Mali’nin içinde bulunduğu derin güvenlik krizi, yalnızca ülkenin iç problemi olmaktan çıkmış; bölgesel istikrarı doğrudan etkileyen bir jeopolitik fay hattına dönüşmüştür. 2021 darbesiyle birlikte Batı’yla ilişkilerini neredeyse tümden askıya alan Bamako yönetimi, Fransa’nın Barkhane Operasyonu’nu sonlandırmasıyla sahada oluşan boşluğu hızla dolduran Rusya’ya yönelmişti. Wagner Grubu’nun paramiliter etkinliği, bu sürecin sembolü olmuş hem sahada hem uluslararası alanda Mali’nin yönünü doğuya çevirdiği bir dönemin işareti olarak okunmuştu. Bu atmosferde, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Sahel bölgesine yönelik sessizliğinin bozulması dikkat çekicidir. Bu kırılgan zeminde gerçekleşen Rudy Atallah’ın Bamako ziyareti, yalnızca diplomatik bir jest değil, çok daha geniş bir stratejik manevranın parçasıdır.[1]
Rudy Atallah, yalnızca bir isim değil, ABD’nin Afrika’daki güvenlik politikaları açısından önemli bir figürdür. Uzun yıllar Ulusal Güvenlik Konseyi’nde görev yapmış, özellikle terörle mücadele politikalarında danışmanlık yapmış olan Atallah hem Trump hem de Biden dönemlerinde Afrika dosyasına yakınlığıyla bilinmektedir.[2] Bu nedenle 9-12 Temmuz 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Mali ziyareti, sadece bir diplomatik temsil görevi değil; aynı zamanda bir istihbarî nabız yoklaması, güvenlik işbirliğine dair yeni zemin arayışı ve büyük güç rekabetinin yeni bir ayağının inşası anlamını taşımaktadır. Ziyaret, Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop tarafından kabul edilmesiyle sembolik önem kazanmakla kalmamış; ABD’nin Mali’ye yönelik politikalarında yeni bir sayfa açma niyetinin de açık göstergesi olmuştur.[3]
Atallah’ın ziyareti; istihbarat paylaşımı, terörle mücadele, bölgesel güvenlik mekanizmalarının yeniden canlandırılması ve askeri eğitim gibi başlıklarda görüşmeler içermiştir. Örneğin, görüşmelerde doğaçlama patlayıcı cihazlar (IED) eğitimleri, lojistik destek ve istihbarat paylaşımı gibi spesifik alanlar vurgulanmıştır.[4] Ancak burada kritik olan, bu görüşmelerin içeriğinden çok hedeflediği stratejik yönelimdir. Söz konusu ziyaret, Mali’de Wagner etkisinin gölgesinde şekillenen güvenlik mimarisine alternatif sunma arayışının açık bir göstergesidir. ABD, bu ziyaretle birlikte, sahada kaybettiği etki alanını geri kazanma çabasına resmiyet kazandırmakta; “geri çekilen değil, gerektiğinde dönebilen küresel aktör” imajını restore etmeye çalışmaktadır.
Bu noktada şu soruyu sormak kaçınılmaz: ABD gerçekten geri mi dönüyor, yoksa Atallah’ın ziyareti sadece sembolik bir varlık gösterisinden mi ibaret? Bu sorunun yanıtı, ziyaretin niteliğinden ziyade onu takip eden adımlarda aranmalıdır. Zira Atallah yalnız gelmemiştir. Beraberinde taşıdığı mesaj, Mali yönetimine sunulan yeni bir güvenlik ortaklığı teklifi olmuştur. Bu teklifin merkezinde “koşullu ama kararlı” bir işbirliği vizyonu yatmaktadır. Yani ABD, demokratikleşme ve insan haklarına yönelik belirli normların gözetilmesi koşuluyla askeri ve istihbari alanda tekrar Mali’nin yanında olabileceğini net biçimde ifade etmiştir. Ancak El Kaide bağlantılı “Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin (CNIM)” örgütünün 1 Temmuz 2025 tarihinde Niono, Molodo, Sandaré gibi noktalarda gerçekleştirdiği koordineli saldırılar gibi güncel tehditler göz önüne alındığında, bu yaklaşımın sahadaki gerçeklikle ne ölçüde uyum sağlayacağı hâlâ tartışmalıdır.
Ziyaretin gerçekleştiği tarih, bölgesel gelişmeler açısından da oldukça kritiktir. Batı Afrika Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), askeri darbelerle yönetilen Mali, Burkina Faso ve Nijer’e yönelik yaptırımlar uygulamaya devam ederken; bu üç ülke “Alliance des États du Sahel (AES)” adı altında yeni bir blok oluşturarak Batı’dan kopuşlarını resmileştirmiştir. AES’nin kurulması, yalnızca diplomatik bir bildiri değil; Batı’nın sahadaki etkisine karşı alternatif bir güvenlik ve yönetişim anlayışının ilanı olmuştur. ABD’nin Atallah üzerinden bu yeni bloğun merkezi konumundaki Mali’yle temasa geçmesi, bu ayrışmayı tersine çevirmeye yönelik bir hamle olarak da yorumlanabilir. Washington, sadece Mali’yi değil; AES’yi topyekûn yeniden angaje etme arzusundadır.
Ancak bu angajmanın zorlukları da yok değildir. Mali, uzun süredir Batı’nın “çifte standardını” eleştirmektedir. Fransa’nın müdahaleci politikalarının yerini Rusya’nın daha doğrudan ama koşulsuz güvenlik vaatleri alınca Mali’deki yönetim, Moskova’yla olan ilişkisini sadece stratejik değil, ideolojik bir tercihe de dönüştürmüştür. Bu bağlamda ABD’nin sunduğu model, Mali için hem daha karmaşık hem de daha çok sorumluluk içeren bir ortaklık anlamına gelmektedir. ABD’nin geleneksel olarak dayattığı koşullar (demokratik geçiş, ifade özgürlüğü, hesap verebilirlik) kısa vadede maliyetli ve yıpratıcı olabilir. Buna karşın Rusya’nın “askeri destek ver, iç işlerine karışma” modeli, özellikle geçici askeri yönetimler için daha cazip bir seçenektir. Dolayısıyla Washington’un bu denkleme dahil olabilmesi için sadece güvenlik vaatleri değil; diplomatik esneklik, yerel meşruiyet ve kültürel hassasiyet de sunması gerekir.
Öte yandan Atallah’ın ziyareti, yalnızca Washington-Bamako hattında değil, Fransa-ABD ilişkileri açısından da dikkatle izlenmektedir. Fransa’nın askeri çekilmesinden sonra ABD’nin sahaya adım atması, bazı çevrelerde “ABD, Fransa’nın yerine mi geçiyor?” sorusunu doğurmuştur. Oysa ABD’nin yaklaşımı, Fransa’nınkinden temelde farklıdır. Fransa, uzun süreli varlığıyla kendisini “sahib-i mutlak” görürken; ABD, daha modüler, esnek ve işlevsel bir pozisyon alma arzusundadır. Bu, yerel yöneticiler için daha kabul edilebilir olabilir. Ancak bir o kadar da kırılgandır; zira sahadaki değişken dengeler karşısında bu tür işbirlikleri hızlı biçimde sarsılabilir.
Geleceğe dair olası senaryoları değerlendirmek gerekirse, üç temel ihtimal ön plana çıkmaktadır. İlk olarak, ABD-Mali ilişkileri sınırlı bir teknik işbirliği düzeyinde kalabilir. Bu durumda ABD; eğitim, ekipman ve istihbarat desteği sunar; ama sahada doğrudan görünür olmaz. İkinci ihtimal, bölgesel bir güvenlik mimarisinin kurulmasıdır. AES çerçevesinde Mali, Burkina Faso ve Nijer ile ABD arasında daha organize, daha kalıcı ve operasyonel bir ortaklık kurulabilir. Bu, sahadaki Rus etkisinin zayıflatılmasını sağlar ve ABD’ye Sahel’de yeniden bir ayak kazandırır. Üçüncü ve daha az olası senaryo ise bu ziyaretin yalnızca sembolik kalması, Mali’nin Rusya’yla olan ilişkisini daha da derinleştirmesi ve ABD’nin müdahil olmaktan tamamen vazgeçmesidir. Bu senaryo, yalnızca Sahel için değil, Batı’nın Afrika’daki etkisi açısından da büyük bir kırılma yaratır.
Bu bağlamda ABD’nin Mali’ye yönelik stratejisinde başarılı olabilmesi için yalnızca askeri araçlara değil; bütünleşmiş kalkınma modellerine, sivil toplum işbirliklerine, insani diplomasiye ve kültürel duyarlılığa da ihtiyaç vardır. Aksi takdirde güvenlik merkezli bu geri dönüş çabası, geçici bir diplomatik manevraya dönüşebilir. ABD, yalnızca Rusya’yı dengeleme değil; Afrika halklarıyla daha sahici, daha adil, daha çok taraflı ilişkiler kurma hedefini de gündemine almalıdır. Atallah’ın ziyareti, bu sürecin başlangıcı olabilir; ancak devamının nasıl getirileceği hem Mali’nin hem de ABD’nin gelecekteki tercihlerine bağlıdır.
Sonuç olarak Washington’un Mali’yle yeniden kurmaya çalıştığı güvenlik diyaloğu, büyük güçler arasındaki Afrika rekabetinin yeni bir aşamasına işaret etmektedir. Atallah’ın ziyareti, bu rekabetin yalnızca askeri değil; diplomatik, ideolojik ve kültürel bir mücadeleye dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Eğer ABD bu süreci sahici ve sürdürülebilir adımlarla desteklerse, Sahel’deki jeopolitik dengenin yeniden kurulmasında belirleyici bir rol oynayabilir. Ancak bu, yalnızca askeri üsler kurarak değil; güven inşa ederek, yerel halklarla doğrudan ilişkiler geliştirerek ve kalkınma odaklı stratejiler geliştirerek mümkün olacaktır.
[1] “Lutte contre le terrorisme : Les Etats-Unis réaffirment leur engagement aux côtés du Mali”, Maliweb, 10 Temmuz 2025, https://www.maliweb.net/politique/diplomatie/lutte-contre-le-terrorisme-les-etats-unis-reaffirment-leur-engagement-aux-cotes-du-mali-3107104.html, (Erişim Tarihi: 15.07.2025).
[2] “Trump’s Africa team starts to take shape”, The Independent, https://www.independent.co.ug/trumps-africa-team-starts-to-take-shape/, (Erişim Tarihi: 15.07.2025).
[3] Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop X Resmi Hesabı, 10 Temmuz 2025, https://x.com/abdoulayediop8/status/1943067497873182905?s=61, (Erişim Tarihi: 15.07.2025).
[4] AES Info X hesabı, 10 Temmuz 2025, https://x.com/aesinfos/status/1943741801065853198?s=61, (Erişim Tarihi: 15.07.2025).
