Tarih:

Paylaş:

Afgan Sorunu’nda Konferans Diplomasisi

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya’nın Afganistan Büyükelçisi Zamir Kabulov, 2021 yılının Ekim ayında Afganistan’ın “çatışma sonrası restorasyonunu” ele almayı amaçlayan konferansların düzenleneceğini duyurmuştur. Ardından Rusya, İran, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerin ev sahipliğinde çeşitli zirveler gerçekleştirilmiştir. Bu konferanslar ise uluslararası toplumun ana gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. 

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Afganistan merkezli gelişmeleri ele alan konferansların ne anlama geldiğini ve bölgeye yansımalarını alanının önde gelen uzmanlarından alınan görüşler doğrultusunda dikkatlerinize sunmaktadır. 

Dr. Sabir ASKEROĞLU (ANKASAM Uluslararası İlişkiler Uzmanı)

Düzenlenen konferansları Moskova’nın çabaları açısından değerlendiren Dr. Sabir Askeroğlu, Taliban’ın iktidara gelişinden bu yana Afganistan’ın kalkınması için çabaladığına; ancak Afganistan’ın kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle dışarıdan destek aradığına işaret etti. Bu kapsamda bölgesel aktörlerin Taliban’a yaklaşımına değinen Askeroğlu, “Rusya, İran, Hindistan, Pakistan ve diğer bölge ülkelerinin hiçbiri Afganistan’da giderek kötüleşen ekonomik durumun insani bir krize sebebiyet vermesini istemiyor. Rusya ise Afganistan’ın uluslararası güvenlik sorunu olmaktan çıkmasını, Taliban’ın uluslararası topluma dahil olmasını ve bir tehdit olarak görülmesinin sona ermesini arzuluyor. Fakat bunun kısa vadede gerçekleşmesi kolay değildir.” dedi. 

Uluslararası toplumun Taliban’a ilişkin beklentilerine değinen Askeroğlu, “Afganistan’da kapsayıcı bir hükümetin kurulması, terör örgütleri Devletü’l Irak ve’ş Şam (DEAŞ) ile El Kaide’ye karşı kararlı bir mücadele yürütülmesi gibi beklentiler var. Fakat bu beklentilerin karşılanması için zamana ihtiyaç duyulduğu da açıkça görülüyor.” yorumunda bulundu. 

Konferans girişimini başlatan Moskova’nın hedeflerini de değerlendiren Askeroğlu, “Rusya’ya göre, Taliban ve diğer devletler arasındaki diyaloğun devam etmesi gerekmektedir. Taliban ve Afganistan kendi kaderine terk edilmemelidir. Ancak Afganistan’daki sorunların çözülmesi noktasında Rusya tek başına yeterince güçlü değildir. Bu nedenle ABD’nin ve Avrupalı diğer devletlerin desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Afganistan’ın yeniden yapılandırılması ve kalkınması için bu tarz konferansların düzenlenmesi zaruridir.” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı. 

Prof. Dr. Ali ASKER (Karabük Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Taliban’ın Afganistan’da iktidara gelmesinin sürpriz olmadığını ama sürecin hızlı gerçekleşmesinin uluslararası arenada bir şaşkınlık yarattığını belirten Prof. Dr. Ali Asker, “Açıkçası burada bir ‘hazırlıksız yakalanma’ durumu yaşandı. Acaba Taliban, yeni bir kimlikle mi ortaya çıktı? ve Eskiden yaptığı uygulamaların doğurduğu olumsuz sonuçlardan ders alabildi mi? gibi sorular tartışılmaya başlandı. Tüm bu soruların cevaplanması gerekiyor ve bu durum için biraz zamana ihtiyaç var.” açıklamalarında bulundu. 

Uluslararası siyasette her zaman realist yaklaşımın ağır bastığına işaret eden Asker, “Bu nedenle devletler, Afganistan’daki esas gücün Taliban olduğu gerçeğini dikkate alarak hareket etmeyi tercih edecektir. Özellikle Pakistan, İran, Hindistan ve Orta Asya ülkeleri açısından Afganistan’la ilişkilerin yeni bir formatta geliştirileceği öngörülebilir.” diyerek söz konusu konferansların önemine değindi. 

Afganistan’da yönetimi devralmasından bu yana Taliban’a yöneltilen iki talebin olduğuna dikkat çeken Asker, “Bunlardan biri insan hakları ve terör konusunda sağduyulu tutum beklentisidir. Diğeri de istikrarın sağlanması adına kapsayıcı bir hükümet oluşturulmasıdır.” yorumunu yaptı. 

Afganistan’ın restorasyonuna ilişkin konferanslara değinen Asker, “Başta komşu ülkeler olmak üzere bölgesel devletler, tedbirli bir duruş sergilemektedir. Bahsi geçen toplantılar göz önünde bulundurulduğunda, Taliban’ın zaman geçtikçe daha çok devlet tarafından tanınacağı söylenebilir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Prof. Dr. Sertif DEMİR (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)

Sözlerine Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirmesinden sonra ortaya çıkan istikrarsızlığın komşu ülkelere olan etkisinin altını çizerek başlayan Prof. Dr. Sertif Demir, “Afganistan’dan kaçan mülteciler İran, Pakistan ve Türkmenistan için büyük bir dış politika sorunu ortaya çıkarmıştır. Oluşan ekonomik kriz ise özellikle Pakistan, Rusya ve Çin’i endişelendirmektedir. DEAŞ’a bağlı Horasan grubunun yarattığı radikalizm ise yine Pakistan, Rusya, Türkmenistan ve Çin açısından güvenlik tehdidi anlamına gelmektedir. İran ve Türkmenistan bakımından ise Afganistan’da kapsamlı bir hükümetin oluşmamasının sıkıntılı bir sürece dönüşme olasılığı bulunuyor.” yorumunda bulundu. 

Komşu ülkelerin konferans diplomasisi yoluyla bahsi geçen sorunların üstesinden gelinmesini istediğini belirten Demir, “Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ülkeden çekilmesinden sonra ortaya çıkan güç boşluğunun tek bir ülke tarafından doldurulmasının istenmemesi de bu tür toplantıların yapılmasının bir diğer sebebidir. Örneğin Çin, büyük ekonomik gücüyle Taliban üzerinde tek başına belirleyici bir etkiye sahip olabilir. Çünkü Taliban’ın en büyük sorunu işlevsel bir ekonomik yapı kuramamasıdır. Bu yüzden dış yardımlara ihtiyaç duymaktadır.” değerlendirmesini yaptı. 

Komşu ülkelerin Taliban konusundaki yaklaşımını yorumlayan Demir, “Rusya, ABD’nin ve dolayısıyla Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bölgede tekrar etkin olması durumuna karşı, Taliban yönetiminin daha kapsayıcı bir hükümet kurmasını ve radikal teröre karşı önlem almasını öncelikli sorun olarak görmektedir.” diyerek radikalizmin yükselişinin Batılı güçlerin geri dönmesine neden olabileceğine dikkat çekti.

Demir, İran’ın ise en büyük endişesinin kendi inancından olmayan bir grubun Afganistan’ı tek başına yönetmesi olduğuna işaret ederek “Tahran, konferanslar aracılığıyla Taliban üzerinde baskı oluşturarak Şii grupların yönetime dahil olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Böylece Afganistan üzerinde etkinlik sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı. 

Taliban yönetimindeki bir Afganistan’ın komşu ülkelere etkisini değerlendiren Demir, “Komşu ülkeler, Afganistan’ın tekrar siyasi, ekonomik ve radikal terör açısından istikrarsızlık kaynağı olmasından endişe etmektedir. İstikrarlı bir Afganistan’ın tüm komşu ülkelerin refah ve güvenliklerine olumlu katkı yapacak olması, onları bu ortak payda üzerinde işbirliğine yöneltmektedir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.  

Khalid Taimur AKRAM (CGSS Başkanı) 

ABD’nin Afganistan’daki durumu ele alış şeklini eleştiren Khalid Taimur Akram, “ABD ve diğer batılı ülkelerin Afganistan’daki durumu salt kendi çıkarları doğrultusunda ele almaları, bölge ülkelerini Afganistan’daki barış ve istikrarın sağlanması noktasındaki hiçbir karara dahil etmemeleri sıkıntılı bir ortam yaratmıştır. Oysa Afganistan’ın komşu ülkeleri, ülkedeki kalkınmayı yeniden sağlamak gereken desteği verebilirdi.” yorumunu yaptı. 

İran, Pakistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi devletler arasında son zamanlarda yapılan toplantı ve konferanslara değinen Akram, “ABD’nin çekilmesinden sonra başlayan süreçte Afganistan’ın komşuları, Afgan halkına desteğini arttırdı.” ifadelerini kullandı. 

Atılan diplomatik adımların hem Afganistan’ı hem de komşu ülkeleri olumlu etkileyeceğini dile getiren Akram, “Özbekistan, 2021 yılının Şubat ayında Mezar-ı Şerif’ten Kabil’e ve ardından da Peşaver’e uzanacak 573 kilometrelik bir demiryolu uzantısı inşa etmek için Pakistan’la anlaşma imzaladı. Bu demiryolu, Özbekistan’ı ve Orta Asya’nın geri kalanını Basra Körfezi’ndeki limanlara bağlayacaktır. Pakistan ve Özbekistan’ın Taliban’la kurduğu dostane ilişkiler de Mezar-ı Şerif-Peşaver Demiryolu’nun hayata geçmesini mümkün kılacaktır.” öngörüsünde bulundu. 

Batılı güçlerin ve bölge ülkelerinin Taliban’a yaklaşımının farklı olduğunu iddia eden Akram, “Batılı güçlerin aksine bölge ülkeleri, Taliban yönetimini devirmeyi planlamıyor. Bunun yerine, tüm etnik grupların varlığıyla kapsayıcı bir hükümetin kurulması ve Afganistan’da barış ve güvenliğin inşa edilmesi hususunda çaba harcıyorlar.” ifadelerini kullandı. 

Son olarak Pakistan’ın meseleye yaklaşımını aktaran Akram, “Pakistan, , Afganistan halkının gelecekteki siyasi/yönetim söylemlerine karar vermesine dünyanın izin vermesi gerektiğine ve hiçbir yabancı ülkenin herhangi bir politikayı dikte etmemesi gerektiğine inanmaktadır.” sözleriyle açıklamalarını sonlandırdı. 

Aydın NURHAN (Emekli Büyükelçi)

Afganistan’daki durumu güç mücadelesi boyutuyla ele alan Emekli Büyükelçi Aydın Nurhan, “Orta Asya’da Rus nüfuzu günden güne azalırken Çin nüfuzu artıyor. Buna karşılık Rusya’nın elinden pek bir şey gelmiyor. Bilindiği gibi Asya’da ABD nüfuzu ciddi darbe yedi. Şimdi ise Çin’in Tacikistan’da üs kuracağı konuşuluyor. Dolayısıyla Moskova ile Pekin arasında bir ayrışma var. Fakat Rusya, Çin ve İran’ı birleştiren önemli bir konu da bulunuyor. Bu devletler, Orta Asya’da Amerikan varlığını istemiyor. Yani yeni bir “Büyük Oyun” kurulma olasılığından rahatsızlar.” diyerek büyük güçlerin ve bölge ülkelerinin Orta Asya’ya bakışını değerlendirdi. 

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından bölge ülkelerinin çabalarına değinen Nurhan, “Konferans diplomasisinin Afganistan’da barış ve istikrarı sağlayıp sağlayamayacağı meçhuldür. Ancak her şeye rağmen bölgesel güçler, kaderlerini kendileri belirleyebilmek için inisiyatif alıyorlar.” dedi.

Son olarak terör örgütü DEAŞ’ın Taliban iktidarını sarsmak için hazırda beklediğine de dikkat çeken Nurhan, “Afganistan’da başlayan terör saldırıları, Asya’nın geleceği için riskler ve olumsuzluklar içermektedir. Bu da başta Rusya, Çin ve İran olmak üzere tüm Asya’yı yangın yerine çevirme tehlikesi taşıyor.” diyerek bölge ülkelerinin en büyük endişesinin radikalizmin yayılması olduğunu vurguladı. 

Mehmet KIVANÇ (Gazeteci-CRI Türk)

Afganistan’ın ABD siyasetinin uzun yıllardır yapmayı planladığı makas değişikliği sonrasında bir kez daha büyük bir belirsizlik içinde olduğunun altını çizen Gazeteci Mehmet Kıvanç, “2021 yılının Ağustos ayındaki kaotik çekilmeyi unutturmak isteyen Washington, AUKUS ittifakının kurulmasıyla daha da somutlaşan Asya-Pasifik stratejisine yoğunlaşırken; rakipleri, Rusya ve Çin’in Afganistan’da bir batağa saplanmasını istiyor. Afganistan’da yapılacak hatanın Asya’nın kalpgâhında kocaman bir kara delik oluşturacağının farkında olan bölge devletleri ise güvenlik tedbirlerini sıkılaştırmakta ve sorunların çözümü için işbirliği yapmaktadır.” dedi.

Afganistan’daki sorunlara çözüm arayışlarının adresinin Asya başkentleri olduğunu ve Batı’nın gerisinde bıraktığı enkazı uzaktan seyrettiğini dile getiren Kıvanç, “ABD, masaya oturup anlaşma imzaladığı Taliban’ı bahane ederek Afganistan’ın finansal varlıklarını dondurmuştur. Birleşmiş Milletler’in (BM) imdat çağrısı verdiği ülke, adım adım büyük bir insani krize giderken; Çin ve Rusya, Batı’yı Taliban’la pratikte ilişki kurmaya ve ekonomik ablukayı kaldırmaya davet ediyor.” ifadelerini kullandı. 

Bölge ülkelerinin, Moskova Formatı’nın üçüncü toplantısını ve Tahran Konferansı’nı bahsi geçen bu iki durum sebebiyle gerçekleştirdiğini söyleyen Kıvanç, “Dışişleri Bakanları toplantısı 2022 yılında Çin’de yapılacak. Kasım ayında Pakistan’da yapılacak toplantıya ABD’nin de temsilci göndermesi bekleniyor. Bu toplantılar silsilesinde Taliban’dan “kapsayıcı hükümet” kurması istenirken; önümüzdeki günlerde odak noktası daha çok ülkedeki ekonomik durumun düzeltilmesi olacaktır.” dedi. 

İran’ın Çin Büyükelçisi Mohammad Keshavarzzadeh’in Kuşak-Yol Projesi’nin Afganistan’ın ekonomik gelişmesine yardımcı olacağı ve İran’ın da bunu destekleyeceği yönündeki açıklamalarına da atıfta bulunan Kıvanç, “Putin’in Afganistan Temsilcisi Zamir Kabulov da Batı’nın Taliban’ı açlıkla terbiye etmek istediğini söylemişti. Asya’da Afganistan’ın ekonomik buhrandan çıkması için başta Rusya ve Çin olmak üzere bölge ülkelerinin Batı’ya ekonomik ablukayı bitirme konusundaki baskılarını artırmaları beklenebilir.” yorumunda bulundu. 

Söz konusu konferansların yanı sıra ABD’nin bölgeye yaklaşımını yorumlayan Kıvanç, “AUKUS’la niyetini belli eden ABD, Afganistan sonrası Hindistan’ı kadrajına almışa benziyor. Bu ülkeden alınacak bir askeri üs hem Afganistan’a gerektiğinde müdahale etmek hem de Çin’in güney kanadını baskı altında tutmak için Pentagon’un iştahını kabartıyor.” açıklamasını yaptı.


Makalede yer alan görüşler, yazarın/yazarların kişisel görüşleri olup, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (ANKASAM) yayın politikasını yansıtmayabilir.


Elif TEKTAŞ
Elif TEKTAŞ
2020 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Elif Tektaş, aynı yıl Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans programına başlamıştır. Halihazırda yüksek lisans eğitimine devam eden Tektaş, iyi derecede İngilizce bilmektedir.