Kolombiya Hükümeti, bir dönem oldukça güçlü olan Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’nin (FARC) ayrılıkçı bir fraksiyonu olan FARC-EP ile yürüttüğü ikili ateşkesi askıya aldığını duyurmuştur.[1] Bu hamle, Aralık 2023 tarihinden bu yana yürürlükte olan ve birkaç kez uzatılan ateşkesin uzatılması konusunda her iki tarafın da anlaşamamasının ardından gelmiştir. Ateşkesin askıya alınması devam eden barış müzakerelerinin kesin olarak sona erdiği anlamına gelmese de Kolombiya’nın iddialı ancak zor durumdaki barış sürecinin giderek daha istikrarsız bir hal aldığının altını çizmektedir.
Ateşkesin sona erdiği bilgisi geçtiğimiz perşembe günü resmen teyit edilmiştir. Daha önce yapılan bir acil durum anlaşması uyarınca hem hükümete hem de FARC-EP’ye güçlerini yeniden konumlandırmaları ve şiddet içeren bir çatışma riskini azaltmak üzere tasarlanmış geçici bir protokol olan bireysel güvenlik ve koruma önlemlerini almaları için 72 saat süre verilmişti. Bu protokol, şiddet içeren ani çatışma riskini azaltmak için tasarlanmış geçici bir protokoldü. Bu gelişme sadece çatışmadan etkilenen bölgelerdeki güvenlik dinamikleri üzerindeki doğrudan etkisi açısından değil, aynı zamanda Devlet Başkanı Gustavo Petro’nun ülke topraklarında faaliyet gösteren tüm silahlı gruplarla kapsamlı bir barış anlaşmasına varılmasını amaçlayan bir strateji olan “Topyekûn Barış” gündeminin karşı karşıya olduğu daha geniş çaplı zorluklar ortaya koyması bakımından da önemlidir.[2]
Bu son çöküşün sonuçlarını tam olarak kavramak için, konuyu Kolombiya çatışmasının ve 2016 Barış Anlaşması’nın tarihsel yörüngesine oturtmak faydalı olacaktır. 1964 yılında kurulan Marksist-Leninist bir gerilla örgütü olan FARC, uzun süredir Kolombiya’daki başlıca isyancı güç konumundaydı. Elli yılı aşkın bir süredir Kolombiya devletine karşı savaş yürüten örgüt, faaliyetlerini sürdürmek için kırsal kesimdeki şikayetlerden, siyasi marjinalleşmeden ve yasadışı uyuşturucu ekonomisinden elde ettiği kazançlardan yararlanmıştır. Çatışmalar 450.000’den fazla ölü ve 7 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişi gibi yıkıcı bir insani bilanço meydana getirmiştir. Birçok başarısız diyalog girişiminin ardından Juan Manuel Santos’un başkanlığı döneminde bir ilerleme kaydedilmiş ve 2016 yılında Küba’nın Havana kentinde imzalanan Barış Anlaşması ile diyaloglar nihayete ermiştir. Anlaşma, siyasi katılım, kırsal kalkınma, geçiş dönemi adaleti ve koka ekiminin yerini alacak alternatif kalkınma stratejilerine yönelik hükümlerle FARC’ı silahlı bir oluşum olarak dağıtmayı ve üyelerini sivil hayata entegre etmeyi amaçlıyordu.[3]
Yaklaşık 13,000 eski gerillanın silahlarını bırakarak yeniden entegrasyon sürecine girmesine rağmen barış anlaşmasının uygulanması istikrarsız bir seyir izlemiştir. Sosyoekonomik reformların birçoğu, özellikle kırsal bölgelerde gecikmiş ve birçok eski militan suikasta uğramıştır. Terhis edilen FARC’ın bıraktığı güç boşluğunun doldurulamaması, FARC muhalifleri de dahil olmak üzere yasadışı silahlı grupların stratejik bölgeler üzerinde yeniden kontrol sağlamasına yol açmıştır.
2016 yılındaki anlaşmayı reddeden gruplar arasında, hükümetin taahhütlerini yerine getirmediğini iddia eden eski militanlardan oluşan ve “Calarca Córdoba” takma adıyla bilinen Alexander Díaz Mendoza tarafından yönetilen FARC-EP de yer almaktadır. FARC-EP’nin Kolombiya’nın kırsal ve ormanlık bölgelerine dağılmış yaklaşık 1.500 civarında militanı olduğu tahmin edilmektedir.
Artık tasfiye edilmiş olan FARC’ın aksine FARC-EP, gerilla savaşı taktiklerini uygulamaya, bölgesel kontrol sağlamaya ve uyuşturucu kaçakçılığı ve yasadışı madencilikten gelir elde etmeye devam etmektedir. Özellikle sınır bölgelerinde ve devlet varlığının asgari düzeyde ya da sembolik olduğu doğal kaynaklar açısından zengin alanlarda faaliyet göstermektedirler. Yeniden silahlanmalarına rağmen Petro yönetimi, gerillalardan paramiliter gruplara ve suç örgütlerine kadar tüm silahlı aktörlerle silahsızlanma müzakereleri yürütmeyi amaçlayan daha geniş kapsamlı “Topyekûn Barış” politikasına uygun olarak barış görüşmeleri için davette bulunmuştur.
FARC-EP ile 2023 sonlarında imzalanan ateşkes anlaşması, ilk başta Petro Hükümeti için sembolik ve stratejik bir başarı olarak görülmüştür. Ancak ateşkesin 2024 yılında yenilenememesi ve FARC-EP liderliğinin askıya alma karşısında sessiz kalması, önceki aylarda elde edilen güven artırıcı kazanımları tersine çevirme tehdidi yaratmaktadır. Ateşkesin çöküşü zaten kırılgan olan müzakere çerçevesine ciddi bir darbe olarak değerlendirilebilir. Her iki taraf da teknik olarak diyalog için diplomatik alanı korumuş olsa da güven ciddi şekilde aşınmış durumdadır. Yönetim, Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) dahil olmak üzere çeşitli gruplarla müzakere kanalları açmayı başarmış olsa da silahsızlanma, bölgesel istikrar veya sivil güvenlik iyileştirmeleri açısından sınırlı ilerleme kaydetmiştir.
Kolombiya, bugün karmaşık ve parçalı bir güvenlik manzarasıyla karşı karşıyadır. FARC-EP’ye ek olarak diğer bazı FARC muhalif grupları da barış sürecinin dışında faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlere karşılık Kolombiya Ordusu bazı bölgelerde varlığını arttırmış ve operasyonlar başlatmıştır. Operasyonların hedefleri arasında hükümetin 2016 anlaşmasına uymamasını gerekçe göstererek 2019 yılında yeniden silahlanan eski üst düzey komutanlar tarafından yönetilen bir grup olan “Segunda Marquetalia” FARC-SM de yer almaktadır.[4]
Kolombiya Hükümeti ile FARC-EP arasındaki ateşkesin askıya alınması, başarısız bir ateşkesten daha fazlasını temsil etmekte olup Kolombiya’nın barış inşası çabalarındaki daha derin yapısal zayıflıkların bir göstergesidir. Ülke, 2016 Barış Anlaşması’ndan yaklaşık on yıl sonra silahsızlanma, yeniden entegrasyon ve bölgesel yönetişim sorunlarıyla boğuşmaya devam etmektedir. Başkan Petro’nun “Topyekûn Barış” girişimi, iddialı ve tarihsel açıdan önemli olmakla birlikte artık kritik bir dönemeçle karşı karşıyadır. Önemli bir ateşkes anlaşmasının bozulması diğer grupları müzakereleri durdurma ya da müzakerelerden tamamen çekilme konusunda cesaretlendirebilir. Ayrıca çatışmalardan etkilenen topluluklara barış vaadinin gerçekleşmesinin zor olduğu sinyalini de bu sebeple verebilir.
Kolombiya’da sürdürülebilir barışın sadece anlaşmalar ve ateşkesler değil, aynı zamanda toprak eşitsizliği, devletin zayıflığı, siyasi dışlanma ve ekonomik kırılganlık gibi çatışmanın temel nedenlerini ele alan uzun vadeli, iyi finanse edilmiş ve toplum odaklı bir strateji gerektireceği açıktır. O zamana kadar çatışmalardan sıyrılmış bir Kolombiya imajına kavuşmak tartışma konusu olmaya devam edecektir.
[1] “Colombia suspends ceasefire with FARC guerrilla faction”, Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/colombia-suspends-ceasefire-with-farc-guerrilla-faction-2025-04-17/, (Erişim Tarihi: 18.04.2025).
[2] “Colombia: From ‘Total Peace’ to Local Peace”, Crisis Group, https://www.crisisgroup.org/latin-america-caribbean/andes/colombia/colombia-total-peace-local-peace, (Erişim Tarihi: 18.04.2025).
[3] Baysal, B., & Sezek, E. N. (2022). Kolombiya – FARC Barış Sürecinin Uygulanması: Sorunlar ve Riskler. Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, 5(1), 35-48.
[4] “Así fue el operativo en el que cayeron un cabecilla y tres integrantes de la Segunda Marquetalia en Vichada”, Infobae,
https://www.infobae.com/colombia/2025/04/13/asi-fue-el-operativo-en-el-que-cayeron-un-cabecilla-y-tres-integrantes-de-la-segunda-marquetalia-en-vichada/, (Erişim Tarihi: 18.04.2025).