Analiz

Çin-Rusya Yakınlaşması: İşbirliğinin Yeni Boyutları

İki devlet, çok kutuplu dünya düzenine doğru kararlı adımlar atmaktadır.
Moskova ve Pekin’in yakınlaşması, klasik anlamda bir güvenlik ittifakından çok daha fazlasını ifade etmektedir.
ÇHC ve Rusya’nın stratejik iletişimi, sadece ortak tehdit algılarına karşı verilen tepkilerle sınırlı değildir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Milletlerarası sistemde güç dengelerinin yeni baştan şekil aldığı bir dönemde, Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) arasındaki ikili temaslar dikkat çekici bir istikrar ve derinlik kazanmaktadır. İki devlet, bilhassa son senelerde artan diplomatik ilişkiler ve ortak stratejik gayeler kapsamında, karşılıklı güvene dayalı bir iş ortaklığı modeli oluşturmuştur. Soğuk Savaş’ın ardından bu dönemde zaman zaman rekabet ortamının oluşmasına neden olan bu ilişki, artık çok kutuplu bir dünya düzeni arayışında ortak bir şekilde hareket eden iki büyük güç arasında stratejik bir ortaklık niteliği taşımaktadır.

Ekonomiden güvenliğe ve enerjiden küresel yönetişim mekanizmalarına dek geniş bir alanda ortaklık faaliyetleri yürüten ÇHC ve Rusya, beynelmilel arenada etkilerini artırma yönünde kararlı adımlar atmaktadır. Bu kapsamda yapılan ortak açıklamalar, diplomatik temaslar ve bölgesel gelişmelere yönelik benzer reaksiyonlar, ÇHC ile Rusya arasındaki koordinasyonun artık istisnai olarak değil, kurumsallaşmış bir ilişki biçimi haline geldiğini de ortaya koymaktadır.

Bu derinleşen ikili ilişkilerin en güncel ve somut örneklerinden biri, 2 Aralık 2025 tarihinde Moskova’da gerçekleştirilen 20. Stratejik Güvenlik İstişare Toplantısı olmuştur. Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin iştirakiyle gerçekleştirilen bu toplantı, iki devletin stratejik güvenlik koordinasyonunu bir üst seviyeye taşımıştır. Çin Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yapılan açıklamada, tarafların stratejik güvenlik çıkarlarını ilgilendiren öncelikli konularda kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdiği, yeni anlaşmalara ulaşıldığı ve stratejik karşılıklı güvenin daha da pekiştirildiği vurgulanmıştır.

Bu toplantı, liderler düzeyinde daha önce varılan uzlaşıların uygulamaya geçirilebilmesi bakımından da önem arz etmektedir. Bu görüşmede ön plana çıkan ve dikkat çeken başlıklardan biri, Japonya’ya ilişkin ortak tutumun belirlenmesi olmuştur. ÇHC ve Rusya, Japonya’yla ilgili yüksek düzeyde fikir birliğine vardıklarını açıklamış ve bu konuda “stratejik uyum” sağlandığını deklare etmiştir.[i]

Toplantılar esnasında yalnızca Japonya değil, Ukrayna’daki savaş durumu da gündeme gelmiştir. ÇHC ve Rusya, bu hususta da görüş birliği içinde olduklarını belirterek Batı’nın müdahaleci tutumlarına karşı alternatif bir söylem ve strateji geliştirme arayışında olduklarını ortaya koymuştur. Wang’ın Rus mevkidaşı Lavrov’la gerçekleştirdiği ikili görüşmede, her iki devletin de coğrafyada barışı tehdit eden Japonya kaynaklı eylemlere karşı birlikte hareket etmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu açıklamalar, Rusya ve ÇHC’nin sadece ikili iletişimlerde de değil, bölgesel düzeyde de ortak bir güvenlik vizyonu geliştirdiklerini ortaya koymaktadır.

Dikkat çeken bir diğer husus da Çin’in bu söyleminin yalnızca Rusya’yla sınırlı kalmayarak İngiltere ve Fransa gibi Batılı devletlerle yaptığı görüşmelerde de Japonya’ya yönelik eleştirilerini dile getirmesidir.[ii] Çin’in bu tavrı, bölgesel bir problemi milletlerarası platform dışına taşıma ve Japonya’ya karşı geniş çaplı bir diplomatik baskı kurma çabası şeklinde de bazı kesimlerce yorumlanabilmektedir. Rusya’nın da bu stratejiye güçlü bir şekilde destek vermesi, iki ülkenin bir tek savunma alanında değil, diplomatik ve propaganda alanlarında da eşgüdüm içinde hareket ettiğini ortaya koymaktadır.

ÇHC ve Rusya’nın stratejik iletişimi, sadece ortak tehdit algılarına karşı verilen tepkilerle sınırlı kalmamakta; bu diyalog aynı zamanda da iki devletin milletlerarası sistemdeki konumlarını yeni baştan tanımlama imkânlarını bir parçası olarak ele alınması gerekmektedir.[iii] Bilhassa Japonya kapsamında geliştirilen bu söylem, salt olarak tarihsel anlaşmazlıkların yeni baştan hatırlatılması değil, aynı zamanda bölgesel hafıza üzerinde siyasi meşruiyet kurma arzusunun bir yansıması olarak tezahür etmektedir.

Ayrıca Wang Yi, Çin ile Rusya arasında başlatılan vizesiz seyahat uygulamasını, yeni dönemdeki kapsamlı stratejik ortaklığın hem somut hem de sembolik bir yansıması şeklinde değerlendirmiştir. Bu düzenlemenin, iki ülke arasında bireyler düzeyinde karşılıklı insan hareketliliğini kolaylaştırmakla kalmayarak toplumsal yakınlaşma, kültürel etkileşim ve çok boyutlu iş ortaklığı aşamalarını derinleştirmesi muhtemel önemli bir araç işlevi göreceği ifade edilmiştir.

Öte yandan Lavrov, 2025 senesi içerisinde iki lider arasında yapılan karşılıklı ziyaretlerin, Çin-Rusya kapsamlı stratejik ortaklık ilişkilerinin çok daha kurumsallaşmasına ve pekişmesine katkı sağladığını vurgulamıştır. Ayrıca Lavrov, Rusya’nın “tek Çin” ilkesine bağlılığını bir kez daha teyit etmiş ve bu kapsamda Tayvan konusunda ÇHC’nin ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğünü esas alan yaklaşımını desteklemeyi devam ettireceklerini belirtmiştir. Bunun dışında 2026 senesinde Çin-Rusya İyi Komşuluk ve Dostane İşbirliği Antlaşması’nın 25. yıl dönümünün, iki ülke arasında üst düzey temasların yoğunlaştırılması, ortaklıkların çeşitlendirilmesi ve stratejik ilişkilerin ileri taşınması bakımından da kritik bir aşama oluşturacağı değerlendirilmiştir [iv]

Sonuç olarak ÇHC ve Rusya’nın stratejik iş ortaklığı, sadece güvenlik çıkarlarının kesiştiği bir zemin olarak değil, aynı zamanda tarihsel anlamlar, ulusal kimlikler ve küresel anlatılar üzerinden şekillenen bir politik vizyonun ürünüdür. Japonya’ya yönelik geliştirilen ortak tepkiler, iki aktörün kendi güncel sorunlarını uluslararası siyasal alana taşıyarak yeni bir normatif düzen kurma çabasında olduklarını göstermektedir. Bu yönüyle Moskova ve Pekin’in yakınlaşması, klasik anlamda bir güvenlik ittifakından çok daha fazlasını ifade etmektedir. Bu çaba, Batı’nın hâkim olduğu beynelmilel söylem düzenine karşı yeni bir hafıza ve düzen önerisi olarak önümüzdeki senelerde daha fazla görünürlük kazanacaktır.

[i] “China, Russia conduct strategic alignment on issues related to Japan”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202512/1349611.shtml, (Erişim Tarihi: 03.12.2025).

[ii]“China, Russia ‘reach consensus’ on issues concerning Japan”, NHK World Japan, https://www3.nhk.or.jp/nhkworld/en/news/20251203_07/, (Erişim Tarihi: 03.12.2025).

[iii]“China, Russia discuss Ukraine, reach ‘consensus’ on Japan during Chinese minister’s Visit”, Reuters, https://www.reuters.com/world/china/china-russia-discuss-ukraine-reach-consensus-japan-during-chinese-ministers-2025-12-03/, (Erişim Tarihi: 03.12.2025).

[iv] “China, Russia to advance strategic coordination toward higher quality”, China Daily, https://www.chinadailyasia.com/hk/article/624708, (Erişim Tarihi: 03.12.2025).

Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Dilara Cansın KEÇİALAN, ilk yüksek lisans eğitimini Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yüksek lisans programında ise “Kuşak-Yol ve Yeşil Enerji Projeleri Bağlamında Kazakistan-Çin Halk Cumhuriyeti İş Birliği, Fırsatlar ve Riskler” başlıklı tezini savunmuştur. 2025 yılında T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Yurt Dışı Lisansüstü Eğitim Bursunu kazanan KEÇİALAN, Ukrayna’da Taras Şevçenko Kiev Ulusal Üniversitesinde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca Atatürk Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü’nde öğrenim görmekte olup ANKASAM’da (Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi) Avrasya Araştırma Uzmanı olarak görev yapmaktadır. Başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce ve Rusça bilmekte, temel düzeyde Ukraynaca bilgisine sahip olup Kazakça öğrenmektedir.

Benzer İçerikler