Son dönemde Avrupa kıtasında yaşanan gelişmeler, güvenlik politikalarının yeniden inşa edildiği kritik bir döneme işaret etmektedir. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında ivme kazanan jeopolitik gerilim, Avrupa Birliği’nin (AB) kolektif savunma kapasitesini, kurumsal uyumunu ve stratejik vizyonunu sınamaktadır. Bu çerçevede sınır bölgelerinde artan insansız hava aracı (İHA) ihlalleri, Finlandiya’nın Rusya’ya karşı “dron duvarı” inşa etme çabaları, AB içinde karar alma mekanizmaları üzerine yoğunlaşan tartışmalar ve Macaristan’ın bu süreçte sergilediği muhalif tutum, Avrupa’nın bir savaş hazırlığı sürecine girip girmediği sorusunu gündeme getirmektedir. Bu soruya verilecek yanıt, yalnızca askeri kapasite veya teknolojik hazırlık düzeyine değil, aynı zamanda AB’nin iç bütünlüğüne, dış politikadaki caydırıcılık kabiliyetine ve uluslararası sistemdeki ittifak ilişkilerine de bağlıdır.
Avrupa’da son haftalarda öne çıkan en dikkat çekici mesele, doğu sınırlarında kaydedilen artış gösteren İHA ihlalleridir. Polonya, Estonya ve Romanya gibi ülkelerin hava sahalarında tespit edilen insansız hava araçları, NATO’nun acil müdahale kapasitesini devreye sokmuş ve bölgedeki güvenlik endişelerini ciddi biçimde artırmıştır.[i] Aslında bu ihlaller, klasik askeri saldırılar kadar doğrudan bir tehdit oluşturmamakla birlikte Avrupa’nın savunma reflekslerini sınayan hibrit bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Uzmanlar, bu tür provokatif eylemlere aşırı tepkiler verilmesinin Rusya’yla doğrudan bir çatışma riskini artırabileceğini, bu nedenle soğukkanlı ancak kararlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.[ii]
Bu çerçevede gündeme gelen “dron duvarı” konsepti, Avrupa’nın doğu sınırlarını güvence altına almak için öngörülen yeni bir savunma hattı olarak dikkat çekmektedir. Özellikle Finlandiya’nın öncülüğünde geliştirilen bu fikir, şüpheli İHA’ların tespit edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi amacıyla kapsamlı bir radar, elektronik karıştırma ve caydırıcı sistem ağını içermektedir. Finlandiya Savunma Bakanı’nın bu projeyi “zamana karşı bir yarış” olarak nitelemesi, Avrupa’nın savunma kapasitesinde hissettiği aciliyetin ve kırılganlığın açık göstergesidir.[iii]
Bununla birlikte dron duvarı projesi ciddi teknik ve siyasi zorluklar barındırmaktadır. Birincisi, üye devletlerin teknolojik altyapıları arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin Almanya ve Fransa gibi yüksek teknolojiye sahip ülkeler bu tür bir projeye daha kolay uyum sağlayabilirken, Doğu Avrupa ülkeleri benzer seviyede katkı sunamayabilir. İkincisi, sınır bölgelerinde yoğun nüfus alanlarına yakın savunma sistemleri konuşlandırmanın doğurabileceği riskler tartışma konusudur. Üçüncüsü ortak finansman ve koordinasyon ihtiyacı, AB’nin kurumsal düzeyde karar alma mekanizmalarına doğrudan bağlıdır.
Avrupa’nın İHA teknolojisi ve üretim kapasitesi açısından halen Ukrayna ya da Rusya seviyesinde olmadığı gerçeği de unutulmamalıdır. Ukrayna, savaş koşullarında hızlı bir inovasyon sürecine girerek düşük maliyetli ama etkili dron sistemleri üretmeyi başarırken, Rusya da özellikle İran’la işbirliği sayesinde geniş çaplı dron saldırı kapasiteleri geliştirmiştir.[iv] Buna karşın AB, bu alanda geriden gelmekte ve caydırıcılığını artırmak için yeni yatırımlara yönelmektedir. Dolayısıyla askeri-teknolojik boyut, Avrupa’nın doğrudan “savaşa hazırlanmasından’ çok, “savunma kapasitesini gecikmiş biçimde güçlendirmesi” olarak yorumlanabilir.
Avrupa’nın güvenlik stratejisini şekillendiren ikinci temel boyut, AB’nin iç kurumsal dinamikleridir. Son dönemde en çok tartışılan konulardan biri, karar alma süreçlerinde oybirliğinin kaldırılarak nitelikli çoğunluk esasına geçilmesidir. Özellikle dış politika ve savunma gibi hassas alanlarda tek bir üye devletin veto hakkı, AB’nin etkin bir şekilde hareket etmesini güçleştirmektedir. Ancak bu değişikliğe en sert muhalefet, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’dan gelmiştir. Orban, AB’nin Ukrayna’ya yönelik politikalarını sert bir dille eleştirerek Brüksel’i “Avrupa’yı savaşa sürüklemekle” suçlamış, hatta imza kampanyalarıyla kendi halkını da bu söylem etrafında mobilize etmeye çalışmıştır.[v] Macaristan’ın bu vetosu, AB içinde stratejik bütünlüğün ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne sermektedir. Zira AB’nin ortak savunma politikası geliştirme çabaları, üye devletler arasındaki farklı tehdit algıları ve dış politika öncelikleri nedeniyle sıklıkla tıkanmaktadır.
Bu noktada AB’nin karşı karşıya olduğu sorun, yalnızca bir teknik karar alma mekanizması sorunu değil, aynı zamanda “birlik iradesi” sorunudur. Baltık ülkeleri ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkeleri Rusya’yı “varoluşsal bir tehdit” olarak görürken, Macaristan gibi aktörler daha temkinli bir yaklaşımı tercih etmektedir.[vi] Bu da AB’nin tek sesli bir güvenlik politikası oluşturmasını engellemektedir. Avrupa savunma alanında ileri adımlar atmaya çalışsa da bu adımların siyasi bir iradeyle desteklenmesi, iç kurumsal farklılıklar nedeniyle sekteye uğramaktadır.
Avrupa’nın güvenlik stratejisini belirleyen üçüncü ve belki de en kritik unsur, Rusya’yla ilişkilerde ortaya çıkan gerginliktir. Moskova’nın hibrit savaş yöntemleri, enerji politikaları ve Ukrayna’ya yönelik işgal girişimi, AB için doğrudan bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Sınır bölgelerinde artan İHA ihlalleri, yalnızca teknik bir sorun değil, aynı zamanda Rusya’nın Avrupa güvenliğini test etme girişimlerinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.[vii] Bu noktada Avrupa’nın önünde iki seçenek bulunmaktadır: Ya doğrudan Rusya’yla sıcak bir çatışmaya girme riskini göze alacak ya da caydırıcılığı güçlendirecek savunma mekanizmalarıyla gerilimi yönetmeye çalışacaktır. Şu aşamada AB’nin eğilimi, ikinci seçeneğe, yani caydırıcılığı artırmaya yöneliktir. Dron duvarı gibi projeler, askeri kapasitenin güçlendirilmesi ve NATO’yla koordinasyonun artırılması, bu caydırıcılık stratejisinin parçalarıdır. Ancak AB’nin askeri kapasite bakımından hâlen büyük ölçüde ABD ve NATO’ya bağımlı olduğu unutulmamalıdır. Avrupa orduları modernizasyon süreçleri yürütse de bağımsız bir savaş kabiliyeti geliştirmek için uzun yıllara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda söz konusu durum, savaşın kıtaya sıçraması ihtimaline karşı bir savunma tedbirleri başlığında incelenebilir.
Tüm bu gelişmeler ışığında Avrupa’nın doğrudan savaşa hazırlandığını söylemek abartılı bir yaklaşım olacaktır. Ancak kıtanın güvenlik paradigmasını yeniden şekillendirdiği ve savunma kapasitesini güçlendirmeye çalıştığı açıktır. İHA ihlalleri ve sınır güvenliği tartışmaları, Avrupa’nın teknolojik yatırımlarını hızlandırmasına yol açarken; Macaristan’ın vetosu ve AB içindeki siyasal ayrışmalar, ortak bir güvenlik iradesi geliştirilmesini zorlaştırmaktadır. Rusya faktörü ise Avrupa’yı caydırıcılık politikalarını derinleştirmeye mecbur bırakmaktadır.
Dolayısıyla Avrupa, şu an “savaşa hazırlanan” bir aktör olmaktan ziyade “olası bir çatışmaya karşı savunmaya hazır hale gelmeye çalışan” bir aktör konumundadır. Ancak bu süreçte alınacak yanlış kararlar, sınır bölgelerindeki provokasyonlar ya da kurumsal uyum sorunları, istemeden bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir. Avrupa’nın önündeki en büyük sınav, dış tehditlere karşı caydırıcı bir savunma inşa ederken iç siyasi ayrışmaları aşabilmek ve kolektif bir güvenlik stratejisi ortaya koyabilmektir.
[i] Sandor Zsiros, “Avrupa’daki İHA ihlalleri için uzman uyarısı: ‘Soğukkanlılıkla yanıt verilmeli’”, Euronews, https://tr.euronews.com/my-europe/2025/10/01/avrupadaki-iha-ihlalleri-icin-uzman-uyarisi-sogukkanlilikla-yanit-verilmeli, (Erişim Tarihi: 03.10.2025).
[ii] Aynı yer.
[iii] Shona Murray, “Finlandiya Savunma Bakanı: Rusya’ya karşı drone duvarı inşa etmek için zamana karşı yarışıyoruz”, Euronews, https://tr.euronews.com/my-europe/2025/10/03/finlandiya-savunma-bakani-rusyaya-karsi-drone-duvari-insa-etmek-icin-zamana-karsi-yarisiyo, (Erişim Tarihi: 03.10.2025).
[iv] Aynı yer.
[v] Sandor Zsiros, “Macaristan lideri Orban, ‘AB savaşa giriyor’ diyerek Brüksel’e karşı imza çağrısı yaptı”, Euronews,https://tr.euronews.com/my-europe/2025/10/02/macaristan-lideri-orban-ab-savasa-giriyor-diyerek-bruksele-karsi-imza-cagrisi-yapti (Erişim Tarihi: 03.10.2025).
[vi] Jorge Liboreiro, “AB’de ‘nitelikli çoğunluk’ önerisine Macaristan’dan veto”, Euronews, https://tr.euronews.com/my-europe/2025/10/03/abde-nitelikli-cogunluk-onerisine-macaristandan-veto, (Erişim Tarihi: 03.10.2025).
[vii] Aynı yer.