Analiz

MAGA’daki “Epstein” Çatlağı

Amerikan sağının ideolojik haritası yeniden çizilebilir.
Siyasi gelişmeler, yalnızca Trump’ın kaderini değil, MAGA hareketinin hayatta kalıp kalamayacağını da belirleyecektir.
ABD’de Cumhuriyetçi Parti, kendi içerisinde üçe bölünmüştür.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) son yıllarda siyasete büyük damga vuran “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap (MAGA)” hareketi, artık kendi içindeki kırılmalarla yüzleşmektedir. MAGA, uzun süre boyunca Donald Trump’ın karizmatik liderliğine ve medyaya karşı geliştirdiği söylemlerle konsolide olmuştur. “Derin devlet”, “sahte haber” ve “elit karşıtlığı” gibi sloganlar, bu hareketin temelini oluşturmuştur. Ancak zamanla bu söylemlerin içi boşalmaya ve MAGA seçmeni için karşılığı olmayan vaatlere dönüşmeye başlamıştır. Bu değişimin en çarpıcı göstergelerinden biri, Trump’ın Epstein dosyalarıyla ilgili verdiği sözleri yerine getirmemesi olmuştur. 

Trump, uzun süre Epstein meselesini kullanarak kamuoyuna adaletin yerini bulacağına dair umut aşılamıştır. Bu sözler, özellikle komplo teorisi seven çevrelerde ve “derin devletin ifşasına” inanan tabanda heyecanla karşılanmıştır. Ancak 2025 yazında Adalet Bakanlığı ve FBI, yayımladığı resmi açıklamada, kamuoyunda beklenti haline gelen “müşteri listesinin” var olmadığı sonucunu duyurmuştur. Bu noktada, Trump’ın vaatleriyle hareketin tabanı arasında ciddi bir kırılma ortaya çıkmıştır. Bazı MAGA destekçileri bu durumu doğrudan “ihanet” olarak nitelendirmiştir. Bu, yalnızca bir hayal kırıklığı değil, aynı zamanda Trump’a duyulan inancın sorgulanmasına yol açan siyasi bir kırılmayı simgelemektedir. 

Wall Street Journal’ın yayımladığı, Trump tarafından yazıldığı iddia edilen müstehcen doğum günü kartı haberi de bu bölünmeyi derinleştiren başka bir unsur olmuştur. Her ne kadar bu haber ilk bakışta magazinsel gibi görünse de MAGA içindeki çeşitli grupların Trump’a yaklaşımını yeniden şekillendirmiştir. Bazı kesimler haberi tamamen yalanlayarak “sahte belge” ve “komplo teorisi” olarak nitelendirmiştir. Bu grup, Trump’ı yine sistemin kurbanı olarak görmüştür. Öte yandan daha şüpheci yaklaşanlar bu tür haberlerin açıklığa kavuşturulmasını talep etmiştir. Trump’ın sessizliği ise şüpheleri artırmıştır. Bu olay, yalnızca bir medya manipülasyonu ya da karalama kampanyası değil, aynı zamanda MAGA içindeki ideolojik çatlağın sembolü haline gelmiştir. 

MAGA, günümüzde artık üç belirgin cepheye ayrılmış durumdadır. İlk grup, “medya savunucuları” olarak öne çıkmaktadır. Bu cephede Elon Musk, Charlie Kirk ve Steve Bannon gibi isimler yer almaktadır. Bu figürler, Trump’ın medya tarafından hedef alındığına inanmakta ve onu koruma refleksiyle hareket etmektedir. Onlara göre bu tür skandallar, Trump’ın sistemle mücadelesinin doğal bir sonucu ve medya, her zamanki gibi “gerçek lideri” susturmaya çalışmaktadır. Bu grup, Trump’ın pozisyonunu güçlendirmek için mağduriyet söylemini ön planda tutmaktadır. 

İkinci grup, şeffaflık talep eden MAGA üyelerinden oluşmaktadır. Elizabeth Wheeler, Marjorie Taylor Greene ve Michael Flynn gibi isimler bu cephede öne çıkmaktadır. Bu kişiler hâlâ Trump’ı desteklese de artık sorgulayıcı bir pozisyona geçmiş durumdadırlar. Epstein dosyalarının açıklanmaması ve “grand jury” ifadelerinin kamuoyuna sunulmaması gibi meseleler, bu kesimde güven sorunu yaratmaktadır. Onlar için mesele artık yalnızca Trump’ı savunmak değil; eğer gerçekten halkın çıkarı gözetiliyorsa, bunun belgelerle ispatlanması gerekmektedir. Bu grup, belirsizliklerin açıklığa kavuşmasını talep ederken, bu gerçekleşmediğinde Trump’ın eski vaatlerinin içinin boş olduğunu düşünmektedir. Üçüncü ve en uç grup ise radikal komplo teorisyenlerinden oluşmaktadır. Bu kesime göre Epstein, aynı zamanda bir Mossad ajanı ve ABD elitlerinin sırlarını kaydeden bir şantajcıdır. Hatta Trump’ın İran’a yönelik politikaları bile bu bağlamda değerlendirilmektedir. Bu grup, Trump’ın 22 Haziran 2025 tarihinde İran’daki nükleer tesislere düzenlediği “Midnight Hammer” operasyonunu, bu komploların gölgesinde şekillenmiş bir adım olarak görmektedir. Oysa Trump, geçmişte savaş karşıtı ve izolasyonist bir dış politika benimsemiştir. Bu çelişki, Trump’ın en radikal destekçilerinde bile kafa karışıklığına neden olmuştur.

“Midnight Hammer” operasyonu sonrası ortaya çıkan bilgiler de bu teorileri körüklemiştir. İran’da Fordo Tesisi’nin ciddi şekilde etkilendiği, ancak diğer tesislerin çok daha az zarar gördüğü bilgisi medyada yer almıştır. Bu tutarsızlık hem şeffaflık talep eden grubu hem de komplo teorisyenlerini tetiklemiştir. Kimileri, Trump’ın bu operasyonla kamuoyunun dikkatini dağıtmak istediğini iddia etmiştir. Kimileri ise bunun İsrail ve ABD içindeki derin yapılanmaların ortak kararı olduğunu öne sürmüştür.

Bundan sonra Trump’ın ve cumhuriyetçilerin nasıl bir yol izleyeceği merak konusudur. Trump Hükümeti’nin güveni sarsılmaktadır. Bu süreç, partide yeni lider adayları doğurabilir. Özellikle Ron DeSantis, JD Vance ve Vivek Ramaswamy gibi isimler, sessizce tabandaki hoşnutsuzluğu lehlerine çevirmeye çalışmaktadır. MAGA’nın Trump sonrası bir geleceği olup olmayacağı, bu figürlerin ne kadar etkili olabileceğine ve hareketin tabanında ne derece bir değişim arayışının bulunduğuna bağlı olabilir. Eğer Trump güven kaybını telafi edemezse, MAGA bir dönemin etkili ama dağılmış bir halk hareketi olarak tarihe karışabilir. Ancak Trump’ın popülist refleksleri ve siyasi manevra kabiliyeti, bu senaryoyu tamamen dışlamak için henüz erken olduğunu göstermektedir. 

Önümüzdeki seçim süreci, yalnızca Cumhuriyetçi Parti’nin değil, aynı zamanda Amerikan sağının ideolojik haritasını yeniden çizebilir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde yaşanacak siyasi gelişmeler, yalnızca Trump’ın kaderini değil, MAGA hareketinin hayatta kalıp kalamayacağını da belirleyecektir. Hareketin parçalanması, tabanda yeni siyasi yönelimleri tetikleyebilir ve farklı lider figürlerinin önünü açabilir. Öte yandan Trump’ın yeniden yükselişe geçmesi ihtimali de tamamen göz ardı edilmemelidir. Amerikan sağının dinamik yapısı, ani kırılmalara ve sürpriz çıkışlara her zaman açıktır. Bu belirsizlik ortamı, sadece MAGA için değil, tüm ülke siyasetinde dengeleri yeniden şekillendirebilir.

Mustafa Esad ÇALMUK
Mustafa Esad ÇALMUK
Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğrenim görmektedir. Başlıca ilgi alanları Orta Asya ve Türk Dünyası'dır.

Benzer İçerikler