Rusya’nın Baskısı ve Batı Tehdidi Arasında Belarus

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

10 Ekim 2022 tarihinde Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, ülkenin güvenlik birimlerinin temsilcileriyle bir toplantı gerçekleştirmiştir. Toplantıda Lukaşenko, olası saldırı tehditleri karşısında Rusya’yla ortak bir askeri birlik kurulacağını ve Rus askerlerinin Belarus’un batı sınırlarına yerleşmesi konusunda talimat verdiğini açıklamıştır. Lukaşenko, bu kararın ülkenin batı sınırlarındaki durumun kötüleşmesi nedeniyle alındığını belirtmiştir.[1] Bu bağlamda Lukaşenko, toplantıya şu mesajla başlamıştır:

“Resmi olmayan kanallar aracılığıyla Ukrayna topraklarından Belarus’a bir saldırı olacağı konusunda uyarıldık. “Kırım Köprüsü-2” olacak şekilde denildi.”[2]

Söz konusu açıklamasının ardından Lukaşenko, daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bölgesel birlik grubunun oluşturulması konusunda anlaştığını dile getirmiştir. Nitekim Belarus Cumhurbaşkanı, resmi olmayan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Zirvesi’nin ardından St. Petersburg’da Putin’le görüştüğünü söylemiş ve bu kararın da orada alındığını belirtmiştir. Ayrıca Lukaşenko, Rusya’nın böylesi bir çatışmaya hazır olmadığını söyleyerek, “Yeterince sorunları olduğunu biliyorsunuz. Bu nedenle Rus Ordusu’nun çok sayıda askerinin olmasına güvenmeyin.” açıklamasında bulunmuştur.[3] 

Lukaşenko, ülkesinin güvenlik güçlerine Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) ve çeşitli Avrupa devletlerinin Belarus’a saldırmak için seçenekler üzerinde çalıştığına inandığını da söylemiştir. Bu kapsamda Lukaşenko, “Belarus topraklarında savaş olmamalı. Ve biz, bunu önlemek için her şeyi yapacağız.” ifadelerini kullanmıştır.[4]

Lukaşenko’nun açıklamaları Avrupa Birliği’nin (AB) de dikkatinden kaçmamıştır. AB Komisyonu Dış İlişkiler Sözcüsü Peter Stano, “Belarus ve Rusya’nın ortak bir askeri birlik kullanmaya başladığına dair açıklama duyduk. Eğer bu gerçekleştirilirse yeni bir tırmanış olur ve AB de cevapsız kalmaz”[5] açıklamasında bulunarak Lukaşenko’nun Kiev’e yönelttiği suçlamaların asılsız olduğunu, Ukrayna’nın saldırgan değil; saldırıya maruz kalmış bir ülke pozisyonunda bulunduğunu ve Minsk’in ülke topraklarını Kiev’e hava saldırıları için kullandırtmaması gerektiğini söylemiştir.[6]

Aslında Lukaşenko, geleneksel stratejisini uygulamaya çalışmakta ve Rusya’dan bazı konularda tavizler alabilmek için Kremlin’in politikalarını desteklediğini gösteren çıkışlar yapmaktadır. Bilindiği gibiBelarus, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sırasında kendi topraklarının kullanılmasına izin vererek tarafını seçmiştir. Daha sonra yeniden tarafsız statüye geri dönmeye çalışıp arabuluculuk rolü üstlenmek istemiş ve Belarus üzerinden operasyonlar yapılmasına izin vermemiştir. Fakat Rus askerleri, Belarus topraklarında bulunmaya devam etmiştir. Ancak bu birlikler, resmi olarak açıklanmamaktadır.

Minsk’in tarafsız kalması, Ukrayna’nın Belarus politikasının temelini oluşturmaktadır. Ukrayna için en makul seçenek, Rus askerlerinin Belarus’tan tamamen çekilmesidir. Lakin bunun kolay olmayacağını bilen Kiev, Minsk’in en azından tarafsız bir tutum sergilemesini ve Putin’in her istediğini yerine getirmemesini arzulamaktadır. Zira bu durum, Kiev’in iki cephede savaşma yükünü ortadan kaldıracak ve doğu ve güney bölgelerine yoğunlaşmasını kolaylaştıracaktır.

Lukaşenko’nun Ukrayna ve NATO’nun Belarus’a saldıracaklarına ilişkin bir iddia öne sürerek, Rusya’yla yeni bir ortak askeri birlik teşkil edileceğini dile getirmesi, St. Petersburg’daki Lukaşenko-Putin görüşmesinde alınan kararla ilgili olabilir. Moskova yönetiminin Belarus’un Ukrayna’yı kuzeyden tehdit etmesi vesilesiyle Ukrayna Ordusu’nu doğu ve güney bölgelerinden kuzeye kaydırmayı amaçladığı söylenebilir. Zira Kiev’in askeri kuvvetlerinin bir kısmını Belarus sınırına sevk etmesi Rusya’nın işini kolaylaştırabilir.

Diğer taraftan Lukaşenko, kendi topraklarında herhangi bir savaşın olmasını istemediğini dile getirmektedir. Belarus’un Ukrayna Savaşı’na Rusya’yla beraber müdahil olması, çatışmaların Belarus topraklarına sıçramasını kaçınılmaz kılacaktır. Bu endişe, Lukaşenko’nun temkinli davranmasına ve Rusya’nın her istediğini yapmamasına neden olmaktadır.

İkinci bir etken de Batı’nın tutumudur. Belarus’un Ukrayna’ya karşı harekete geçmesi, başta Polonya olmak üzere bazı Doğu Avrupa ülkelerini harekete geçmeye zorlayabilir. Yani Ukrayna’nın kuzey sınırları, Kiev’i destekleyen aktörlerin müdahalesine yol açabilir. Bu anlamda Batı merkezli tehditler, Minsk’in radikal kararlar almaktan kaçınmasına neden olmaktadır.

Sonuç olarak Lukaşenko, bir yandan Ukrayna sınırlarında Moskova tarafından ortak bir birlik kurmaya zorlanırken; diğer taraftan da NATO ülkeleri, Belarus’u tehdit ederek geri adım atmaya zorlamaktadır. Böylesi bir ikilemle karşı karşıya kalan Minsk’in Rusya’nın isteklerinden ziyade; ülkenin ulusal çıkarlarını dikkate alarak rasyonel davranmayı seçeceği öngörülebilir.


[1] “Россия и Белоруссия начали развертывать совместную группировку войск”, Lenta.Ru, https://lenta.ru/news/2022/10/10/grbvnu/, (Erişim Tarihi: 11.10.2022).

[2] “Лукашенко пригрозил Украине ответом в случае нападения на Белоруссию”, Lenta.Ru, https://lenta.ru/news/2022/10/10/64535/, (Erişim Tarihi: 11.10.2022).

[3] “Лукашенко и Путин договорились о развертывании совместной региональной группировки войск”, Balta, https://www.belta.by/president/view/lukashenko-i-putin-dogovorilis-o-razvertyvanii-sovmestnoj-regionalnoj-gruppirovki-vojsk-528286-2022/, (Erişim Tarihi: 11.10.2022).

[4] “Лукашенко: НАТО и ряд стран Европы рассматривают варианты «агрессии» против Белоруссии”, Gazeta.Ru, https://www.gazeta.ru/politics/news/2022/10/10/18760771.shtml?updated, (Erişim Tarihi: 11.10.2022).

[5] “ЕС призвал Белоруссию воздержаться от агрессивных действий”, Tass, https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/16005937, (Erişim Tarihi: 11.10.2022).

[6] Aynı yer.

Dr. Sabir ASKEROĞLU
Dr. Sabir ASKEROĞLU
Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan Dr. Sabir Askeroğlu, yüksek lisans derecesini Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda almıştır. Doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlayan Dr. Askeroğlu, çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yapmıştır. Başlıca ilgi alanları, Avrasya çalışmaları ve Rus dış politikası olan Dr. Askeroğlu, iyi derecede Rusça ve İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler