Kuşak ve Yol Girişimi (KYG), Çin’in Orta Asya devletleriyle olan ikili ilişkilerde belirleyici bir rol üstlenmektedir. Coğrafyanın stratejik konumu, zengin doğal rezervleri ve büyüyen pazar potansiyeliyle birlikte Çin açısından hem ticaret ağlarının çeşitlendirilmesi hem de enerji güvenliği bakımından kritik öneme sahiptir. Bilhassa Kazakistan ve Özbekistan gibi ülkeler, bu girişim kapsamında hem kara hem de enerji koridorlarının merkezinde yer almaktadır. Bu durumda, Orta Asya devletlerini Çin yatırımlarının odağı haline getirmektedir. Fakat bu süreç, sadece ekonomik fırsatlarla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda bölgesel güç dengeleri açısından da pek çok soru işaretini beraberinde getirmektedir.
Çin’in Orta Asya’daki yatırım stratejileri ele alındığında, enerji alanında gerçekleştirilen yatırımların ön plana çıktığı kaydedilmiştir. Kazakistan, 2025 yılının ilk çeyreğinde sadece alüminyum ve bakır sektörlerinde sırasıyla 12 milyar ve 7,5 milyar doları tutarında Çin sermayesini ülkeye çekmiştir. Bu, son on yılda kaydedilen en yüksek düzeydir. Gerçekleştirilen bu yatırımlar, bölge devletleri açısından bakıldığında altyapı modernizasyonu ve ihracat kapasitesinin yükselmesi gibi pek çok farklı olumlu etkiler yaratmaktadır.
Kazakistan, dünyanın en fazla uranyum üreticisi olarak maliki olduğu nükleer hammadde potansiyelini elektrik enerjisine dönüştürme gayesiyle son senelerde yoğun bir çaba sarf etmektedir. Bu çabalar, sadece enerji üretim kapasitesinin geliştirilmesini değil, aynı zamanda devletin dış politika yöneliminin ve bölgesel güçlerle olan ilişkilerinin de yeni baştan şekillenmesini beraberinde getirmektedir. Ağırlıklı olarak Çin ve Rusya’yla birlikte oluşturulan ortak projeler, Kazakistan’ın enerji stratejisinde iki büyük güç arasında denge kurma çabasını yansıtmaktadır.
Astana Hükümeti, bugüne dek üç büyük ölçekli nükleer santral projesi oluşturulmasını planlamış ve farklı uluslararası birlikteliklerle süreci yürütmeye çalışmıştır. Söz konusu santralin ilki, Rusya’nın Rosatom firmasına verilmiş, ikinci ve üçüncü santraller için ise Çin Ulusal Nükleer Şirketi (CNNC) ile birlikte anlaşmaya varılmıştır. Bu tesisin yaklaşık olarak 14 milyar dolar maliyete sahip olması tahmin edilmektedir.[i]
Kazakistan’ın nükleer santral inşasındaki isteğinin artması, 2024 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen ve resmî sonuçlara göre seçmenlerin %71’inden fazlasının nükleer enerjiye evet dediği referandum olmuştur. Astana, ülkede üçüncü nükleer enerji santralinin inşa edilmesi için potansiyel tedarikçilerle birlikte pek çok görüşmeler yürütmektedir. Kazakistan Atom Enerjisi Ajansı’nın 31 Temmuz 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, bu tedarikçiler arasında CNNC de bulunmaktadır. Bu kapsamda müzakereler, yüksek kapasiteli nükleer reaktörlerin ve küçük modüler reaktörlerin geliştirilmesini de kapsamaktadır.[ii]
Çin’in enerji uygulamaları, yalnızca fosil rezervlere dayanmamaktadır. Örneğin Özbekistan’ın Buhara bölgesinde icra edilen Dzhankeldy Rüzgâr Enerjisi Santrali, Orta Asya’nın en büyük yenilenebilir enerji projelerinden biri olarak dikkat çekmektedir. Bu proje, Avrupa Birliği finansmanıyla hayata geçirilmiş olsa da Çin-Suudi iş ortaklığıyla birlikte inşa edilmiş olması, KYG’nin çok vektörlü yapısını ve milletler arası iş ortaklığının karmaşık doğasını da ortaya koymaktadır. Bu hadise, Çin’in tek taraflı bir yatırımcı olmadığını, küresel enerji geçişine uyum sağlamak için çok taraflı uygulamalarda da rol alabildiğini göstermektedir.[iii]
Bölgedeki Çin yatırımlarının çok büyük bir kısmı halen karbon yoğun sektörlerde odaklanmaktadır. Kazakistan’da yüksek emisyonlu sanayi kolları, ekonomik kalkınma siyasetlerinin merkezinde yer almaktadır. Çin’in yatırımlarının da bu eğilimi desteklediği görülmektedir. Bu kapsamda dekarbonizasyon uygulamaları şeklinde adlandırılan stratejik değişim ve dönüşüm olanaklarının yeterli derecede kullanılmadığı eleştirileri de gündeme gelmektedir. Bununla birlikte yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği projeleri ve çevresel standartların yükseltilmesi, hem bölge devletleri hem de Çin için uzun vadede sürdürülebilirlik bakımında kritik bir öneme sahiptir.
Nükleer santrallerin inşa edilme süreci, bir tek enerji üretim kapasitesini yükseltmekle sınırlı değildir. Tedarikçi devletin reaktör teknolojisi, bakım, danışmanlık ve yedek parça temini gibi konularda ev sahibi ülke üzerinde uzun vadeli bir stratejik etki kurmaktadır. Kazakistan’da üçüncü nükleer reaktörün Çin’le iş ortaklığı kapsamında oluşturulması, ikili arasındaki stratejik enerji birliğini daha da derinleştirmesi ve Çin’in Orta Asya’daki enerji altyapısındaki etkisini ve nüfusunu daha da arttırması öngörülmektedir. Bu sebeple Çin ve Rusya gibi iki büyük güce aynı anda bağlı kalmak, Kazakistan’ın enerji güvenliği konularında birtakım riskleri beraberinde getirmektedir. Sonuç olarak Kazakistan’ın nükleer enerji yatırımları, hükümetin ekonomik olarak kalkınma ve enerji çeşitlendirme gayelerine hizmet etmekle beraber teknolojik bağımlılık, çevresel etkiler ve jeopolitik dengeler açısından dikkatli yürütülmesi gereken stratejik konulardan biridir.
[i] “China’s Nuclear Power Play in Kazakhstan Is Accelerating”, Oil Price, https://oilprice.com/Energy/Energy-General/Chinas-Nuclear-Power-Play-in-Kazakhstan-Is-Accelerating.html, (Erişim Tarihi: 11.08.2025).
[ii] “Kazakhstan Holds Negotiations with China on Nuclear Power Plant Construction”, The Astana Times, https://astanatimes.com/2025/08/kazakhstan-holds-negotiations-with-china-on-nuclear-power-plant-construction/, (Erişim Tarihi: 11.08.2025).
[iii] “Site surveys begin for first Kazakh nuclear power plant”, World Nuclear News, https://world-nuclear-news.org/articles/site-surveys-begin-for-first-kazakh-nuclear-power-plant, (Erişim Tarihi: 11.08.2025).