Analiz

Bolivya’da Anayasal Sınırlar ve Toplumsal Tepki: 2025 Protestoları

Bolivya’nın geleceği, kurumsal meşruiyetin sağlıklı işlemesi ile halkın temsil beklentilerinin uyumlu biçimde karşılanmasına bağlıdır.
Bolivya’daki Haziran 2025 protestoları, siyasal temsil, anayasal denge ve toplumsal katılım gibi temel kavramların bir kez daha sorgulandığı bir döneme işaret etmektedir.
Protestoların doğrudan tetikleyicisi, Anayasa Mahkemesi’nin Morales’in başkanlık seçimlerine katılamayacağı yönündeki kararıdır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2025 yılının Haziran ayında Bolivya, kamuoyunu ve uluslararası gözlemcileri yakından ilgilendiren bir siyasi ve toplumsal sürecin merkezinde yer almıştır. Eski devlet başkanı Evo Morales’in yeniden adaylık başvurusunun ülkenin yüksek yargı organı tarafından anayasal gerekçelerle reddedilmesi, geniş katılımlı kitlesel protestoları tetiklemiş; bu gelişme, Bolivya’daki demokratik işleyiş, kurumsal denge ve toplumsal temsiliyet bağlamında tartışmalara neden olmuştur. Başkent La Paz ve diğer büyük şehirlerde düzenlenen gösteriler, bazı bölgelerde güvenlik güçleriyle göstericiler arasında çatışmalara dönüşmüş; olaylar sırasında can kayıpları yaşanmıştır.[1]

Yaşanan gelişmeler, yalnızca güncel ve sınırlı bir protesto hareketi olarak değil; aynı zamanda Bolivya’nın tarihsel olarak biriktirdiği yapısal sorunların, kimlik temelli temsil sorunlarının ve kurumsal güven bunalımının yeni bir boyut kazandığı çok katmanlı bir toplumsal-politik kırılma anı olarak değerlendirilebilir. Bu protestolar, Latin Amerika genelinde sıklıkla gözlemlenen, halkın demokratik temsil talepleri ile anayasal sınırlar arasındaki gerilimleri yansıtan daha geniş bir modelin parçası olarak okunabilir. Özellikle Kolombiya, Şili ve Ekvador gibi ülkelerde son yıllarda yaşanan benzer kitlesel toplumsal hareketlerle karşılaştırıldığında; Bolivya’daki protestolar da devlet aygıtının meşruiyetini yeniden tesis etme çabaları ile tarihsel dışlanmışlık algısı arasında sıkışmış geniş kesimlerin tepkisini içinde barındırmaktadır.

Bu çerçevede Bolivya örneği, kıtanın yerli halkların siyasete entegrasyonu konusunda gösterdiği ilerlemeler ile kurumsal sistemin bu dönüşümü sürdürülebilir kılma kapasitesi arasındaki uyumsuzluğun bir yansımasıdır. Şili’de 2019 yılında başlayan ve anayasal reformla sonuçlanan protestolarda olduğu gibi, Bolivya’da da halkın sadece ekonomik değil; kültürel ve siyasal temsiliyet bağlamında daha kapsayıcı bir kamu düzeni talebi ön plandadır. Ancak Bolivya’da bu süreç, yerli kimlik etrafında inşa edilen popülist liderliğin kurumsallaşma sürecine tam anlamıyla entegre olamaması nedeniyle daha çatışmalı bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Söz konusu protestoların doğrudan tetikleyicisi, Anayasa Mahkemesi’nin Morales’in başkanlık seçimlerine katılamayacağı yönündeki kararıdır. Morales ve destekçileri, bu kararı siyasi yönelimlerle şekillenmiş bir uzaklaştırma biçimi olarak yorumlamış; buna karşılık muhalif çevreler ise kararı, anayasal düzenin korunması çerçevesinde değerlendirmiştir.[2] Bu çerçevede gelişen gösterilerde ölümler meydana gelmiş; iki emniyet mensubunun yaşamını yitirmesi, olayların güvenlik boyutuna ilişkin endişeleri artırmıştır.[3] Ancak bu olayların yalnızca bireysel bir siyasi figürün adaylığıyla sınırlı olmadığı; aksine Bolivya’nın yakın tarihine içkin bir dizi yapısal meseleyle de bağlantılı olduğu görülmektedir. Morales’in 2006 yılında göreve gelişi, birçok çevre tarafından uzun yıllar siyasal sistemin dışında tutulmuş yerli halklar için dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir. “Çokuluslu devlet (Estado Plurinacional)” anlayışı, bu dönemde, katılımcı ve kapsayıcı bir yönetim modeli vaadiyle birlikte şekillenmiştir. Bununla birlikte Morales’in art arda seçimlere katılımı ve 2016 yılındaki referandum sonucunun ardından 2019 yılında yeniden aday olması, bazı anayasal tartışmalara ve muhalefet nezdinde eleştirilere neden olmuştur.

2019 sonrası dönemde yaşanan kriz ve Morales’in ülke dışına çıkışı, Bolivya’da kurumlar arası dengelere dair yeni bir hassasiyet doğurmuştur. 2020 seçimleriyle birlikte iktidara gelen Luis Arce Hükümeti, Morales çizgisini sürdürmekle birlikte bazı açılardan bu mirası kurumsal sınırlar içinde yeniden tanımlamaya yönelmiştir. Ancak Morales’in 2025 yılı itibarıyla yeniden aktif siyasal katılım arayışına girmesi, hem yargı hem de siyaset kurumu içerisinde çeşitli tepkilerle karşılanmış; nihayetinde adaylığı hukuki gerekçelerle engellenmiştir. Bu süreçte ortaya çıkan protestoların sosyolojik boyutu da dikkate değerdir. Yerli nüfusun yoğunlukla yaşadığı bölgelerdeki tepkiler, yalnızca bireysel bir siyasetçiye destek bağlamında değil; aynı zamanda tarihsel dışlanmışlık algısı ve siyasal temsil sorunuyla bağlantılı olarak da değerlendirilmiştir. Protestolara yönelik güvenlik yaklaşımları ise farklı kesimler arasında kurumsal güvene dair algı farklılıklarını daha görünür hâle getirmiştir.[4]

Uluslararası toplumun yaklaşımı ise çoğunlukla ölçülü olmuştur. Latin Amerika’daki bazı hükümetler sürece ilişkin dayanışma temelli açıklamalarda bulunurken, bazı Batılı aktörler hukukun üstünlüğüne ve anayasal kurumlara vurgu yapmıştır. Bu tepkiler, Bolivya’daki gelişmelerin yalnızca ulusal bir bağlamda değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel ilişkiler çerçevesinde de okunduğunu göstermektedir. Özellikle Bolivya’nın doğal kaynaklar açısından stratejik konumu ve Çin, ABD gibi aktörlerin bölgedeki etkisi, bu tür iç siyasi gelişmelerin uluslararası yansımalarını da artırmaktadır.

Sonuç olarak Bolivya’daki Haziran 2025 protestoları, siyasal temsil, anayasal denge ve toplumsal katılım gibi temel kavramların bir kez daha sorgulandığı bir döneme işaret etmektedir. Krizin çözümüne yönelik çabaların yalnızca hukuki sınırlar içinde değil, aynı zamanda toplumsal diyaloğu önceleyen kapsayıcı mekanizmalarla desteklenmesi, uzun vadeli istikrar açısından önem taşımaktadır. Bu bağlamda Bolivya’nın geleceği, kurumsal meşruiyetin sağlıklı işlemesi ile halkın temsil beklentilerinin uyumlu biçimde karşılanmasına bağlıdır.


[1] “Deadly clashes over Morales candidacy deepen Bolivia crisis in election run-up”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2025/jun/17/bolivia-crisis-morales-clashes, (Erişim Tarihi: 24.06.2025).

[2] Aynı yer.

[3] “2 police officers killed in Bolivia amid protests over Morales candidacy ban”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/en/americas/2-police-officers-killed-in-bolivia-amid-protests-over-morales-candidacy-ban/3594753, (Erişim Tarihi: 24.06.2025).  

[4] “Antigovernment protests in Bolivia leave multiple people dead”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2025/6/12/antigovernment-protests-in-bolivia-leave-multiple-people-dead, (Erişim Tarihi: 24.06.2025).  

Ayşe Azra GILAVCI
Ayşe Azra GILAVCI
Ayşe Azra Gılavcı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okumaktadır. İleri derecede İngilizce bilen Azra'nın başlıca ilgi alanları; Latin Amerika ve ABD dış politikasıdır.

Benzer İçerikler