Analiz

Petrol ve Korku: Mali’de Cihatçıların Yeni Hamlesi

Enerji hatlarını kontrol eden aktör, devletin kritik işlevleri üzerinde belirgin etki kurabilir.
Uluslararası sahada Mali’nin dayanma gücü, Sahel’in jeopolitik yönelimini belirleyici olacaktır.
Örgütlerin ekonomik baskı stratejisi, saha iktidarını yeniden tanımlama potansiyeli taşımaktadır.

Paylaş

Mali, 2025 yılının Ekim ayında büyük bir yakıt krizine sürüklenmiştir. Ülke genelinde kilometrelerce uzayan akaryakıt kuyrukları, ekonomik bir sıkıntının ötesinde savaşın biçim değiştirmiş haline işaret etmektedir.[i] Cihatçı gruplar, özellikle El Kaide bağlantılı “Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslümanlar (JNIM)”, son haftalarda askeri şiddetin ötesine geçerek ekonomiyi hedef alan yeni bir taktik geliştirmiştir. Bu stratejik hamle, klasik terör eylemlerinin yerini alan “ekonomik abluka” formunda ortaya çıkmakta ve Mali devleti ile toplum ve piyasa üzerinde paralel baskı mekanizmaları oluşturmaktadır.

Eylül ayının başında başlatılan blokaj, ülkenin batısındaki stratejik ticaret hatlarını hedef almıştır. Abidjan ve Dakar limanlarından gelen petrol tankerleri, cihatçı pusuları ve saldırıları nedeniyle ülke içine girme olanağı bulamamaktadır.[ii]Bu güzergâhlar, Bamako’nun enerji damarlarını besleyen hayati hatlardır. Tankerlerin yakılması, yolların kesilmesi ve şoförlerin kaçırılması, taşımacılığı kesintiye uğratmakta ve devletin lojistik bütünlüğünü zayıflatmaktadır. JNIM’in bu operasyonu, klasik gerilla taktiklerinden farklı olarak toplumun günlük yaşamını hedefleyen stratejik bir yönelim sergilemektedir.

Yakıt krizi hızla genişlemektedir. Bamako başta olmak üzere pek çok kentte yaşamın temel ritimleri bozulmaktadır. Marketler, jeneratörlerle çalışan hastaneler, su dağıtım sistemleri ve ulaşım ağları peş peşe kesintilere maruz kalmaktadır. Mali’de elektrik sisteminin büyük bölümü mazotla çalışan jeneratörlere bağımlıdır. Bu bağımlılık, yakıt eksikliğini ulaşım meselesinin ötesine taşıyarak enerji güvenliği krizine dönüştürebilir. Elektrik kesintilerinin uzamasıyla gündelik hayat giderek zorlaşmakta; karanlık mahaller, boşalan pompalar ve sönmüş motor sesleri ülkenin kırılganlığını görünür kılmaktadır. Bu tablo, cihatçı aktörlerin ekonomik araçlarla da istikrarsızlık üretebileceğini göstermektedir.

Krizin psikolojik etkisi ekonomik sonuçlarla iç içe geçmiştir. JNIM ablukası halkın zihninde korku ve çaresizlik duygularını tetiklemiş olabilir. Saldırılar sonucu iki tankerini kaybeden bir işletmecinin “Doksan milyon CFA frangı kül oldu” sözleri, yalnızca maddi bir kaybı değil, Mali ekonomisinin hassas dokusunun açığa çıkışını yansıtmaktadır. Taşımacılık şirketleri risk almaktan kaçınmakta ve sigorta uygulamaları bu tür saldırıları kapsam dışına bırakmaktadır. Her saldırı, yakıtın yanı sıra güven duygusunu da aşındırmaktadır. Cihatçı gruplar için bu süreç etkili bir psikolojik baskı aracına dönüşebilir ve bir süre daha devam edebilir. 

Piyasa yapısında paralel bir gerçeklik oluşmuştur. Pompada resmî fiyat olarak 775 CFA frangı görünürken karaborsa fiyatları litre başına 3.000 CFA frangı seviyelerine ulaşabilmektedir. Bu farklılaşma, toplum içinde yeni bir sosyo-ekonomik ayrışmanın zeminini oluşturabilir. Gelirleri düşük olanlar ulaşım olanaklarını kaybederken, varlıklı kesimler stoklama yoluna gidebilir. Ekonomik abluka hem devlet kurumlarını hem toplumsal yapıyı hedef alacak sonuçlar doğurabilir.

Hükümetin tepkisi, söylemsel direnç ile pratik zorluklar arasında kalmıştır. Başbakan Abdoulaye Maïga’nın “Gerekirse yakıtı kaşıkla taşırız” ifadesi, siyasi dayanıklılık imajı verme amacı taşımakta olsa da saha koşulları bu söylemin aksini göstermektedir. Mali Ordusu’nun batı koridorlarında operasyonlarını artırması sahadaki hareketliliği artırsa da cihatçı gruplar geniş kırsal alanlarda hareket özgürlüğünü koruyabilmektedir. Bu nedenle hükümetin ablukayı kısa sürede kırma kapasitesi zor görünmektedir.

Enerji tedarik zincirindeki bu kriz, dış politika tercihlerine de yansıyabilir. Bamako yönetiminin Batı’dan uzaklaşma eğilimi ve Moskova’yla daha yakın ilişkiler kurma çabaları, enerji güvenliği bağlamında yeni işbirliklerini gündeme taşıyabilir. Rusya’nın etkisinin yeniden şekillendiği bir ortamda dış destek kapasitesinin sınırlı kalması muhtemel olabilir. Bölgesel işbirliği örnekleri, örneğin Gana’dan elektrik ithalatı, kısa vadede rahatlama sağlayabilir; fakat ablukaların sürekli hale gelmesi halinde bu çözümler yeterince etkili olmayabilir.

İnsani yardımlar da kesintilerden etkilenmektedir. Birleşmiş Milletler İnsani Hava Taşımacılığı Servisi’nin (UNHAS) uçuşları yakıt kıtlığı nedeniyle ciddi ölçüde sınırlanmıştır. Gao ve Mopti hatlarına yalnızca acil tıbbi tahliyeler için uçuşlar yapılabilmektedir. Bu durum, yardım ulaştırma kapasitesini ve ülke içi bağlantıları zayıflatmaktadır. Kırsal hastanelerin jeneratörsüz kalması halinde sağlık hizmetlerinin aksaması olasıdır. Ablukanın uzun sürmesi insani koşulların ağırlaşmasına yol açabilir.

JNIM’in uyguladığı bu taktik, klasik terör pratiklerinden daha sofistike bir strateji profili çizebilir. Yakıt akışını durdurmak araçları felce uğratmakla kalmaz, devletin işlevselliğini de sekteye uğratabilir. Bu yaklaşım, Sahel bölgesindeki diğer gruplara örnek oluşturabilir. Nijer veya Burkina Faso’daki benzer yapıların enerji, gıda ya da elektrik hatlarını hedef alarak benzer yıpratma stratejileri benimsemesi mümkün olabilir. Bu senaryo, bölgesel güvenlik ortamını enerji eksenli bir çatışma düzlemine dönüştürebilir.

Örgütlerin ekonomik baskı stratejisi saha iktidarını yeniden tanımlama potansiyeli taşımaktadır. Devletin erişemediği alanlarda halkın temel ihtiyaçlarını sağlayan aktörler olarak görünmek, bu gruplara yerel meşruiyet sağlayabilir. JNIM benzeri yapılar, hizmet sağlama veya ikmal kontrolü üzerinden paralel yönetim işlevleri üstlenebilir. Bu durum, devletin yetki ve meşruiyet alanını daraltabilir.

Uzun kuyruklar ve sürekli bekleyiş toplumsal dayanıklılığı sınamaktadır. İnsanlar her kesintide bunun geçici bir aksaklık mı yoksa kalıcı bir durum mu olduğunu sorgulamaktadır. Krizin aylara yayılması halinde hükümetin otoritesi sorgulanabilir; yerel gösteriler çoğalabilir ve ekonomik memnuniyetsizlik siyasal istikrarsızlığa dönüşebilir. Bu süreç, gençler arasında umutsuzluk artışıyla radikalleşme riskini tetikleyebilir. 

Uluslararası sahada Mali’nin dayanma gücü, Sahel’in jeopolitik yönelimini belirleyici olacaktır. Fransa’nın bölgeden çekilmesi sonrası boşluğu doldurmaya çalışan aktörlerin hareketleri, kıta içi dengeleri etkilemektedir. Çin’in altyapı yatırımları ve lojistik kapasitesi, yakıt taşımacılığı hatlarının yeniden düzenlenmesinde kritik rol oynayabilir. Pekin’in bu alana müdahil olması Mali için stratejik bir imkân yaratabilir. Ancak güvenliğin yeniden inşası sağlanmadan yatırımın beklenen olumlu etkileri sınırlı kalacaktır.

Ekonomik abluka tarım üretimi, lojistik ağlar ve eğitim sistemi üzerinde derin etkiler bırakabilir. Uzun süreli tedarik kısıtları üretimi daraltabilir; tedarik zinciri kesintileri günlük işleyişi aksatabilir. Bu etki, işsizlik artışı ve genç kuşakta umutsuzluk yaratma potansiyeli taşıyabilir; böyle bir yerde radikalleşme riski yükselebilir.

Sonuç olarak Mali’de yaşanan yakıt krizi enerji damarlarının tıkanmasıyla başlayan, ulusal psikolojiyi hedefleyen çok boyutlu bir saldırı örneği sunmaktadır. JNIM’in bu hamlesi, Sahel’de çatışma dinamiklerinin evrildiğine işaret edebilir. Bu yeni çatışma biçimi, devletlerin savunma ve kalkınma stratejilerini yeniden biçimlendirmesini gerektirebilir. Mali bu kuşatmayı aşmak isterse askerî müdahalenin ötesinde lojistik kapasiteyi güçlendirmeye ve toplumsal dayanıklılığı artırmaya odaklanabilir. Aksi durumda “petrol ve korku” çevrimi ülkenin uzun dönemli kırılganlığını pekiştirebilir. Bu vaka, Sahel’in gelecekte nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları barındırmaktadır. Enerji hatlarını kontrol eden aktör, devletin kritik işlevleri üzerinde belirgin etki kurabilir. Mali şu an bu gerçeği deneyimlemektedir; savaşın yeni cephesi cephaneliklerde değil, tedarik hatlarında yer alıyor olabilir.


[i]  Matteo Maillard ve Aly Asmane Ascofaré, Pénurie de carburant au Mali : « La situation s’aggrave de jour en jour », Jeune Afrique, 3 Ekim 2025, https://www.jeuneafrique.com/1727595/politique/penurie-de-carburant-au-mali-la-situation-saggrave-de-jour-en-jour/, (Erişim Tarihi: 09.10.2025).

[ii] Aynı yer.

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler