Rusya’nın Afgan Sorunu’nda İnisiyatifi Koruma Çabaları

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

20 yıllık işgalinin ardından 31 Ağustos 2021 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve müttefikleri, Afganistan’dan çekilmiş ve 15 Ağustos 2021 tarihinde Kabil’i kontrol altına alan Taliban, Penşir Vadisi’nde de kontrolü sağladığı 2022 yılının Eylül ayından itibaren ülkenin geneline egemen olmuştur. İkinci Taliban döneminin başlamasının üzerinden 1,5 yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen Taliban yönetimi, hiçbir devlet tarafından resmen tanınmamıştır. Afgan Sorunu’nun barındırdığı risklerden doğrudan etkilenme ihtimali bulunan bölge devletleri ise Taliban yönetimiyle de facto işbirlikleri geliştirme yoluna gitmiş ve Afganistan’ı çeşitli projelere dahil etmeye dönük adımlar atmıştır.

Bu anlamda söz konusu ülkeler, Afganistan’da radikalleşme ve terörün yükselmesinin barındırdığı risklerin kendilerine sirayet edebileceklerinden endişe duymaktadır. Zira radikalleşme ve terörün Vahan Koridoru üzerinden Orta Asya’yı ve Orta Asya devletleri üzerinden de Rusya Müslümanlarını etkileme kapasitesi vardır. Nitekim bölge devletleri tarafından terör örgütü olarak faaliyet gösteren çok sayıda radikal grubun terör örgütü Devlet’ül Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) sözde Horasan Emirliği’ne (ISKP) bağlılık bildirdiği bilinmektedir. Bu da bölgenin Afgan Sorunu karşısında kolektif bir tavır geliştirmeye yönelmesine yol açmaktadır. Bu anlamda Rusya’nın ise Afgan Sorunu’nda inisiyatifi kendi kontörlünde tutmak istediğini ifade etmek mümkündür.

Hatırlanacağı üzere Taliban’ın Kabil’e girdiği günlerde pek çok devlet Afganistan Büyükelçiliklerini kapatırken; Rusya, Kabil’deki diplomatik misyonunu açık tutacağını duyuran ilk devlet olmuştur. Nitekim Kremlin yönetimi, Taliban’ın Kabil’e girmesinden önce de Taliban’ı Moskova’da ağırlamıştır. Bu da ikinci Taliban döneminde Rusya’nın Afganistan’daki nüfuzunun artacağının ilk işareti olmuştur.

Nitekim Rusya, bir yandan 2021 yılındaki Moskova Formatı Toplantısı’nda Taliban’ı bölge devletleriyle aynı masaya oturtmuş; diğer taraftan da 18-21 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenen 18. Valday Düşünce Kuruluşu Forumu’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Taliban’ın Rusya tarafından terör örgütü olarak tanınan örgütler listesinden çıkarılabileceğini belirtmiştir.[1]

Mevzubahis ortama rağmen 2022 yılındaki Moskova Formatı Toplantısı’na Taliban’ın davet edilmediği görülmüştür. Bunun nedeni ise bahsi geçen dönemde Rusya’nın tutumunu şekillendiren iki temel nedenden bahsedilebilir. Bunlardan ilki, tanınma sorununu aşamayan Taliban’ın mevzubahis dönemde ABD ve müttefikleriyle temas kurmasıdır. Bu anlamda Kremlin, Taliban’a mesaj verme ihtiyacı hissetmiştir, denilebilir. İkinci olarak da Rusya, bölge devletleri tarafından yürütülen konferans diplomasisinde yapılan kapsayıcı hükümet kurulması yönündeki çağrıların Taliban tarafından dikkate alınmamasından duyduğu rahatsızlığı göstermek istemiştir.

2022 yılının Eylül ayında ISKP’nin Rusya’nın Kabil Büyükelçiliği’ne saldırması ve DEAŞ’ın diplomatik misyonları hedef alan saldırılarını arttırması ise Rusya’nın Afganistan’daki diplomatik varlığını azaltmasına neden olmuştur. Fakat 2023 yılının Nisan ayı itibarıyla Moskova yönetimi, yeniden Taliban’la olan diplomatik temaslarını yoğunlaştırmıştır.

Bahse konu olan durumun yansıması olarak Rusya’nın Afganistan Özel Temsilcisi Zamir Kabulov, 4 Nisan 2023 tarihinde Rusya’nın Mezar-ı Şerif Başkonsolosluğu’nun aktive edildiğini duyurmuştur.[2] Elbette bu durum, taraflar arasındaki diplomatik ilişkilerin geliştiği şeklinde yorumlanabilir.

Hatırlanacağı üzere Rusya, yakın geçmişte Afganistan’ın Moskova Büyükelçiliği’ni de Taliban tarafından atanan bir diplomata devretmiştir. Bu yüzden de Moskova-Taliban hattında 2021 yılının Ağustos ayındaki atmosfere dönüldüğü ifade edilebilir. Buna ek olarak Kabulov’un çağrısıyla; yani Rusya’nın öncülüğünde 13 Nisan 2023 tarihinde Özbekistan’da Afganistan konulu bir konferans düzenlenmiş ve bu toplantıya bölge devletlerinin katılım sağladığı görülmüştür.[3]

Öte yandan Kabulov’un belirttiği üzere Rusya tarafından organize edilen; fakat Özbekistan’da düzenlenen zirve, Rusya’nın yakın geçmişte önerdiği “Orta Asya’sız Afganistan”[4] formatının hayata geçirilemeyeceğini göstermektedir. Hatırlanacağı gibi 12 Şubat 2023 tarihinde Kabulov, Afgan Sorunu’na ilişkin Rusya, Çin, İran, Hindistan ve Pakistan’ın katılacağı bir format önermiştir. Dolayısıyla 13 Nisan 2023 tarihli zirve, Orta Asya ülkelerinin sürecin dışına itilmesinin mümkün olmayacağının Moskova tarafından kabullenildiği anlamına gelmektedir.

Neticede Rusya-Taliban ilişkilerinde 2023 yılının Nisan ayı itibarıyla 2021 senesinin Ağustos ayındaki atmosfer yeniden yakalanmıştır. 13 Nisan 2023 tarihinde Özbekistan’da düzenlenen zirve de bunu teyit etmektedir. Gelişmeler, Moskova’nın Afgan Sorunu’nda inisiyatifi elinde tutmak istediğini gözler önüne sermektedir. Bununla birlikte toplantının ortaya koyduğu bir diğer realite ise Kremlin’in Afgan Sorunu’nun Orta Asya devletlerini dışlayarak çözmenin mümkün olmadığını kabullenmesidir.


[1] Nilgün Hande Öztürk, “Rusya Taliban’ı Terör Örgütleri Listesinden Çıkaracak mı?”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/rusya-talibani-teror-orgutleri-listesinden-cikaracak-mi/, (Erişim Tarihi: 06.04.2023).

[2] “Russian Consulate General Open in Mazar-e-Sharif: Kabulov”, TASS, https://tolonews.com/afghanistan-182821, (Erişim Tarihi: 06.04.2023).

[3] Aynı yer.

[4] Şeyma Kızılay, “Russia’s Equation for Afghanistan Without Central Asia: The Five Format Proposal”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/russias-equation-for-afghanistan-without-central-asia-the-five-format-proposal/?lang=en, (Erişim Tarihi: 06.04.2023).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler