Analiz

Çin’in “Karşı Dengeleme” Stratejisinde Orta Asya ve Güneydoğu Asya

Çin, Güneydoğu Asya ve Orta Asya ekseninde jeopolitik dengeleme, normatif etki ve stratejik özerklik inşasını hedeflemektedir.
Orta Asya’da bilgi ve enerji temelli yatırımlarla Rusya’yı dengelerken, AB işbirliğiyle ABD etkisini sınırlamayı hedeflemektedir.
Pekin, 2025 itibarıyla çok katmanlı stratejisiyle sadece ticari değil, jeopolitik ve normatif düzeyde sistem kurucu aktöre dönüşmektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Küresel sistemin çok kutupluluğa doğru evrildiği 2025 yılı itibarıyla Çin, dış politikasında yalnızca büyük güç rekabetine tepki veren bir aktör değil, aynı zamanda bölgesel merkezleri eş zamanlı olarak şekillendiren proaktif bir stratejik mimar hâline gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) süregelen ticaret ve teknoloji gerilimi, Rusya’yla sürdürülen temkinli işbirliği ve Avrupa Birliği’yle (AB) geliştirilen stratejik özerklik arayışları arasında Pekin, özellikle Güneydoğu Asya ve Orta Asya bölgelerine odaklanarak çok katmanlı bir dış politika yürütmektedir.

Bu çerçevede Çin, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üye ülkeleriyle dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve lojistik entegrasyon temelinde kapsamlı ekonomik ortaklıklar geliştirirken; Orta Asya’da enerji, altyapı ve teknoloji transferi üzerinden bilgi temelli yeni bir bölgesel düzen kurma hedefi gütmektedir. Bu stratejik yönelimler, Çin’in yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik, kültürel ve normatif etkisini artırarak küresel düzeyde sürdürülebilir bir güç inşasına yöneldiğini göstermektedir.

Çin, dış politikasında 2025 yılı itibarıyla eş zamanlı olarak Güneydoğu Asya ve Orta Asya bölgelerine odaklanmak suretiyle küresel ölçekte etki kapasitesini artıran çok katmanlı bir strateji izlemektedir. ABD’yle süregelen ekonomik ve teknolojik gerilim, Rusya’yla dikkatli ve kontrollü bir işbirliği zemini ve Avrupa’yla stratejik özerklik tartışmaları bağlamında Çin, farklı bölgelere paralel hamlelerle hem jeopolitik kuşatmayı dengelemek hem de küresel tedarik zincirlerindeki rolünü tahkim etmek istemektedir. Bu çerçevede ASEAN ülkeleriyle dijital ve yeşil temelli entegrasyon derinleştirilirken, Orta Asya’da enerji, altyapı ve uzmanlık odaklı yeni bölgesel düzen kurgulanmaktadır.

Bu stratejinin ASEAN ayağında öne çıkan en önemli gelişme, Çin ile ASEAN arasında Serbest Ticaret Antlaşması’nın 3.0 versiyonunun tamamlanması olmuştur. Çin’in ASEAN ile 2025 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirdiği 234 milyar dolarlık ticaret hacmi, ASEAN’ı Çin’in en büyük ticaret ortağı konumuna getirmiştir. Ancak bu antlaşma yalnızca ticaret rakamlarından ibaret değildir. Antlaşmanın yeni sürümüyle dijital ekonomi, çevre dostu üretim ve sürdürülebilir kalkınma gibi stratejik alanlarda işbirliği çerçevesi oluşturulmuş; ASEAN-Çin ilişkisi, klasik ticari sınırların ötesine geçerek entegre bir ekonomik ve teknolojik ortaklığa dönüşmüştür. Nisan ayında Başkan Şi Cinping’in gerçekleştirdiği ASEAN turu, bu dönüşümün yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir perspektifle yürütüldüğünü göstermektedir. Çin, çok taraflılık vurgusuyla “Asya dayanışması” fikrini yeniden gündeme taşıyarak ABD etkisine karşı bölgesel bir direnç hattı örmeye çalışmaktadır.[1]

Bu paralelde Çin’in AB’yle ilişkilerinde de benzer birçok yönlü dengeleme stratejisi dikkat çekmektedir. 19 Mayıs 2025 tarihli Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Alman siyasetçi Johann Wadephul arasında gerçekleşen görüşmede, Çin’in Tayvan konusundaki “çekirdek çıkar” söylemini yeniden teyit etmesi, Pekin’in dış politikasında normatif ilkelerden ziyade ulusal çıkar temelli realist bir çizgi izlediğini göstermiştir.[2] Almanya’nın ise Çin’e “öngörülebilir ve güvenilir ortak” mesajı vermesi, yeni Berlin Hükûmeti’nin Pekin’le ilişkilerde daha rasyonel, pragmatik ve ekonomik merkezli bir yol haritası geliştirme eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır. Çin’in “riskten kaçınma” stratejisini eleştirmesi ve tedarik zincirlerinde karşılıklı bağımlılığı teşvik etmesi, Pekin’in ekonomik kutuplaşmaya karşı dengeleyici bir rol üstlenmeye çalıştığını göstermektedir.

20 Mayıs 2025 tarihinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Asya Toplumu Başkanı Kyung-wha Kang arasında Pekin’de gerçekleşen görüşme ise Çin’in küresel kamuoyundaki algıyı yönetmeye dönük yumuşak güç stratejisinin bir yansımasıdır. Görüşmede Wang Yi, ABD’nin Çin’in yarı iletken endüstrisine yönelik kısıtlamalarını “zorbalık” olarak tanımlarken, Çin’in “karşılıklı saygı” ve “kazan-kazan” politikasına dayanan işbirliği vizyonunu yeniden vurgulamıştır.[3] Kang’ın Asya toplumu olarak Çin kültürüne yönelik nesnel bir aktarım anlayışını sürdürme sözü ise Çin’in Batı kamuoyundaki imajını kontrol etme çabasının bir diğer yansımasıdır.

Aynı gün Münih’te konuşan Çin Başkonsolosu Qiu Xuejun ise Çin’in AB’yle ekonomik ilişkilerini yalnızca ticaret düzeyinde değil, aynı zamanda küresel istikrarın taşıyıcı unsurlarından biri olarak gördüğünü ifade etmiştir. Yüzde 5,4’lük ilk çeyrek büyüme oranı, Çin’in ekonomik dinamizmini sürdürdüğünü ortaya koyarken, dijital ekonomi ve yeşil kalkınma alanlarında kaydedilen yapısal ilerleme, bu büyümenin sürdürülebilir olduğunu göstermektedir.[4] Qiu’nun “gerçek çok taraflılık” ve “insanlık için ortak gelecek” gibi ilkelerle vurguladığı dış politika çerçevesi, Çin’in sadece ASEAN değil, Orta Asya ve Avrupa’yla da uzun vadeli stratejik ortaklık hedeflediğini ortaya koymaktadır.

Bu çok boyutlu dış politika çizgisi, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Politbürosu’nun 2025 yılının Nisan ayı sonunda yaptığı toplantıyla kurumsal bir çerçeveye kavuşturulmuştur. Şi Cinping’in liderliğinde şekillenen stratejide, dış politikada “mücadele”, iç politikada ise “istikrar” kavramları temel ilkeler olarak belirlenmiştir. Yapay zekâ, yerli üretim kapasitesi ve yazılım sektörleri, ulusal güvenlik ve ekonomik özerklik hedefi doğrultusunda stratejik öncelik alanı ilan edilmiştir.[5] Aynı zamanda ABD dışı pazarlarda ekonomik açılım politikaları benimsenmiş; serbest ticaret bölgeleri, gümrük reformları ve alternatif küresel ağlar bu yeni fazın taşıyıcı kolonları hâline getirilmiştir.

Bu stratejik açılımın ASEAN’daki somut yansımalarından biri de Çin Devlet Posta Kurumu tarafından başlatılan yeni demiryolu taşımacılığı hattı olmuştur. Guangxi’den Hanoi’ye gönderilen ilk yük treninin ulaştırma süresini 26 saat azaltması, Çin’in ASEAN ülkeleriyle lojistik entegrasyonunu ileri bir aşamaya taşıdığını göstermektedir. 2025 yılı itibarıyla bu hatla taşınan konteyner sayısının geçen yıla göre yüzde 314 artmış olması, fizikî bağlantıların ekonomik ilişkilerdeki belirleyici etkisini göstermektedir.[6]

Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in ASEAN Dönem Başkanlığı çerçevesinde vurguladığı yeşil dönüşüm vizyonu da Çin’in bölgeyle kurduğu ortaklık stratejisiyle uyumludur. İbrahim’in Körfez İşbirliği Konseyi ile doğrudan temas açıklaması, ASEAN’ı yalnızca Asya’nın değil, Orta Doğu’yla da entegre bir ekonomik alan olarak konumlandırma niyetini yansıtmaktadır.[7] Bu bağlamda çevresel sorumlulukla bütünleşen ekonomik büyüme modeli, Çin’in kendi iç dönüşümünü de destekleyecek bir dış politika aracı hâline gelmektedir.

Orta Asya ayağında ise Çin, yalnızca enerji tedarikine dayalı değil, bilgi transferi ve inovasyona dayalı yeni bir ortaklık modeli geliştirmiştir. 10 Mayıs 2025 tarihinde Çin-Orta Asya Enerji ve Yenilikçilik İttifakı kurulmuş; Pekin’deki Kuzey Çin Enerji Üniversitesi’nde imzalanan bu ittifak, akıllı enerji şebekeleri, ortak laboratuvarlar ve uzman yetiştirme programları gibi somut projelerle desteklenmiştir.[8] Bu gelişme, Çin’in Orta Asya’daki etkisini uzun vadeli ve yapısal temellere dayandırma arzusunun bir göstergesidir.

23 Mayıs 2025 tarihinde Bişkek’te düzenlenen “Orta Asya-Çin” toplantısında konuşan eski Kırgızistan Başbakanı Akılbek Caparov, Çin’in bölgeyi parçalı değil, bütünleşik bir aktör olarak gördüğünü vurgulamıştır. Ulaştırma, yeşil enerji, dijitalleşme ve uzman eğitimi gibi alanlarda ortaklık çağrısı yapan Caparov, “Orta Asya-Çin” formatının artık sembolik olmaktan çıkıp bölgesel kalkınma mekanizmasına dönüşmesi gerektiğini savunmuştur.[9]

Bu çerçevede şekillenen ilk senaryoda, Çin’in ASEAN’la kurduğu dijital ve yeşil dönüşüm temelli entegrasyonun önümüzdeki dönemde bölgesel bir “Asya Ortak Kalkınma Alanı”na dönüşmesi beklenmektedir. Serbest Ticaret Antlaşması 3.0 ile kurumsallaşan bu ortaklık; lojistik, üretim ve çevre dostu altyapıyı kapsayacak şekilde genişleyecek, Çin ise “dijital yuan” ve sınır ötesi ödeme sistemleriyle bölgesel ticarette “dolarsızlaşmayı” hızlandırmayı hedefleyecektir. Vietnam, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerdeki yeşil enerji yatırımları Pekin’in çevresel liderliğini güçlendirirken, bölge ülkeleri düşük maliyetli altyapı ve genişleyen pazarlardan doğrudan fayda sağlaması beklenilmektedir. Ancak bu yapının istikrarlı şekilde işlemesi, Çin’in ASEAN ülkelerinin stratejik özerkliğine saygı gösteren ve yumuşak güç unsurlarıyla desteklenen dengeli bir ortaklık modeli benimsemesine bağlı olacağı öngörülmektedir.

Orta Asya’ya yönelik ikinci senaryoda ise Çin’in enerji, teknoloji ve altyapı alanlarındaki artan varlığı, Rusya’nın geleneksel nüfuz alanını aşındırırken, aynı zamanda ABD’nin bölgedeki etkinliğini sınırlamak üzere AB’yle işbirliğine dayalı yeni bir “akıllı güç” stratejisi izlenmesi beklenmektedir. Bu bağlamda Çin, Orta Asya’da yalnızca altyapı inşa eden bir aktör değil, aynı zamanda Avrupa’yla eşgüdüm hâlinde yatırım yapan; yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve uzman yetiştirme alanlarında bölgeyi Batı dışı bir kalkınma modeliyle tanıştıran bir sistem kurucusu rolü üstlenebilir. Bu yaklaşım, ABD’nin demokrasi ve güvenlik temelli etkisini yumuşatarak daha işlevsel ve karşılıklı faydaya dayalı bir ortaklık zeminini öne çıkması öngörülmektedir. Çin’in Avrupa’yla geliştirdiği ekonomik denge modelini Orta Asya’ya yansıtması hâlinde, bölgede hem Rusya’nın tek taraflı hâkimiyetine hem de ABD’nin normatif etkisine karşı çok kutuplu, pragmatik ve sürdürülebilir bir düzen tesis etmesi mümkündür.

Sonuç olarak Çin’in 2025 yılı itibarıyla ASEAN ve Orta Asya ekseninde eş zamanlı yürüttüğü çok katmanlı dış politika, yalnızca bölgesel ekonomik işbirlikleri kurmakla sınırlı kalmamakta; aynı zamanda jeopolitik dengeleme, normatif etki ve stratejik özerklik inşası gibi daha derin yapısal dönüşümleri hedeflemektedir. ASEAN ile kurulan dijital ve yeşil temelli entegrasyon, Çin’i Asya-Pasifik’in yeni sistem kurucu aktörüne dönüştürürken; Orta Asya’da enerji, altyapı ve bilgi transferine dayalı yeni ortaklık modeli, Pekin’in yalnızca Batı’yla rekabetini değil, aynı zamanda Rusya ve ABD gibi bölgesel rakiplerine karşı da sürdürülebilir ve çok taraflı bir denge üretme iradesini yansıtmaktadır. Bu stratejilerin başarıya ulaşması hâlinde, Çin’in küresel düzlemde yalnızca ekonomik değil, diplomatik ve kültürel olarak da kalıcı bir merkezî güç hâline gelmesi kaçınılmaz görünmektedir.


[1] “China, ASEAN Complete Negotiations on Upgraded Free Trade Deal”, Reuters, https://www.reuters.com/markets/emerging/china-asean-complete-negotiations-free-trade-area-30-2025-05-21, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[2] “Chinese FM urges China, Germany to Deepen Win-Win Cooperation, Jointly Oppose Unilateralism, Protectionism”, Xinhua, https://english.news.cn/20250519/5089995be43a473fa7ba93d7001eefbd/c.html, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[3] “Wang Yi Meets with President of the U.S. Asia Society Kyung-wha Kang”, Ministry of Foreign Affairs the People’s Republic of China, https://www.mfa.gov.cn/eng/wjbzhd/202505/t20250521_11629919.html, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[4] “Keynote Speech by Chinese Consul General in Munich Qiu Xuejun at the Breakfast Club of Chinaforum Bayern”, Ministry of Foreign Affairs the People’s Republic of China, https://www.mfa.gov.cn/mfa_eng/xw/zwbd/202505/t20250521_11629716.html, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[5] Matthew Johnson, “Stabilization and ‘Struggle’: Strategic Signals from April’s Politburo and Trade Meetings”, The Jamestown, https://jamestown.org/program/stabilization-and-struggle-strategic-signals-from-aprils-politburo-and-trade-meetings, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[6] “Kitay Zapustil Novyy Gruzovoy Zheleznodorozhnyy Marshrut v Strany ASEAN”, TV BRICS, https://tvbrics.com/news/kitay-zapustil-novyy-gruzovoy-zheleznodorozhnyy-marshrut-v-strany-asean, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[7] “Premyer-Ministr Malayzii Anvar Ibragim Rasskazal o Prioritetakh Predsedatelstva Strany v ASEAN”, TV BRICS, https://tvbrics.com/news/premer-ministr-malayzii-anvar-ibragim-rasskazal-o-prioritetakh-predsedatelstva-strany-v-asean, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[8] “Novyy Kitaysko-Tsentralnoaziatskiy Energeticheskiy Alyans Natselen na İnnovatsii i Sotrudnichestvo”, News Central Asia, https://www.newscentralasia.net/2025/05/23/novyy-kitaysko-tsentralnoaziatskiy-energeticheskiy-alyans-natselen-na-innovatsii-i-sotrudnichestvo, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[9] “Tsentralnaya Aziya Vazhna Dlya Kitaya Kak Yedinyy Region — Zhaparov”, EADaily, https://eadaily.com/ru/news/2025/05/23/centralnaya-aziya-vazhna-dlya-kitaya-kak-edinyy-region-zhaparov, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

Ergün MAMEDOV
Ergün MAMEDOV
Ergün Mamedov, 2020 yıllında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans bölümüne kabul almış ve 2022 yılında tezini başarıyla savunarak mezun olmuştur. Eğitimine hâlihazırda 2022 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktora öğrencisi olarak devam etmektedir. Gürcistan vatandaşı olan Ergün Mamedov, ileri düzeyde Gürcüce, orta düzeyde İngilizce ve başlangıç düzeyinde Rusça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları, Güney Kafkasya ve Türk Dünyası coğrafyaları merkezli güncel diplomasi gündemi ve siyasî tarihtir.

Benzer İçerikler