Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), günümüzde Afrika kıtasının en karmaşık jeopolitik denklemlerinden birinin merkezinde yer almaktadır. Siyasi istikrarsızlık, etnik bölünmeler, kronik yoksulluk ve sürekli tekrarlayan silahlı çatışmaların şekillendirdiği bu ülke, aynı zamanda büyük güçlerin nüfuz mücadelesinin de önemli cephelerinden biridir. Son dönemde yaşanan gelişmeler, OAC’nin yalnızca iç dinamikleriyle değil, aynı zamanda küresel güç rekabetinin mantığıyla da şekillendiğini göstermektedir. Rusya Federasyonu’nun Wagner Grubu’nu sahadan çekerek yerine Savunma Bakanlığı’na bağlı Africa Corps yapılanmasını getirme planı, bu bağlamda kritik bir kırılma noktasıdır.[i] Bu adım, salt bir güvenlik reformu olarak görülmemeli, aksine çok katmanlı bir stratejik yeniden konumlanmanın somut ifadesi olarak değerlendirilmelidir.
Wagner’in OAC’deki varlığı 2018 yılında imzalanan güvenlik anlaşmalarıyla başlamıştır. Resmî gerekçe, başkent Bangui’nin korunması, isyancı saldırıların bertaraf edilmesi ve ordunun eğitilmesi olmuştur. Ancak kısa süre içerisinde Wagner’in etkisi, bu sınırların çok ötesine geçmiştir. Maden sahalarının güvenliği, hükümet yetkililerinin korunması, isyancı gruplara karşı operasyonlar ve istihbarat faaliyetleri, bu yapının temel faaliyet alanlarını oluşturmuştur. Dahası Wagner, sadece bir güvenlik aktörü değil, aynı zamanda “paralel bir devlet” gibi işlev gören bir güç merkezi hâline gelmiştir. Devletin zayıf olduğu bölgelerde fiilî otorite tesis etmiş, yerel milis dengelerini kendi lehine düzenlemiş ve stratejik madenlerin işletilmesinde belirleyici rol oynamıştır.
Moskova’nın yeni planı, bu yapının Savunma Bakanlığı hiyerarşisine entegre edilmesini öngörmektedir. Africa Corps adı verilen bu yeni yapılanma, doğrudan devlet kontrolüne tabi olacak, kısmen Rusya bütçesinden finanse edilecek, ancak OAC hükümeti de belirli bir mali yükümlülük altına girecektir.[ii] Bu model, iki önemli stratejik hedefe hizmet etmektedir. Birincisi Wagner’in uluslararası kamuoyundaki “kontrolsüz milis” imajını silmek ve Rus varlığını resmî bir statüye kavuşturmaktır. İkincisi ise ev sahibi ülkeyi mali açıdan sürece bağlayarak kalıcı bir bağımlılık ilişkisi inşa etmektir. Böylece Rusya hem sahadaki varlığını meşrulaştırmakta hem de OAC’nin güvenlik mimarisinde vazgeçilmez bir aktör konumuna yerleşmektedir.
OAC açısından bu geçişin doğuracağı sonuçlar karmaşık bir tablo çizmektedir. Wagner, sahada yüksek hareket kabiliyeti, yerel milislerle kurduğu pragmatik ilişkiler ve bürokratik kısıtlardan uzak operasyonel esnekliğiyle öne çıkmaktaydı. Africa Corps ise devlet hiyerarşisine bağlı daha yavaş karar alma süreçlerine sahip olacak, bu da asimetrik tehditler karşısında inisiyatif kaybı riski yaratabilecektir. Üstelik Wagner’in yerelde geliştirdiği ağlar, salt askeri kapasiteden ibaret olmayıp, güvenliği ekonomik çıkarlarla iç içe geçiren karmaşık bir ekosistemi temsil etmekteydi.
Bu gelişme, yalnızca OAC’nin iç dengelerini değil, Sahel bölgesindeki güvenlik mimarisini de etkileme potansiyeline sahiptir. Sahel, son on yılda hem cihatçı örgütlerin hem de organize suç ağlarının en yoğun faaliyet gösterdiği bölgelerden biri hâline gelmiştir. Mali, Burkina Faso ve Nijer’in oluşturduğu Sahel Devletleri İttifakı, Batı Afrika’da Fransa’nın etkisinin azalmasıyla Rusya’ya daha yakın bir çizgiye yönelmiştir. OAC’de konuşlanacak Africa Corps, bu bölgesel güvenlik ağının güney kanadını oluşturabilir ve böylece Sahel’den Orta Afrika’ya uzanan bir Rus güvenlik koridoru ortaya çıkabilir. Böyle bir hat, yalnızca askeri değil, lojistik ve ekonomik bağlamda da Moskova’ya stratejik üstünlük sağlayacaktır.
Rusya’nın Afrika’daki stratejik hattı, aslında Soğuk Savaş döneminden miras kalan bazı ilkeleri güncellenmiş biçimde sürdürmektedir. Sovyetler Birliği, 1960’lardan itibaren Afrika’da anti-sömürgeci hareketleri desteklemiş, bağımsızlığını kazanan ülkelerle askeri ve teknik işbirliği yapmıştır. Bu dönemde sağlanan ideolojik ve lojistik destek, Moskova’nın Afrika’daki nüfuzunu pekiştirmiştir. Ancak Sovyetler’in dağılmasından sonra bu ilişkiler zayıflamış, 2000’li yılların başından itibaren yeniden canlandırılmıştır. Bugün Rusya, bu stratejiyi ideolojik değil, pragmatik temeller üzerine oturtmakta; güvenlik desteğini doğal kaynak erişimi ve diplomatik destek karşılığında sunmaktadır.
Wagner’in Afrika’daki rolü, bu stratejinin gayri resmî ayağıydı. Libya’dan Sudan’a, Mali’den Mozambik’e uzanan geniş bir coğrafyada Wagner, Batı’nın etkisinin azaldığı boşluklara hızla yerleşmişti. Ancak 2023 sonrasında yaşanan liderlik krizi ve uluslararası baskılar, Moskova’yı bu yapıyı yeniden şekillendirmeye yöneltmiştir. Africa Corps’un kurulması, bu yeniden yapılanmanın resmî ve kurumsal boyutunu temsil etmektedir. OAC bu anlamda bir test alanı olacaktır. Eğer bu model başarıyla işlerse, diğer Afrika ülkelerine de uygulanması muhtemeldir.
Fransa ve ABD, bu gelişmeleri kendi çıkarları açısından tehdit olarak görmektedir. Fransa için OAC, tarihsel olarak “pré carré” olarak adlandırılan nüfuz alanının bir parçasıdır. Fransa’nın Sahel’deki etkisini kaybetmesi, şimdi Orta Afrika’da da benzer bir sürecin yaşanmasıyla birleşmektedir. Washington ise Rusya’nın Afrika’da kurumsal bir askeri varlık tesis etmesini, yalnızca bölgesel değil, küresel güç dengeleri açısından da önemli bir meydan okuma olarak değerlendirmektedir. Çünkü bu tür bir varlık, Birleşmiş Milletler oylamalarından doğal kaynak piyasalarına kadar geniş bir yelpazede etkili olabilecek bir siyasi sermaye yaratmaktadır.
Yerel düzeyde ise Africa Corps planına yönelik tepkiler ikiye bölünmüş durumdadır. Hükümet kanadı, bu adımı güvenliğin sürdürülebilirliği açısından olumlu bir gelişme olarak sunmaktadır. Muhalefet ve sivil toplum ise bunun uzun vadede egemenlik kaybına yol açacağı ve ülkenin dış politikada tek kutba bağımlı hâle geleceği uyarısında bulunmaktadır. Bu eleştiriler, Afrika’nın birçok ülkesinde gözlemlenen “güvenlik karşılığı egemenlik” ikileminin OAC’de de gündeme geldiğini göstermektedir.
Tarihsel perspektiften bakıldığında, dış güçlerin OAC’deki etkisi, ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1960 yılından beri süreklilik arz etmektedir. Fransız askeri varlığı, siyasi müdahaleler, BM barış gücü operasyonları ve bölgesel aktörlerin etkisi, her dönemde ülkenin iç dengelerini belirlemiştir. Ancak bugünkü durum, Rusya’nın doğrudan devlet yapısına entegre edilmiş bir askeri varlık kurma girişimiyle farklı bir boyuta taşınmaktadır. Bu, geçmişteki geçici veya sınırlı misyonlardan farklı olarak, süreklilik ve kurumsallık hedefleyen bir modeldir.
Bangui ile Moskova arasındaki müzakereler, görünürde asker sayısı ve üs konumları üzerine yoğunlaşsa da perde arkasında çok daha kritik başlıklar tartışılmaktadır. Maden gelirlerinin paylaşımı, lojistik ikmal hatlarının kontrolü, uluslararası baskılara karşı sağlanacak diplomatik koruma mekanizmaları, bu pazarlıkların asıl belirleyicileridir. Rusya, “tam entegrasyon ya da desteğin çekilmesi” kartını masada tutmakta; bu da OAC’yi stratejik anlamda alternatifsiz bırakmaktadır.
Kısa vadede Africa Corps’un konuşlanması, isyancı tehdidinin kontrol altına alınmasına ve hükümet otoritesinin güçlendirilmesine katkı sağlayabilir. Ancak uzun vadede bu model, OAC’nin dış politikada manevra alanını daraltabilir ve ülkeyi tek taraflı bağımlılık ilişkisine mahkûm edebilir. Jeopolitik açıdan bu, Rusya’ya önemli bir prestij kazandırırken Batı’nın kıtadaki nüfuzunu daha da zayıflatacaktır. Ayrıca bu modelin başka ülkelerde de uygulanması hâlinde Afrika’daki güvenlik ilişkileri yeni bir paradigmayla şekillenecektir.
Sonuç olarak Africa Corps planı, OAC açısından yalnızca askeri bir tercih değil; ülkenin gelecekteki yönelimini belirleyecek bir stratejik karardır. Rusya, bu adımla sadece bir müttefik konumunda kalmayacak, devletin en kritik karar mekanizmalarına nüfuz eden kalıcı bir aktör hâline gelecektir. Böyle bir dönüşüm, yalnızca OAC’nin değil, tüm kıtanın güç haritasını yeniden çizecektir. Tarih, bu tür kararların etkilerinin on yıllar boyunca hissedildiğini göstermektedir. Bugün Bangui’de atılacak adım, Afrika’nın geleceğinde yeni bir dönemin başlangıç satırlarını yazma potansiyeline sahiptir.
[i] Jean-Fernand Koena ve Mark Banchereau, “Russia asks Central African Republic to replace Wagner with state-run Africa Corps and pay for it”, AP News, 6 Ağustos 2025, https://apnews.com/article/central-african-republic-russia-wagner-africa-corps-b9e4078548ceda4bbe8b70eb821d5a87, (Erişim Tarihi: 07.08.2025).
[ii] Aynı yer.