Analiz

Enerjiden Enformasyona: AB’nin Yaptırım Stratejisinde “Rus Oligarşizmi”

ABD’nin temkinli tutumu, AB’nin sert çizgisiyle çelişmiş ve transatlantik uyumdaki kırılganlığı gözler önüne sermiştir.
AB’nin yeni yaptırım paketi, Rus savaş ekonomisini besleyen oligarşik yapıları uluslararası sistemden dışlamayı amaçlayan çok katmanlı bir hamle olmuştur.
“Gölge filo” yaptırımları, yalnızca Rusya’yı değil, ona dolaylı destek sağlayan üçüncü ülke aktörlerini de hedef alarak küresel ekonomik baskıyı genişletmiştir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Uluslararası sistemde jeopolitik rekabet yalnızca askerî cephelerde değil, aynı zamanda ekonomik yaptırımlar, enerji politikaları, stratejik diplomasi ve dijital enformasyon savaşları üzerinden de yürütülmektedir. 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, 2025 yılı itibarıyla yalnızca Doğu Avrupa’da süren bir çatışma değil, Batı ittifakı ile Moskova arasında çok katmanlı ve yapısal bir hesaplaşmanın odağı hâline gelmiştir. Bu süreçte Avrupa Birliği (AB), yalnızca Rusya’nın askerî kapasitesine değil; Moskova’nın ekonomik, siyasî ve dış politika araçlarını şekillendiren oligarşik sermaye düzenine karşı da sistematik bir baskı mekanizması geliştirmiştir.

“Rus oligarşizmi” olarak tanımlanabilecek bu yapı, AB karar alıcıları tarafından savaşın hem finansal hem stratejik altyapısını oluşturan bir unsur olarak görülmüş; bu nedenle 20 Mayıs 2025 tarihinde onaylanan 17. yaptırım paketi, yalnızca ekonomik bir kısıtlama değil, aynı zamanda Rusya’nın devlet dışı iktidar yapısına karşı ilan edilmiş doğrudan bir mücadele olarak değerlendirilmiştir. Bu yaptırımlar, enerji taşımacılığından savunma sanayine, finansal aracılardan kültürel yağmalara kadar uzanan geniş bir yelpazede Moskova destekli elit aktörleri uluslararası sistemden tecrit etmeyi ve Rusya’nın ekonomik sinir uçlarını baskı altına almayı hedefleyen çok katmanlı bir stratejinin dışavurumu olmuştur.

Yaptırım paketinin en dikkat çeken adımlarından biri, Rusya’nın yaptırımlardan kaçınmak amacıyla üçüncü ülke bayrakları altında çalışan “gölge filosu”na yönelik hamle olmuştur. 189 geminin kara listeye alınmasıyla toplam 342 gemilik bir ağ hedeflenmiş; bu gemilerin sigorta eden ve lojistik hizmet sağlayan kuruluşlarına da varlık dondurma ve fon aktarımı yasağı getirilmiştir. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve Hong Kong merkezli şirketlerin de bu bağlamda listeye dâhil edilmesi, Avrupa’nın yalnızca Rusya’yı değil, ona dolaylı finansal ve lojistik destek sağlayan aktörleri de hedeflediğini ortaya koymuştur. Bu stratejik hamleyle birlikte 2025 yılının Mart ayında Rusya’nın enerji gelirlerinin 2022 yılına göre yüzde 20,3; 2023 yılına göre ise yüzde 13,7 oranında düştüğü açıklanmıştır.[i]

Bu ekonomik önlemler, yaptırım paketinin sadece başlangıç ayağını oluşturmaktadır. AB Dışişleri Bakanları Konseyi, bu paket kapsamında 17 birey ve 58 kurumu hedef almış, şimdiye dek oluşturulan en geniş bireysel ve kurumsal yaptırım listesini onaylamıştır. “Kamaz” Başkanı Sergey Kogogin, savunma sanayi temsilcileri olan Lobaev Arms, Stratim ve Elektron yöneticileri, Moskova yanlısı Ukraynalı politikacı Viktor Medvedçuk ve Moldova kökenli iş insanları ile işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan bazı İsrailli yerleşimciler yaptırım kapsamına alınmıştır. Kurumsal düzeyde ise Surgutneftegaz, Rosteh, Geoskan, Almaz-Antey, Tekhnodinamika, Aerofregat gibi Rusya’nın askerî-teknolojik altyapısını oluşturan yapılar hedef alınmıştır. Ayrıca, Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı 27. ve 33. araştırma enstitüleri ve radyasyon, kimyasal ve biyolojik koruma birliklerine de yaptırımlar uygulanmıştır.[ii]

AB’nin bu stratejik baskısına karşın Moskova borsası bu kararlara kısa vadede sınırlı bir tepki vermiştir. Moskova Borsası Endeksi (MOEX) yüzde 1,14 ila yüzde 1,31, RTS Endeksi ise benzer oranlarda düşüş göstermiştir. Buna karşın Çin yuanının ruble karşısında değer kazanması, Rusya’nın yaptırımlara karşı Asya merkezli finansal alternatiflere yönelerek kısa vadeli denge arayışında olduğunu göstermektedir. Bu sınırlı piyasa tepkisi, Moskova’nın Batı yaptırımlarının etkilerini finansal sistem dışında dengelemeye çalıştığını ortaya koymuştur.[iii] Ancak bu tablo, yapısal etkilerin orta ve uzun vadede daha derin ve geri dönülmez sonuçlar doğurabileceğine işaret etmektedir.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, “Putin barışa ilgi gösteriyor gibi davranadursun, AB yaptırımları artırmaya devam edecek; bu yasa dışı ve vahşi savaş sürdükçe, yanıtlarımız da giderek sertleşecek” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Bu sözler, yalnızca diplomatik sabrın tükenmekte olduğunu değil, aynı zamanda stratejik hedefin artık açık biçimde “Rus savaş makinesine finansal can suyu sağlayan oligarşik yapıları” çökertmek olduğunu göstermiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yaklaşımı ise bu noktada daha temkinli ve farklı bir çizgi izlemektedir. 19 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleşen ve iki saatten fazla süren Putin-Trump telefon görüşmesinde, ABD Başkanı Trump yaptırım kartını kullanmak yerine Rusya’nın barışa olan sözde istekliliğini olumlu karşıladığını açıklamıştır. Putin, Ukrayna’yla doğrudan bir barış mutabakatı üzerinde çalışmaya hazır olduğunu belirtirken, Trump da bu görüşmeyi “mükemmel” olarak tanımlamıştır. Ancak bu açıklamalar, başta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen olmak üzere Avrupa başkentlerinde endişeyle karşılanmıştır. Meloni’nin geçici bir ateşkes önerisi ve Merz’in çok taraflı bir masa kurulması çağrısı Trump tarafından reddedilmiş; ABD Başkanı, bu müzakerelere taraf olmayacaklarını ve Rusya’nın “kabul edilebilir bir teklif” hazırlamasını beklediklerini ifade etmiştir.[iv]

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Mark Rutte, 19 Mayıs 2025 tarihindeki Putin-Trump görüşmesini olumlu bir diplomatik adım olarak değerlendirmiş ve ABD’nin bu süreçte liderlik üstlenmesini memnuniyetle karşıladığını ifade etmiştir. Ancak Rutte, Trump’ın neden Rusya üzerindeki baskıyı artırmadığına dair soruları yanıtsız bırakmış; bu da Avrupa kamuoyunda transatlantik uyumun zayıfladığına dair ciddi bir tartışmayı gündeme getirmiştir.[v] Tam da bu bağlamda Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın açıklamaları, Moskova’nın Batı’dan gelen ateşkes çağrılarını “barış kisvesi altındaki ültimatomlar” olarak algıladığını göstermiştir. Zaharova, Zelenski ve Avrupalı liderlerin 30 günlük geçici ateşkes önerisinin Rusya’nın egemen duruşuna karşı bir baskı aracı olarak kurgulandığını savunmuş ve bu tür taleplere Moskova’nın boyun eğmeyeceğini vurgulamıştır.[vi] AB yaptırımlarına hedef olan Stratim Tasarım Bürosu’nun kurucusu da bu baskıya sembolik bir tepki göstererek askerî sadakat ifadesi olan “Rusya’ya hizmet ediyorum” sözüyle karşılık vermiştir.[vii] Bu çıkış, ekonomik yaptırımların aynı zamanda kimliksel bir mücadeleye dönüştüğünü gözler önüne sermektedir.

Öte yandan, dijital alanda yaşanan bilgi savaşları da AB-Rusya gerginliğinin yeni bir boyutunu teşkil etmektedir. Telegram kurucusu Pavel Durov’un Fransa istihbaratını hedef alan açıklamaları, sadece bireysel değil, sistemik bir medya müdahalesi iddiası niteliğindedir. Durov, Fransız yetkililerin terör ya da çocuk istismarı gibi gerekçeleri kullanarak aslında Romanya, Moldova ve Ukrayna’daki muhafazakâr ve muhtemelen Rusya yanlısı sesleri susturmaya çalıştığını ileri sürmüştür. Her ne kadar Fransız Dışişleri Bakanlığı bu suçlamaları “asılsız” olarak reddetse de açıklama, Elon Musk ve Mariya Zaharova tarafından desteklenmiş ve Batı içindeki ayrışmayı görünür kılmıştır.[viii] Tüm bu tartışmalar sürerken, Zaharova’nın Avrupa Komisyonu’nun 2027 yılına kadar Rus enerjisini terk etme planını “ekonomik intihar” olarak nitelendirmesi dikkat çekicidir. Zaharova, AB’nin bu süreçte 245 milyar avro harcadığını, ancak bunun sürdürülebilir bir enerji altyapısına değil, yalnızca geçici tedarik çeşitliliğine yöneldiğini savunmuştur. Sanayi üretimindeki yüzde 6’lık düşüş ve enerji maliyetleri nedeniyle Avrupa şirketlerinin üretimlerini yurt dışına taşıması, Zaharova’nın “Avrupa kendi ayağına kurşun sıkıyor” söylemini güçlendirmiştir.[ix]

Mevcut gelişmeler ışığında AB’nin “Rus oligarşizmi”ne yönelik geniş kapsamlı yaptırımlarının kısa vadede Moskova üzerinde sınırlı etki yaratması, ancak orta vadede Rusya’nın uluslararası finansal ve endüstriyel sistemdeki hareket alanını daraltması girişimine işaret etmektedir. Bu doğrultuda öngörülebilecek bir senaryo, Moskova’nın Çin, Hindistan, İran ve Körfez ülkeleriyle kurduğu enerji ve teknoloji ortaklıklarını derinleştirmesi; Batı sisteminden dışlanan sermaye gruplarının ise Avrasya merkezli bloklarda daha fazla kurumsallaşması yönünde olacaktır. AB yaptırımlarına maruz kalan savunma sanayi firmalarının, örneğin Orta Asya ve Afrika’daki çatışma bölgelerine daha agresif şekilde yönelmesi ve “gölge filo” gibi ara mekanizmalar üzerinden gelir akışını sürdürebilmesi muhtemeldir. Ancak bu durum, Rus ekonomisinin daha fazla otarşiye yönelmesine neden olacak; uzun vadede ise bu eğilim, Rusya’yı Batı’dan kalıcı biçimde koparan yapısal bir bloklaşmaya evrilebilecektir.

Öte yandan ABD’nin 2025 itibarıyla sergilediği ihtiyatlı diplomatik tutum, transatlantik ittifakın kriz yönetimindeki senkronizasyonunu ciddi biçimde sarsmıştır. ABD Başkanı Trump’ın yaptırım yerine müzakereye öncelik tanıması ve Putin’le doğrudan temas kurması, AB’nin “maksimum baskı” stratejisini zayıflatabilecek bir kırılma yaratmıştır. Bu durumun olası senaryolarından biri, Avrupa’nın güvenlik ve dış politika alanlarında daha özerk ve kolektif hareket etme arayışını hızlandırmasıdır. Almanya, Fransa ve İtalya gibi ana aktörlerin, ABD’den bağımsız yeni güvenlik formatları veya yaptırım rejimleri geliştirmesi olasıdır. NATO içerisinde ise siyasî uyumun sürmesine rağmen operasyonel düzeyde karar alma süreçlerinde gecikmeler ve politika uyumsuzlukları yaşanacağı öngörülmektedir. Aynı zamanda Rusya’nın AB’yi siyasî açıdan parçalamaya dönük diplomatik hamlelerini artırması ve enerji politikaları üzerinden Doğu Avrupa ülkelerini daha kırılgan hâle getirmesi de beklenebilir.

Sonuç olarak 2025 itibarıyla AB-Rusya gerilimi, yalnızca diplomatik ve ekonomik düzeyde değil; enerji güvenliği, stratejik yaptırımlar ve bilgi savaşları üzerinden şekillenen çok boyutlu bir çatışma alanına dönüşmüştür. AB’nin 17. yaptırım paketi, Moskova’nın yalnızca devlet kurumlarını değil, savaş ekonomisini ve dış politika kapasitesini besleyen oligarşik yapıyı hedef alarak Rusya’ya karşı stratejik bir tecrit mekanizması kurmayı amaçlamıştır. Ancak Moskova’nın Çin, İran ve Körfez ülkeleriyle geliştirdiği alternatif finansal ve ticari ilişkiler, bu baskının etkilerini dengelemeye yöneliktir. ABD’nin yaptırımlara mesafeli yaklaşımı ise transatlantik uyumu zayıflatmış, Avrupa’yı daha bağımsız ve kolektif bir güvenlik mimarisi arayışına yöneltmiştir.

[i] “Russia’s War of Aggression Against Ukraine: EU Agrees 17th Package of Sanctions”, European Council, https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2025/05/20/russia-s-war-of-aggression-against-ukraine-eu-agrees-17th-package-of-sanctions, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[ii] “Chto İzvestno o 17-m Pakete Sanktsiy YES Protiv Rossii”, TASS, https://tass.ru/ekonomika/23992319, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[iii] “Rossiyskiy Rynok Aktsiy Prakticheski ne Otreagiroval na Novyye Sanktsii YES”, TASS, https://tass.ru/ekonomika/23991391, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[iv] Barak Ravid, “Two-Hour Trump-Putin Call Ends Without Ceasefire”, Axios, https://www.axios.com/2025/05/19/trump-putin-call-ceasefire-agreement, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[v] “NATO Chief Welcomes Putin-Trump Call as ‘Good Sign’”, News.Az, https://news.az/news/nato-chief-welcomes-putin-trump-call-as-good-sign, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[vi] “Zakharova Zayavila, Chto Rossiya Nikogda ne Reagiruyet na Ultimatumy”, TASS, https://tass.ru/politika/23994407, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[vii] “Osnovatel KB ‘Stratim’ Prokommentiroval Sanktsii YES”, TASS, https://tass.ru/politika/23993945, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[viii] Sandu Unguryany, “Durov Obvinil Frantsiyu v Popytke Povliyat na Moldovu – Parizh Otverg, Zakharova i Mask Podderzhali”, Nokta, https://nokta.md/durov-obvinil-frantsiju-v-popytke-povliyat-na-moldovu-parizh-otverg-zaharova-i-mask-podderzhali, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

[ix] “Zakharova: Yevropa Prodolzhayet ‘Yest Kaktus’, Otkazyvayas ot Energonositeley Rossii”, TASS, https://tass.ru/politika/23994465, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).

Ergün MAMEDOV
Ergün MAMEDOV
Ergün Mamedov, 2020 yıllında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans bölümüne kabul almış ve 2022 yılında tezini başarıyla savunarak mezun olmuştur. Eğitimine hâlihazırda 2022 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktora öğrencisi olarak devam etmektedir. Gürcistan vatandaşı olan Ergün Mamedov, ileri düzeyde Gürcüce, orta düzeyde İngilizce ve başlangıç düzeyinde Rusça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları, Güney Kafkasya ve Türk Dünyası coğrafyaları merkezli güncel diplomasi gündemi ve siyasî tarihtir.

Benzer İçerikler