23-24 Temmuz 2025 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, 20 ila 28 sayfa arasında değişen merkezi bir politika belgesi ile birlikte üç yürütme emrinden oluşan iddialı bir stratejik yol haritası olan Yapay Zeka Eylem Planı’nı (AI Action Plan) kamuoyuna duyurmuştur. Bu belgeler, yapay zeka inovasyonunu teşvik etmeye, altyapı yatırımlarını hızlandırmaya ve uluslararası yapay zeka diplomasisini yeniden şekillendirmeye yönelik 90’dan fazla ayrı politika müdahalesini içermektedir.[i] Bu duyuru, özellikle Çin’in yapay zekâ alanındaki yükselişi bağlamında, Amerika’nın küresel teknolojik rekabet anlayışında önemli bir paradigma değişimini temsil etmektedir.
İlk yürütme emri olan “Amerikan Liderliğinin Önündeki Engellerin Kaldırılması” başlıklı kararname, federal kurumlara yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesini veya uygulanmasını engelleyebilecek tüm düzenleyici bariyerlerin kaldırılması talimatını vermektedir. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün (NIST) teknik kılavuzlarındaki “yanlış bilgi”, “iklim etkisi” ve “çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık” (DEI) referansları kaldırılarak, ideolojik açıdan nötr yapay zeka sistemlerinin teşviki öne çıkarılmaktadır. Ayrıca federal alımlar yalnızca bu revize edilmiş tarafsız standartlara uyan yapay zeka ürünlerine öncelik verecek şekilde yeniden yapılandırılacaktır. Daha sıkı düzenlemeler getiren eyalet veya yerel yönetimlerin ise federal fonlara erişimi kısıtlanacaktır.[ii]
İkinci yürütme emri olan “Altyapı ve Enerji Hızlandırma Direktifi”, veri merkezleri, yarı iletken fabrikaları ve enerji tesislerinin inşasını hızlandırmak amacıyla çevresel düzenlemeleri zayıflatmaktadır. Bu kapsamda yapay zeka altyapısıyla ilgili projelere Ulusal Çevre Politikası Yasası (NEPA) ve Temiz Su Yasası gibi mevzuatlardan muafiyet tanınmaktadır. Ayrıca bu tür tesislerin doğal gaz veya küçük modüler nükleer reaktörlerle çalışan kendi enerji santrallerini kurup işletmesine de izin verilmektedir. Bu tercih, yenilenebilir kaynaklardan uzaklaşarak fosil yakıtlar ve nükleer enerji gibi kesintisiz enerji kaynaklarını büyüme stratejisinin merkezine yerleştirmektedir.[iii]
Üçüncü yürütme emri olan “İhracat ve Küresel Yapay Zeka Stratejisi”, Ticaret, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından koordine edilen kapsamlı bir yapay zeka ihracat programının temelini atmaktadır. “Tam Yığın Yapay Zeka İhracat Programı” ile Amerika, yapay zeka donanımı, yazılımı, eğitim altyapısı ve finansman modellerini müttefik ülkelere ihraç etmeyi amaçlamaktadır. Bu girişim, Çin’in Dijital İpek Yolu girişimine karşı denge kurmakta ve Hint-Pasifik, Avrupa ve Latin Amerika’daki ülkeleri ABD ile uyumlu dijital altyapılara entegre etmeyi hedeflemektedir. İhracat finansmanı ise EXIM Bankası ve Uluslararası Kalkınma Finans Kurumu (IDFC) aracılığıyla sağlanacaktır.[iv]
Yürütme emirlerinin ötesinde Yapay Zeka Eylem Planı; federal araştırma bütçelerinin yeniden tahsisi, yapay zeka işgücü gelişiminin yeniden yapılandırılması, federal enerji teşviklerinin değiştirilmesi ve siber güvenlik ile tedarik zinciri protokollerinin dönüştürülmesi gibi yapısal reformları da içermektedir. Bütüncül olarak değerlendirildiğinde bu önlemler, sanayi politikası ile jeoteknolojik devlet aklının birleştiği stratejik bir ulusal doktrini temsil etmektedir. Bu plan, Amerikan teknolojik istisnacılığının yeniden teyidi olarak okunabilir.
2025 Paris Yapay Zeka Zirvesi Bildirgesi’ni imzalamayı reddeden Washington yönetimi, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılığı önceliklendiren çok taraflı bir yapay zeka yönetişimi anlayışının yerine hız, verimlilik ve ulusal rekabetçiliği önceleyen bir yaklaşımı benimsediğini ortaya koymuştur. Bu tutum, daha güçlü etik ve çevresel denetimler benimseyen müttefikler nezdinde ABD’yi izole etme riski taşısa da Çin’in teknoloji alanındaki baskınlığına mesafeli ülkeler açısından piyasa temelli ve özel sektör liderliğindeki Amerikan modeli cazibesini korumaktadır.[v]
Planın altyapı vizyonunun merkezinde enerji stratejisi yer almaktadır. Yapay zekâ kaynaklı enerji talebinin 2030 yılına kadar iki katına çıkması ve Japonya’nın mevcut toplam tüketimine yaklaşması beklenmektedir. Halihazırda Amerika’daki veri merkezleri ulusal elektriğin %4’ünden fazlasını tüketmekte ve yılda 105 milyon tonun üzerinde CO2 eşdeğeri sera gazı salınımına neden olmaktadır. Yapay Zeka Eylem Planı bu krize karbonsuzlaştırma ile değil; fosil yakıtlar ve nükleer enerjiyi yeniden merkeze alarak yanıt vermektedir. Bu tercihin iklim direnci, kamu sağlığı ve elektrik şebekesi güvenilirliği üzerindeki uzun vadeli etkileri, bilim insanları ve çevre örgütleri tarafından giderek artan bir endişeyle takip edilmektedir.
Küresel yönetişim düzeyinde plan, yapay zekayı hem yumuşak güç hem de sert güç unsuru olarak kullanmayı hedeflemektedir. Amerika yalnızca teknolojilerini ihraç etmeyi değil; aynı zamanda dünya çapında yapay zeka uygulamalarını şekillendiren normları, standartları ve bağımlılık yapılarını da kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Bu durum, küresel ölçekte teknolojik kopuşu hızlandırabilecek potansiyele sahiptir. Ancak bu strateji, tarafsız ülkeleri yabancılaştırma, bölgesel yapay zeka milliyetçiliğini tetikleme ve AB gibi aktörlerden düzenleyici misillemeler görme riski de taşımaktadır.[vi]
Yurt içinde ise planın deregülasyon ve özel sektör liderliğini önceleyen yaklaşımı, sivil toplum kuruluşları, işçi sendikaları ve çevre örgütlerinden eleştiri almıştır. İş güvenceleri, algoritmik hesap verebilirlik mekanizmaları ve kamusal denetim yapılarının eksikliği, teknolojik dönüşümün toplumun farklı kesimleri üzerindeki etkilerinin eşitsiz dağılabileceği endişesini artırmaktadır. Bununla birlikte savunucular, söz konusu planın yapay zeka yarışında stratejik üstünlük sağlamak için gerekli bir temel sunduğunu ve her gecikmenin yenilgi riskini artırabileceğini savunmaktadır.
Sonuç olarak ABD’nin Yapay Zeka Eylem Planı, ulusal ve uluslararası sistemlerin hızlı teknolojik üstünlük amacıyla yeniden inşasını hedefleyen çok boyutlu bir girişimdir. Bu vizyon, Amerika’nın yapay zeka alanındaki küresel liderlik iddiasını güçlendirse de başarısı yalnızca uygulama başarısına değil; aynı zamanda büyümeyle yönetişimi, enerjiyle çevreyi ve inovasyonla kapsayıcılığı dengeleyebilme kapasitesine bağlı olacaktır.
[i] “Trump unveils his plan to put AI in everything”, The Verge, https://www.theverge.com/news/712513/trump-ai-action-plan, (Erişim Tarihi: 04.08.2025).
[ii] “The 2025 AI Action Plan: Key Business and Legal Implications”, The National Law Review, https://natlawreview.com/article/2025-ai-action-plan-key-business-and-legal-implications, (Erişim Tarihi: 04.08.2025).
[iii] “White House AI Action Plan Signals Environmental Regulation Reform for Data Centers”, Sidley Austin LLP, https://environmentalenergybrief.sidley.com/2025/07/24/white-house-ai-action-plan-signals-environmental-regulation-reform-for-data-centers/ (Erişim Tarihi: 04.08.2025).
[iv] “President Trump’s AI Action Plan: Key Insights”, Latham & Watkins LLP, https://www.lw.com/en/insights/2025/07/President-Trump-AI-Action-Plan-Key-Insights, (Erişim Tarihi: 04.08.2025).
[v] “What to make of the Trump administration’s AI Action Plan”, Brookings Institution, https://www.brookings.edu/articles/what-to-make-of-the-trump-administrations-ai-action-plan/, (Erişim Tarihi: 04.08.2025).
[vi] “The Opportunities and Risks Inherent to Trump’s AI Action Plan”, Council on Foreign Relations, https://www.cfr.org/article/opportunities-and-risks-inherent-trumps-ai-action-plan, (Erişim Tarihi: 04.08.2025).