereed journals. Maritime security and NATO issues are among his research and study areas and he speaks English and basic French.