7 Haziran 2019 tarihinde 15. Avrupa Birliği (AB)-Orta Asya Ülkeleri Dışişleri Bakanları Toplantısı, beş Orta Asya ülkesinin dışişleri bakanları ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin katılımıyla Bişkek’te gerçekleştirilmiştir. Söz konusu toplantıda, bölge ülkelerinin AB’yle olan ilişkileri masaya yatırılmıştır. 17 Haziran 2019 tarihinde AB Komisyonu’nun Orta Asya ülkelerine yönelik yeni bir strateji kabul etmesi ise bahsi geçen toplantının incelenmesini gerektirmiştir. Bu analizde de AB ile Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin mevcut durumu, mevzubahis toplantı bağlamında ele alınmaktadır.
Rusya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi küresel aktörlerle kıyaslandığında, AB’nin Orta Asya’daki nüfuzu yok denecek kadar azdır. Nitekim AB Komisyonu’nun 2007 yılında kabul ettiği Orta Asya Stratejisi’nin istenilen sonuçları vermediği de ortadadır. Ancak Afganistan’daki durum, Orta Asya ülkelerinde yaşanan değişim ve bölgenin artan jeopolitik önemi, AB’nin daha etkin bir politika uygulamasını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle de AB, bölgeyle işbirliğine daha fazla ilgi göstermeye başlamıştır. Örneğin 2019 yılının Mayıs ve Haziran aylarında AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, bölge ülkelerine çeşitli ziyaretler gerçekleştirmiştir. Ardından Mogherini de Kazakistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ı ziyaret etmiştir.
Bişkek’teki toplantıda konuşan Mogherini, bölge ülkeleri için “fırsat zamanı”nın geldiğini açıklamıştır. Toplantıda AB’nin Orta Asya ülkeleri için 72 milyon avro ek yardımda bulunacağı belirtilmiştir. AB, daha önce de bölgenin kalkınması için 1 milyar dolar ayırmıştır. Toplantı vesilesiyle 5-6 Haziran 2019 tarihlerinde ilk defa AB-Orta Asya Forumu yapılmış ve Kırgızistan’ın 2020 yılında gerçekleşecek AB-Orta Asya Ekonomi Forumu’nu düzenleme talebi kabul edilmiştir. Bu gelişmeler, AB’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinde ekonomiye ağırlık verdiğine işaret etmektedir. Avrupalılar, Orta Asya’da ekonominin geliştirilmesi için bazı programlar geliştirmektedir. Bu kapsamda AB, bölge ekonomisinin geliştirilmesi amacıyla Özbekistan ve Türkmenistan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmasını destekleyecektir.
Bölge ülkelerinin AB’yle olan ilişkilerine değinmek gerekirse, Kazakistan’ın AB’yle en fazla ticaret hacmine sahip olan Orta Asya ülkesi konumunda olduğu ifade edilebilir. Bundan dolayı AB ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi Nur-Sultan’a bağlıdır. Çünkü Kazakistan, coğrafi konumunun da etkisiyle AB-Orta Asya işbirliğinin anahtar ülkesidir.
Mogherini, Bişkek’e gelmeden önce Aşkabat’a gitmiş ve Türkmenistan’da AB Temsilciliği açılmasını öngören anlaşma, Raşit Meredov ve Mogherini tarafından imzalanmıştır. Mevzubahis temsilciliğin açılmasıyla, bütün Orta Asya ülkelerinde aktif çalışan bir AB ofisi bulunuyor olacaktır. Son dönemde Brüksel’in insan hakları ve demokrasi konularında bölge ülkelerine olan eleştirilerini de azalttığı görülmektedir. Bu sebeple de Avrupalıların Türkistanlılarla olan ilişkilerinde yeni bir yöntem ve söylemi benimseyeceği öne sürülebilir.
Görüldüğü üzere AB, geliştirdiği yeni strateji doğrultusunda Orta Asya ülkeleri arasındaki entegrasyon sürecini destekleyecektir. Ayrıca Brüksel, bölge ülkelerine safını belirleme şartı koymayarak bu devletlerin istedikleri ülkelerle yakın işbirliği geliştirmesi gerektiğini de savunacaktır. Bu durum, AB’nin bahsi geçen konularda ABD’den farklı düşünmeye başladığını gözler önüne sermektedir.
Toplantı çerçevesinde Kırgızistan’ın AB’yle kapsamlı işbirliği geliştirmesini öngören bir anlaşma da imzalanmıştır. Zaten son zamanlarda bölgeye yapılan yardımlarından da en büyük payı Kırgızistan almaktadır. Örneğin gerçekleşen son toplantıda, Brüksel’in eğitim sektöründe kullanılmak amacıyla Bişkek’e 36 milyon avro aktaracağı açıklanmıştır. Neticede Kırgızistan’ın komşularına kıyasla daha açık bir ülkeye dönüşmesi, Avrupalıların ilgisini çekmektedir.
Bişkek’teki toplantıda, Tacikistan’daki Rogun HES’inin inşaatına da AB tarafından 20 milyon avro ayrılacağı belirtilmiştir. Tacikistan’ın tamamen Çin güdümüne girmemesi için söz konusu HES’in tamamlanarak ülke bütçesine gelir sağlaması büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte Tacikistan’ın AB’yle kapsamlı işbirliği geliştirmek istediği de bilinmektedir. Ancak bu konu, henüz AB’nin gündeminde değildir.
2018 yılının sonbaharından bu yana Taşkent ile Brüksel arasındaki ilişkilerin de yeni bir seviyeye ulaştırılması amaçlanmaktadır. Çünkü AB, Özbekistan başta olmak üzere bölge ülkelerini, Afganistan Sorunu’nun çözümü için ittifak yapılacak kilit aktörler olarak görmektedir. Ayrıca AB standartlarının birçok konuda Özbekistan’a fayda sağlayacağı iddia edilebilir.
Uranyum atıklarının korunması konusunda da bölge ülkelerine en büyük destek AB’den gelmektedir. Çıkar çatışması yaşanacak büyük sorunların olmaması ve Brüksel’in iktidarlara baskı uygulayacak bir merkez olarak görülmemesi, Orta Asya ülkelerinin AB’yle olan ilişkilerini geliştirmesine zemin hazırlamaktadır. Tüm bunlara ek olarak bölge ülkelerinde yaşanan lider değişiklikleri ve ortak vize uygulamasının hayata geçirilmesi gibi yenilikler dikkat çekicidir. Bu değişim süreci, bölgeyle daha yakın işbirliği yapılabileceği hususunda Brüksel’i umutlandırmış olabilir. Zira şimdiye kadar uyguladığı politikalarda başarılı olamayan AB’nin Özbekistan’daki iktidar değişikliğinden istifade ederek bölgeyle olan ilişkilerini geliştirmeye çalıştığı görülmektedir.
Sonuç olarak güvenlik, mülteci akını ve çevre sorunları gibi meseleler, AB’nin Orta Asya ülkeleriyle işbirliği yapmasını zorunlu kılmaktadır. Kazakistan ve Kırgızistan’ın üstün hizmet ödüllerini alan Mogherini’nin öncülüğünde uygulanan AB’nin yeni ilkeli pragmatizm politikasının ilişkilere ne kadar katkı sağlayacağını ise zaman gösterecektir.