Analiz

Bosna-Hersek’in Sırp Lider Milorad Dodik ile İmtihanı

Bosna-Hersek bütünlüğü, son yıllarda Sırp lider Dodik’in ayrılıkçı politikaları ve söylemleri nedeniyle sınanmaktadır.
Dodik ile işbirliği, Rusya’ya Balkanlarda nüfuzunu arttırabileceği ve Batıya meydan okuyabileceği bir zemini oluşturmaktadır.
Boşnakların ve Hırvatların tepkileri sertleşebilir ve etnik kutuplaşma yeniden yoğunlaşarak devlet bütünlüğü uzun vadede zarar görebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

9 Eylül 2025 tarihinde Sırp Cumhuriyeti Eski Cumhurbaşkanı Milorad Dodik, Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirmiş ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya gelmiştir.[i] Hatırlatmak gerekirse Dodik, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i bağımsızlık referandumu yapma yönündeki istek ve planlarını desteklemesi için ikna etmeye çalışacağını söylemişti.[ii] Bundan kısa süre sonra gerçekleşen bu görüşme ve Lavrov’un “Dodik’in yanındayız” duruşu göstermesi, Balkanlardaki siyasi krizin jeopolitik hesaplaşma cephesine dönüşebileceği göstermektedir.

1995 Dayton Anlaşması’nın güç paylaşımına dayalı sistemle siyasi uzlaşının sağlandığı Bosna-Hersek bütünlüğü, son yıllarda Sırp lider Dodik’in ayrılıkçı politikaları ve söylemleri nedeniyle sınanmaktadır. Dodik merkezi hükümetin yasama ve bütçe kararlarını engelleyecek girişimlerde bulunarak merkezi otoritenin işlevselliğini kısıtlamanın yanı sıra merkezi hükümetin Sırp halkı temsil etmediğini iddia ederek Sırp Cumhuriyeti’nin kendi yasalarını uygulayabileceği ve kendi iç yönetimini güçlendirebileceği adımlar atmıştır. 

27 Şubat 2025 tarihinde Sırp Cumhuriyeti milletvekilleri, devlet kurumlarının yargı ve kolluk kuvvetleri üzerindeki yetkisini ortadan kaldırmayı amaçlayan yasalar çıkarmıştır. Akabinde Sırp Cumhuriyeti, Bosna-Hersek’in temel devlet kurumlarıyla bağını koparacak nitelikte kendi sınır polisi ve istihbarat teşkilatını kurmayı ve yeni bir anayasa taslağı hazırlamayı amaçlayan yasama faaliyetlerini başlatmıştır.[iii]

Buna karşın 26 Şubat 2025 tarihinde Bosna Hersek Mahkemesi’nin Dodik’i Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt’in kararlarını tanımadığı gerekçesiyle 1 yıl hapis ve 6 yıl siyasi yasak cezasına çarptırmasıyla başlayan süreç, 6 Ağustos 2025 tarihinde Seçim Kurulu’nun Dodik’i görevden alınmasıyla devam etmiştir.[iv] Dodik liderliğinde Sırp Cumhuriyeti Meclisi, Seçim Kurulu’nun aldığı bu kararı tanımayarak 25 Ekim 2025 tarihinde yapılması planlanan referandum düzenleme kararı almışlardır.[v]

Bosna-Hersek’te devam eden bu gelişmeler hem Bosna-Hersek siyasi yapısı hem de uluslararası aktörlerin yaklaşımları açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda Bosna-Hersek Mahkemesi’nin aldığı Dodik ile ilgili kararın yasal olup olmadığı; 25 Ekim’de düzenlenmesi planlanan referandumun Dayton’u ihlal edip etmediği hususuna değinilecek olursa; öncelikle Bosna-Hersek Mahkemesi’nin kuruluşunun ve meşruiyetinin uzun zamandır tartışma konusu olduğunu belirtmek gerekmektedir. Dodik liderliğinde Sırp Cumhuriyeti Dayton Anlaşması’nda Bosna-Hersek Mahkemesi diye bir kurum bulunmaması nedeniyle mahkemeyi gayri meşru tanımlamakta ve Batının dayattığı bir kurum olarak görmektedir. 

Oysa Bosna Hersek Mahkemesi, 2000 yılında Yüksek Temsilci Ofisi tarafından çıkarılan bir düzenlemeyle kurulmuş; Dayton Anlaşması’nda en yüksek yasama otoritesi olarak kabul edilen Bosna-Hersek Parlamentosu tarafından onaylanarak meşruiyet kazanmıştır. Dayton Anlaşması ile oluşturulan anayasa kararlarını uygulamakla görevli olan mahkemenin kararları hem uluslararası toplum hem de Boşnak ve Hırvat gruplar tarafından bağlayıcı nitelikte kabul edilmektedir. Dolayısıyla Bosna-Hersek Mahkemesi, Dodik’in kamu görevlisi olarak kalmasının hukuk düzenine zarar vereceği yönünde kararı alabilecek yetkili mahkemedir.

Bununla birlikte Dodik liderliğinde Sırp Cumhuriyeti’nin referandum kararı ise Dayton Anlaşması’nın ihlal eden yasadışı alınmış bir karardır. Zira Dayton Anlaşması’nda belirtildiği şekliyle Bosna-Hersek tek bir egemen devlettir ve burada referandum yoluyla egemenliği ve toprak bütünlüğünü etkileyebilecek bir karar, sadece devletin yetkili organı tarafından alınabilir. Dolayısıyla Bosna-Hersek Parlamentosu’nun onayı olmadan Sırp Cumhuriyeti Parlamentosu’nun aldığı karar, hukuki olarak bağlayıcı değildir. 

Ancak Dodik’in referandum kararı siyasi etkileri olabilecek bir girişimdir. Dodik, bu hamleyle öncelikle Sırp Cumhuriyeti kamuoyunu etkilemeye ve etnik milliyetçi söylemi güçlendirmeye çalışmaktadır. Böylece taleplerinin karşılanmadığı durumda derinleşmeye hazır bir kriz ortamı oluşturarak referandumu stratejik bir müzakere aracı olarak kullanmaktadır. İkinci olarak Balkanlarda ayrılıkçı ideoloji benimseyen ya da özerklik talebi olan grup ve bunu destekleyen devletlere bir mesaj göndererek siyasi konumunu güçlendirmeye çalışmaktadır. Üçüncü olarak Dodik, Batı’ya karşı bir direniş olarak aldığı referandum kararıyla Rusya ve kısmen Çin’le ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bilhassa Rusya’yı Balkanlara daha fazla müdahil ederek “Sırp Cumhuriyeti yalnız değil” mesajını Batı’ya vermeye çalışmaktadır.

Nitekim Lavrov-Dodik görüşmesiyle Dodik, iç kamuoyunda meşruiyetini Batı nezdinde müzakere gücünü arttırabileceği bir fırsat elde etmiştir. Lavrov ve Dodik görüşmede AB ve ABD’nin Bosna Hersek’e yönelik politikalarını iç işlerine karışma olarak ifade ederek eleştirmiş; Schmidt’i yasadışı yollarla atanmış bir yüksek temsilci olarak isimlendirmiştir. Aynı zamanda Dodik, Rusya’yı Dayton Anlaşması’nın garantörü olarak gösterirken, Lavrov birlikte hareket edeceklerini belirtmiş; ekim ayında Rusya’nın Konsey başkanlığını devralacağını hatırlatarak Bosna’yı gündeme getireceğini ifade etmiştir.[vi] Bu açıklamalardan Bosna-Hersek yaşanan kriz önümüzdeki günlerde daha fazla gündeme geleceği ve Batı-Rusya hesaplaşmasının bir ayağını oluşturacağı anlaşılmaktadır. Zira Dodik’le işbirliği, Rusya’ya Balkanlarda nüfuzunu arttırabileceği ve Batı’ya meydan okuyabileceği bir zemini oluşturmaktadır.

Tüm bu gelişmeler ışığında referandum kararı, Dayton Anlaşması’nı fiilen tanımama anlamına gelmekte ve Bosna-Hersek’in geleceği için tehdit oluşturmaktadır. Zira referandumun Dodik lehine sonuçlanması durumunda iç siyasette Dodik zafer ilan eder; Bosna-Hersek kurumları meşruiyet sorunu yaşar. Aynı zamanda Boşnakların ve Hırvatların tepkileri sertleşebilir ve etnik kutuplaşma yeniden yoğunlaşarak devlet bütünlüğü uzun vadede zarar görebilir. Böyle bir gelişme, Dayton’un sonunu getireceği gibi Bosna-Hersek’in bölünmesiyle yeni bir Balkanlar krizinin başlamasına sebep olabilir. Bu doğrultuda var olan sistemi korumak adına Bosna-Hersek Anayasa Mahkemesi veya Bosna-Hersek Yüksek Temsilciliği referandumu iptal edebilir. Referandumun iptali, Sırp Cumhuriyeti’nin yetkilerinin sınırlarını yeniden hatırlatacak bir gelişme olabilir. Batı açısından daha güvenli nitelendirilebilecek bu seçenek, Rusya tarafından Bosna-Hersek’te “Batı vesayetinin kanıtı” olarak gösterilerek Sırpların Batı’ya olan güvensizliğini pekiştirecek bir hamle olarak kullanılabilir. 

Sonuç olarak Dodik’in görevden alınma kararına karşı referandum seçeneğinin sunulması Dayton sisteminin kırılgan bir yapıya sahip olduğunu göstermektir. Referandum kararı üzerinden Sırp liderin Rusya’nın desteğini alması ise etnik ve siyasi açıdan hassas yapıya sahip Bosna-Hersek’in potansiyel jeopolitik hesaplaşma sahasına dönüşebileceğine işaret etmektedir. Bu da ayrılıkçı ideoloji benimseyen gruplara karşı büyük güçlerin müdahil olmasıyla sisteme karşı gelinebilir mesajı vererek, Soğuk Savaş sonrası kanlı etnik çatışmaların yaşandığı ve etkilerinin hala devam ettiği Balkan coğrafyasında yeni krizlerin yaşanmasına sebep olabilir.


[i] “Foreign Minister Sergey Lavrov’s statement and answers to media questions at a joint news conference following talks with President of Republika Srpska (Bosnia and Herzegovina) Milorad Dodik, Moscow, September 9, 2025”, The Ministry of Foreign Affairs of the Russian Federation, https://mid.ru/en/foreign_policy/news/2045966/, (Erişim Tarihi: 11.09.2025). 

[ii] “Putin won’t let me break up Bosnia, says ex-Republika Srpska president Dodik”, IntelliNews, https://new.intellinews.com/articles/putin-won-t-let-me-break-up-bosnia-says-ex-republika-srpska-president-dodik-398953, (Erişim Tarihi: 11.09.2025). 

[iii] “Adnan Ćerimagić, A Dangerous Standoff: The Battle for Bosnia’s Institutions”, RUSI, https://www.rusi.org/explore-our-research/publications/commentary/dangerous-standoff-battle-bosnias-institutions, (Erişim Tarihi: 11.09.2025).  

[iv] “Lejla Biogradlija, Bosna Hersek Merkez Seçim Komisyonu, Bosnalı Sırp lider Dodik’i görevden aldı”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bosna-hersek-merkez-secim-komisyonu-bosnali-sirp-lider-dodiki-gorevden-aldi/3651852, (Erişim Tarihi: 11.09.2025).

[v] “Dodik cumhurbaşkanı olarak kalacak, referandum 25 Ekim’de yapılacak”, Kosova Haber, https://kosovahaber.com/haber/dodik-cumhurbaskani-olarak-kalacak-referandum-25-ekimde-yapilacak-92751, (Erişim Tarihi: 11.09.2025).  

[vi] The Ministry of Foreign Affairs of the Russian Federation, aynı yer.

Gamze BAL
Gamze BAL
Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Akabinde Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini “1992 Sonrası Avrupa Birliği’nin Filistin-İsrail Sorununa Yaklaşımı” başlıklı teziyle tamamlamıştır. 2021-2022 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı’nda doktora ders dönemini tamamlamıştır. Halihazırda Bal, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine devam etmektedir. İleri derecede İngilizce bilen Bal’ın başlıca çalışma alanları, Avrupa Birliği, güvenlik, etnik çatışmalar ve çatışma çözümü yöntemleridir.

Benzer İçerikler