Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin son Washington ziyareti, diplomatik açıdan büyük umutlarla başlamış, ancak beklenenden çok daha temkinli bir atmosferle sonlanmıştır. Ukrayna Devlet Başkanı’nın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’la Beyaz Saray’da yaptığı görüşme, görünürde “keskin” olarak nitelendirilmiştir. Bu kelime, Zelenski’nin diplomatik nezaket içinde aktardığı ama arka planında hayal kırıklığı taşıyan bir görüşmenin ipucunu vermiştir.[i] Ukrayna heyetinin ziyaret öncesinde taşıdığı iyimserlik, Trump-Putin telefon görüşmesinin ortaya çıkmasıyla gölgelenmiştir. Ziyaret, aslında iki lider arasındaki beklenti farklarını ve savaşın diplomatik cephedeki yönünü yeniden gözler önüne sermiştir.
Ukrayna tarafı bu görüşmeyi, savaşın gidişatını değiştirebilecek bir dönüm noktası olarak görmüştür. Ukrayna Meclis Başkanı Ruslan Stefanchuk’un “tarihi an” olarak tanımladığı bu ziyaret, Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tutumunu daha net değerlendirmeye başladığına dair bir inançla yola çıkılmıştır. Ancak Trump’ın Putin’le yaptığı uzun telefon görüşmesi ve ardından yeni bir zirve hazırlığı, bu beklentilerin hızla sarsılmasına yol açmıştır. Diplomasi dünyasında semboller, çoğu zaman ifadelerden daha güçlü mesajlar taşımıştır. Zelenski’nin Washington’a vardığında karşılaştığı düşük profilli karşılama, bu sembolik mesajlardan biridir.
Birkaç hafta öncesine kadar Trump’ın Putin’e karşı sabrının tükendiği konuşulmuştur. Ancak görüşmeden çıkan tablo, bu sabırsızlığın yerini yeniden “anlayış” ve “müzakere” vurgusuna bıraktığını göstermiştir. Trump’ın “O bir anlaşma yapmak istiyor” sözü, ABD yönetiminin Ukrayna konusunda katı tutumunu yumuşatmakta olduğunu ima etmiştir.[ii]
Zelenski’nin Washington’daki her adımı, geçmiş deneyimlerinin gölgesinde atılmıştır. Daha önceki ziyaretlerinde Trump’la yaşadığı gergin anlar, onun bu kez çok daha dikkatli bir üslup seçmesine yol açmıştır. Flörtöz diplomasi olarak tanımlanabilecek bir strateji benimsenmiş, Trump’ın barış yapıcı kimliğini överek konuşmalar yapılmıştır. “Diplomasinin Para Birimi, İltifattır” ifadesi, tam da bu dönemin ruhunu yansıtmıştır.[iii]
Zelenski’nin, Putin’e dair güvensizliğini açıkça dile getirmesi, aslında Ukrayna’nın pozisyonunu koruma çabası olmuştur. Ancak Trump’ın önceliği, savaşı bitirmekten ziyade Amerika’nın yeniden küresel arabulucu rolünü öne çıkarmak olmuştur. Bu yaklaşım, savaşın jeopolitik boyutundan çok kişisel liderler arası dengeye indirgenmesine neden olmuştur. Trump’ın “her iki taraf da evine dönsün” yönündeki ifadesi, çatışmayı uluslararası hukuktan ziyade bir kişisel husumet olarak gördüğünü yansıtmıştır.[iv]
Zelenski yönetimi açısından bu ziyaretin en önemli amacı, uzun menzilli Amerikan Tomahawk füzelerinin Ukrayna’ya verilmesini sağlamak olmuştur. Bu silahlar, Rusya üzerinde baskı kurmak ve müzakerelerde daha avantajlı bir konuma geçmek için bir kaldıraç olarak görülmüştür. Ayrıca ABD’den alınacak güvenlik garantilerinin, gelecekte olası bir ateşkesin kalıcılığı açısından hayati olduğu düşünülmüştür. Ancak bu iki konuda da somut bir ilerleme sağlanamamıştır.
Trump yönetimi, savaşın “dondurulması” seçeneğini gündeme getirerek aslında Ukrayna’nın beklentileriyle ters düşmüştür. Bu öneri, fiilen Rusya’nın kontrol ettiği bölgelerin meşrulaşması anlamına gelebilecek bir zemini oluşturmuştur. Zelenski için böyle bir seçenek, Ukrayna’nın egemenlik ilkesine gölge düşürecek nitelikte görülmüştür.
Washington’daki bu tablo, sadece iki lider arasındaki anlaşmazlığın değil, aynı zamanda Amerikan iç politikasının yansımalarının da bir sonucudur. “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap (MAGA)” eğilimli çevrelerin Beyaz Saray’daki varlığı, Trump’ın iç kamuoyuna yönelik mesajlarını güçlendirmiştir. Bu çevreler, savaşın uzamasının Amerikan çıkarlarına hizmet etmediğini ve kaynakların ülke içinde kullanılmasının daha öncelikli olduğunu savunmuştur.
Bu yaklaşım, Ukrayna’ya yönelik yardım paketlerinin onay süreçlerini de zorlaştırmıştır. Zelenski, bu nedenle Amerikan kamuoyuna doğrudan seslenmekten kaçınmış, “teşekkür ve güven” söylemiyle ilerlemiştir. Ancak bu temkinli dil, Washington’daki güç dengeleri içinde yeterince yankı bulmamıştır.
Ukrayna açısından bu ziyaret, sadece bir diplomatik temas değil, aynı zamanda Batı desteğinin sürekliliğini test eden bir ölçüt olmuştur. Zelenski yönetimi, savaşın başından bu yana Batı desteğiyle ayakta kalmıştır. Ancak zaman geçtikçe bu desteğin maliyeti ve siyasi anlamı, Batı başkentlerinde sorgulanmaya başlanmıştır. Trump yönetiminin “Önce Amerika” çizgisi, bu sorgulamanın somut bir yansıması olmuştur.
Zelenski’nin karşısında artık yalnızca Kremlin değil, aynı zamanda değişen küresel dengeler de bulunmaktadır. Çin’in, Ortadoğu’nun ve Avrupa Birliği’nin farklı pozisyonları, Ukrayna’nın diplomatik manevra alanını daraltmıştır. Bu nedenle Washington’daki başarısızlık, sadece ikili bir görüşme hayal kırıklığı değil, daha geniş bir stratejik gerilemenin işareti olarak okunmuştur.
Her ne kadar sonuçsuz gibi görünse de Zelenski’nin bu ziyareti tamamen başarısız sayılmamıştır. Uluslararası toplumun gözünde Ukrayna’nın diplomatik kararlılığını sürdürdüğünü göstermiştir. Ayrıca Trump’ın söyleminde yer alan “anlaşma isteği” ifadesi, savaşın geleceğinde diplomasiye açık bir kapı bırakmıştır.
Ukrayna tarafı açısından bu küçük bir umut penceresi olarak değerlendirilmiştir. Çünkü savaşın uzaması hem askeri hem ekonomik açıdan sürdürülemez hale gelmiştir. Bu noktada her iki taraf da kendi kamuoylarına “ilerleme” mesajı verme çabası içindedir. Zelenski’nin sessiz diplomatik dili, olası bir yeni müzakere sürecine hazırlık olarak da okunmuştur.
Zelenski’nin Beyaz Saray’dan eli boş dönmesi, Ukrayna için moral bir kayıp olmuştur. Ancak bu durum, savaşın dinamiklerinin yalnızca silah gücüyle değil, diplomatik sabırla da belirlendiğini hatırlatmıştır. Trump yönetimi açısından ise bu görüşme, Amerika’nın yeniden küresel arabulucu rolünü öne çıkarma fırsatı olarak değerlendirilmiştir.
Her iki lider de kendi kamuoylarına hitap edecek bir “denge dili” benimsemiştir. Zelenski, ülkesine geri dönerken diplomatik sessizliğini korumuştur. Bu sessizlik, belki de en güçlü mesaj olmuştur: savaşın artık sadece cephelerde değil, kelimelerin arasında sürdüğü bir döneme girilmiştir.
Ukrayna açısından Washington ziyareti, gerçekçi beklentilerin ve siyasi sabrın sınandığı bir deneyim olmuştur. Her ne kadar hedeflenen silahlar ve garantiler elde edilememiş olsa da Kiev yönetimi uluslararası platformda varlığını sürdürme iradesini bir kez daha göstermiştir.
[i] “Disappointment in Kyiv as Zelensky Leaves White House Empty-Handed”, BBC News, www.bbc.com/news/articles/cn97gjqgq9po, (Erişim Tarihi: 19.10.2025).
[ii] Aynı yer.
[iii] Aynı yer.
[iv] Aynı yer.
