Hindistan, 16-19 Mayıs 2022 tarihlerinde başta Afganistan olmak üzere Avrasya bölgesindeki terör tehditlerini ele almak amacıyla Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) terörle mücadele organı olan Bölgesel Anti-Terörizm Merkezi (RATS) toplantısına ev sahipliği yapmıştır. Örgütün dokuz üyesinden biri olan Pakistan da Yeni Delhi’deki zirveye katılmak için bir heyet göndermiştir.[1] 2022 yılının Mart ayından beri Hindistan, ŞİÖ çerçevesinde askeri tatbikatlar düzenlenmesi ve terörle mücadele edilmesi noktasında girişimlerde bulunmaktadır. En son 25 Mart 2022 tarihinde Taşkent’te Hindistan’ın başkanlık ettiği RATS toplantısında, bu yıl ŞİÖ kapsamında iki tane tatbikat düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Bunlardan ilki, 2022 senesinin Ekim ayında Yeni Delhi yakınlarındaki askeri eğitim üssünde düzenlenmesi kararlaştırılan “Manesar-Antiterror-2022” adlı ortak terörle mücadele tatbikatıdır. İkincisi ise Kazakistan’da yine ŞİÖ kapsamında icra edilmesi öngörülen “Dostluk Sınırı” adlı ortak sınır operasyonudur.
Hindistan ve Pakistan, genellikle bölgesel toplantılara katılmamalarına rağmen Rusya ve Çin liderliğindeki ŞİÖ toplantılarında bir araya gelmeleri dikkat çekmektedir. Örneğin 2021 yılında Hindistan’dan bir ekip, ŞİÖ-RATS tatbikatlarına katılmak için Pakistan’daki Pabbi kentine gitmiştir.[2] Tüm bu gelişmeler, ŞİÖ üyelerinin ve özellikle Hindistan ve Pakistan’ın son dönemde Avrasya’nın güvenliği için işbirliği yapmaya niyetli olduklarını ortaya koymaktadır. Çünkü Avrupa ve Pasifik’teki son gelişmeler, Avrasya’da bölgesel güvenlik alanında işbirliği yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bir diğer ifadeyle, Ukrayna’dan sonra Tayvan’la ilgili güvenlik tehditleri giderek artarken; dünya, Asya’da yeni ve daha büyük bir krizi kaldıramayabilir.
Avrupa ve Pasifik’in yanı sıra Asya’daki güvenlik riskleri de belirginleşmektedir. Dolayısıyla Hindistan ve Pakistan’ın bir araya gelmesi için çok fazla neden vardır. Öncelikle tüm dünyada olduğu gibi bölgesel düzeyde de siyasi-ekonomik-güvenlik ortamı sürekli değişmektedir. Dün düşman olan aktörler, bir sonraki gün işbirliğinin yollarını arayabilmektedir. Bunun en net örneği Pakistan’da yaşanmıştır. İmran Han döneminin sonlarında Çin ve Rusya’ya doğru artan bir eğilim gözlenirken; mevcut durumda İslamabad yönetimi, Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) arasını düzeltmeye çalışmaktadır. Yani Şahbaz Şerif’in göreve gelmesiyle birlikte Pakistan’ın dış politikasında bir dönüşüm gözlemlenmektedir. Bununla bağlantılı olarak Washington yönetimi, Pakistan ve Hindistan politikalarını revize etmeye başlamıştır.
Ayrıca Pakistan ve Afganistan’daki terör saldırılarının sayısında artış görülmektedir. Bunun yanı sıra Çin ile Hindistan arsındaki sınır gerginliği de azalmadan devam etmektedir. Diğer taraftan ABD ve Kanada gibi Batılı güçler, Çin’in Özerk Tibet Bölgesi’yle ilgili meselelere de müdahil olmaya başlamıştır. Örneğin ABD’nin Tibet Sorunları Özel Koordinatörü Uzra Zeya, insan hakları, demokrasi ve yönetişim konularında işbirliğine odaklanmak için 17 Mayıs 2022 tarihinde Hindistan’ı ziyaret etmiştir.[3]
Tüm bu gelişmeler, Pakistan-Hindistan-Çin eksenindeki güvenlik risklerinin artacağına işaret etmektedir. Yani Avrasya’nın güvenliği tehlikededir. Bölgesel aktörlerin bu tehlikenin farkına varıp varmadıkları soru işaretidir. Mevcut durumda ŞİÖ kapsamında bir araya gelen Çin ve Hindistan, ABD’nin kışkırtmaları sonucunda ilerleyen dönemde sınırda kendilerini yeni bir çatışmanın içerisinde bulabilirler. Aynı şekilde, bölge dışı aktörlerin ve özellikle de ABD’nin terörü körüklemeye devam etmesi durumunda, Pakistan’ın hem Çin hem Hindistan’la ilişkileri bozulabilir.
Afganistan ve Pakistan’daki terör sorunlarının yükselmesi ve bu anlamda Avrasya’nın güvenliğinin tehlike altında olması tesadüf değildir. Daha geniş bir perspektiften bakıldığında Avrupa, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle kendi güvenlik sorunlarıyla meşguldür.
Öte yandan Çin’in Tayvan’a yönelik askeri-güvenlik hamleleri, Pasifik’in güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Pakistan-Afganistan merkezli gelişmeler ise Avrasya’daki bütünleşme hamlelerini boşa çıkartabilecek kapasitededir. Batılıların vardığı kanaat şudur: Rusya ve Çin, kendi yakın çevrelerinde eşgüdümlü hamleler yapmak suretiyle birlikte hareket etmektedir.
Bahse konu olan durum, dünya siyasetinde Rusya ve Çin’in birlikte yükselişine ve Batı’nın gerilemesine yol açacaktır. Avrasya’nın güvenliği üç koldan tehdit edilmektedir. Bunlar Çin, ABD ve Rusya kaynaklıdır.
Birincisi Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırısını örnek aldığı için Avrasya’nın güvenliğini tehdit etmeye başlayabilir. Daha açık bir ifadeyle Çin, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan kendisi için bazı olumlu dersler çıkarmıştır. Buna göre Pekin, küresel düzeyde hegemonyasını tesis etmek için Rusya’nın yaptığı gibi bir kara savaşı veya hibrit savaş başlatmanın ne kadar önemli olduğunu görmüştür. Bu bağlamda Çin, Rusya’yı örnek alarak Orta Asya, Afganistan, Pakistan ve Keşmir bağlamında askeri-güvenlik hamlelerine girişebilir. Rusya’nınkine benzer bir savaşa girmese bile; en azından batıdaki bu savaş cephelerini korumayı, tansiyonu sürekli gergin tutmayı ve gerektiğinde müdahale etmeyi amaçlayabilir. Hem Amerikan istihbaratı hem Hindistanlı yetkililer, Çin’in batı sınırında bir cephe daha açmaya çalıştığını veya Keşmir’deki cephesini sürekli canlı tutmaya çalıştığını dile getirmektedir.[4] Dolayısıyla Hindistan, sınır sorunlarını çözmek için çabalasa da Çin, buna olumlu yaklaşmayabilir.
İkincisi ABD, Avrasya’nın güvenliğini kasten tehlikeye atmaktadır. Pakistan ve Afganistan’daki terörü körükleyerek özellikle Çin’i kuşatmak ve baskı altına almak istemektedir. Yani Washington, Pasifik’ten sonra Pekin’in Avrasya’da kuşatılmasını arzulamaktadır. Buna, “Çin’e karşı iki farklı cephe açmak” da denilebilir.
Keşmir ve terörizm meselesi, Hindistan’ın kırmızı çizgisidir. ABD, bunu bildiği için Hindistan ile Çin arasındaki bu krizin üzerine oynamaya devam edebilir. Bu bağlamda Washington’un, Yeni Delhi’nin Pekin ve İslamabad’dan uzaklaşması için yoğun bir çaba içerisine girdiğine yönelik değerlendirmeler dikkat çekicidir. Örneğin ABD’li yetkililer, Hindistan’ın S-400’leri Çin ve Pakistan’dan gelecek tehditler için kullanacağını açıklamıştır.[5] Kısacası Washington, Yeni Delhi’yi Pekin, İslamabad ve Moskova’dan uzaklaştırabilmek için Hindistan’ın yakın çevresindeki terör sorunlarını kullanmaya çalışıyor olabilir. Ayrıca Tibet Sorunu’nu kışkırtarak Hindistan ve Çin’in arasını açmaya çalışmaktadır. Hindistan, eğer Tibet gibi meselelere daha fazla müdahil olmaya kalkarsa; Çin, sınırda yeni saldırılara girişebilir ve hak iddia ettiği bölgeleri (Aksai Çin ve Aranuçal Paradeş’i) tamamen ele geçirmeye kalkabilir.
Üçüncüsü Rusya, yalnızca Avrupa için değil, büyük Avrasya coğrafyası bakımından da bir güvenlik tehdidi oluşturabilir. Batılı güçler, Rusya’yı yalnızca Avrupa’da durdurmanın yeterli olmayacağını, Avrasya’da da ek tedbirlerin alınması gerektiğinin farkına varmışlardır. Çünkü bu coğrafyayı Rusya ve Çin’in etkinliğine açık hale getirmek ve birbirlerinin çatışmasını beklemek makul bir çözüm gibi görünmemektedir. Batı’ya göre; Rusya ve Çin’i Avrasya’da yeni ve büyük güvenlik sorunlarıyla meşgul etmek gerekmektedir. Çin’in Rusya’yla çatışmasını beklemek, Batı’nın yanılgısı olmuştur. Aksine Pekin, Rusya’nın Ukrayna Savaşı’ndan kendisi için olumlu dersler çıkarmakta ve Moskova’yla Avrasya’da karşı karşıya gelmekten uzak durmaktadır.
Sonuçta Batılılar, Doğu Avrupa’da Rusya’yla ilgilenirken; Çin hem Asya’da hem de Pasifik’te daha büyük sorun haline gelmeye başlamıştır. Ancak Batılılar ne Rusya’yla ne de Çin’le nasıl baş edeceklerini bilememektedir. Buldukları en iyi çözüm ise Afganistan ve Pakistan’da terörün körüklenmesidir. Bu sayede Hindistan’ın Pakistan-Rusya-Çin ekseninden uzaklaştırılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda Yeni Delhi’nin Avrasya’nın güvenliği açısından üstlendiği sorumluluk oldukça önemlidir. Terörle mücadele noktasında Pakistan, Hindistan ve Çin’in bir araya gelmesi, sadece Avrasya’da değil; tüm dünyadaki güç dengelerini değiştirebilir. Ancak Çin’in en azından bir süreliğine Rusya’yla birlikte hareket edeceği düşünüldüğünde, Pekin’in özellikle Yeni Delhi ve İslamabad’ı yarı yolda bırakabileceği ya da hayal kırıklığına uğratabileceği söylenebilir.
[1] “India Hosts Key Meet to Counter Terror Threats in Eurasia, Including Af-Pak”, Economic Times, https://economictimes.indiatimes.com/news/defence/india-hosts-key-meet-to-counter-terror-threats-in-eurasia-including-af-pak/articleshow/91607343.cms, (Erişim Tarihi: 18.05.2022).
[2] “China, Russia, Pakistan to Attend SCO Anti-Terror Meet in Delhi”, The Hindu, https://www.thehindu.com/news/national/china-russia-pakistan-teams-to-attend-sco-anti-terror-meeting-in-delhi-next-week/article65411734.ece, (Erişim Tarihi: 18.05.2022).
[3] “US Special Envoy for Tibetan Issues Arrives in India”, The Print, https://theprint.in/world/us-special-envoy-for-tibetan-issues-arrives-in-india/958969/, (Erişim Tarihi: 18.05.2022).
[4] “US Intelligence Says India-China Relations Will “Remain Strained”, NDTV, https://www.ndtv.com/world-news/us-intelligence-says-india-china-relations-will-remain-strained-2964540, (Erişim Tarihi: 11.05.2022); “‘China Intends to Keep Boundary Issue Alive,’ Says General Manoj Pande”, Hindustan Times, https://www.hindustantimes.com/india-news/china-intends-to-keep-boundary-issue-alive-says-general-manoj-pande-101652110284228.html, (Erişim Tarihi: 11.05.2022).
[5] “ABD, Hindistan’ı Rusya Silahlarından Silah Yardım Paketi ile Vazgeçmek İstiyor”, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-05-17/us-seeks-to-wean-india-from-russia-weapons-with-arms-aid-package, (Erişim Tarihi: 18.05.2022).