Kopenhag Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü, Askeri Çalışmalar Merkezi Araştırmacısı Lin A. Mortensgaard: “NATO, Kuzey Kutbu’ndaki Çin Girişimlerini ve Buradaki Rus-Çin İşbirliğini Yakından İzlemektedir.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

25 Ağustos 2022 tarihinde Kanada’yı ziyaret eden Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın Arktik Bölgesi’ni militarize etme çabalarını ve Çin’in bu coğrafyada artan etkisini eleştirmiştir.[1] Çin’in Kuzey Kutbu’nu daha fazla kullanabileceğini iddia eden Stoltenberg, Kuzey Kutbu’ndaki Pekin-Moskova işbirliğini, NATO’nun çıkarlarına meydan okuyan bir “stratejik ortaklık” şeklinde nitelendirmiştir. Bu sözler, NATO’nun Çin’den nasıl bir tehdit algıladığı sorunu gündeme getirmiştir.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in Arktik’te Rusya’yla işbirliği yapıp yapmadığını ve NATO’nun bu dayanışmaya bakış açısını değerlendirmek üzere Kopenhag Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Askeri Çalışmalar Merkezi Araştırmacısı Lin A. Mortensgaard’dan aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Çin’in Arktik’te Rusya’yla işbirliği yaptığını düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse bu işbirliğinin boyutları nelerdir? Açıklayabilir misiniz?

Pekin, Kuzey Kutbu’nun Rusya’ya ait kısmında Moskova’yla işbirliği yapmaktadır. Şimdiye kadar bu işbirliği daha çok altyapı planlaması, yatırımlar ve teknolojik bilgi paylaşımı şeklinde oldu. Rusya’nın Kuzey Kutbu’ndaki çok büyük boyutlardaki Sıvılaştırılmış Doğalgaz (LNG) projeleri Çin’in ilgisini çekmekte ve iki devlet, bu konuda işbirliği yapmaktadır. Ayrıca Çin, Rusya’yla birlikte Arktik ve Uzak Doğu denizlerinde de askeri tatbikatlara ve eğitimlere katıldı. Yani boyutlar hem ekonomik hem de askeridir. Bunun da ötesinde Çin, Kuzey Kutbu’nda artan bir bilimsel varlığa ve angajmana sahiptir. Bu bilimsel çalışmalar, birçok durumda farklı amaçlar için de kullanılabilmektedir.

2. NATO, Çin’in Kuzey Kutbu’ndaki varlığını ve Rusya’yla işbirliğini “stratejik bir meydan okuma” olarak görmektedir. Bu nitelendirmenin nedeni nedir? Çin, NATO için nasıl bir tehdit oluşturabilir?

Bence NATO, Çin’i sadece Kuzey Kutbu’nda değil; genel anlamda “stratejik” veya “sistemik bir meydan okuma” olarak görmektedir. Dolayısıyla NATO’nun Çin’e, onun niyetlerine ve askeri gelişmelerine ve bunların küresel sahnedeki etkilerine giderek daha fazla odaklandığı açıktır. Kuzey Kutbu, NATO’nun Çin’e yönelik artan ilgisinin birer parçasıdır. Ancak mevcut durumda NATO’nun Kuzey Kutbu’ndaki ana odak noktası, Rusya’dır. NATO’yu temelde ilgilendiren şey, Rusya’nın Kuzey Kutbu ve üzerindeki askeri yığınağı, eğitim faaliyetleri, tatbikatları ve söylemleridir.

Halihazırda Rusya, NATO üyesi olan Norveç’le sınır komşusudur. Aynı zamanda, yakında NATO üyesi olması beklenen Finlandiya’yla da çok uzun bir hududu bulunmaktadır. Rusya’nın sınırdaki güçlü savunma konsepti, Kuzey Norveç ve Kuzey Finlandiya’nın yakından kontrol edilmesini de içermektedir ve bu durum, bir kriz veya çatışma anında “stratejik bir darboğaz” ve “Kuzey Atlantik’e açılan kapı” işlevi gören “Grönland–İzlanda–İngiltere (GIUK) Boşluğu’na” ulaşabilmesine imkân vereceği için NATO’yu endişelendirmektedir. Dolayısıyla evet; NATO, Kuzey Kutbu’ndaki Çin girişimlerini ve buradaki Rus-Çin işbirliğini yakından izlemektedir. Fakat Kuzey Kutbu ve Kuzey Atlantik bağlamında Rusya, NATO perspektifinden ana endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.

3. NATO ile Rusya arasında bir savaş çıkması halinde Pekin’in Moskova’ya destek vereceğini düşünüyor musunuz?

Bence bu, mevcut konjonktürde tahmin edilmesi çok zor olan çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu faktörlerden ilki; “Çin, 4 Şubat 2022 tarihli anlaşma da dahil olmak üzere Rusya’yla olan işbirliğini nasıl yorumluyor ve Pekin’in bu anlaşmaya bakışı, Rusya’nın Ukrayna’yı “tam ölçekli işgalinden” bu yana nasıl değişti?” sorusu üzerinden yanıtlanabilir. İkincisi; “Ukrayna’da neler olacak?” sualidir. Moskova yönetimi, 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ilk hedeflerinden vazgeçmeye devam ederse ve Çin, Rusya’yı daha az yetenekli bir askeri güç olarak görmeye başlarsa, Pekin’in hesapları değişebilir. Üçüncüsü; “Çin, NATO’yla çıkacak bir savaşta Rusya’ya verilen destekten ne kadar fayda sağlayabilir?” ve “Bu, Çin’in daha büyük amaçlarına (ekonomik, askeri, diplomatik) ve Tayvan’la barışçıl birleşme ilkesi dahil olmak üzere bir dizi konuda açıkladığı politikasına ne kadar uyumlu olacak?” sorularına bağlı olarak cevaplandırılabilir. Bu nedenle sorunuza hemen cevap vermek çok doğru olmaz. Ancak spekülatif bir yaklaşım sunar.

4. “Çin Şahini” olarak görülen Liz Truss’un İngiltere Başbakanı seçildiği bir dönemde, NATO’nun Çin’le daha sert bir mücadeleye gireceğini düşünüyor musunuz? Bu mücadelenin Kuzey Kutbu’na yansımaları nasıl olacak? 

Önümüzdeki on yıl boyunca, NATO’nun Çin’e ilgisinin azalacağını düşünmüyorum. Ancak bunun Truss ve onun Çin hakkındaki görüşleriyle pek ilgisinin olduğundan emin değilim. NATO, bir devletler ittifakıdır ve Birleşik Krallık çok önemli bir üye olmasına rağmen Çin’e olan bu odaklanma, Truss’ın ortaya çıkmasından çok önce başlamıştır. Burada hem NATO hem de Çin’e yaklaşımı açısından sorulması gereken asıl soru, 2024 Seçimleri’nden sonra Beyaz Saray’da kimin oturacağıdır.

Diğer taraftan Birleşik Krallık’ın son yıllarda Kuzey’e yöneldiği, bir dizi Arktik stratejisi yayınladığı, Kuzey Kutbu ve Kuzey Atlantik’te ABD’yle birlikte çok sayıda tatbikata katıldığı açıktır. Dolayısıyla Birleşik Krallık, bir Arktik devleti olarak görülmese de bölgeye odaklanmaktadır. Bu durumun Truss ve hatta ondan sonra da devam edeceğini düşünüyorum.


Lin Alexandra Mortensgaard

Lin A. Mortensgaard, Kopenhag Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Askeri Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacıdır. Kopenhag Üniversitesi’nden (UCPH) Siyaset Bilimi alanında ve St. Andrews Üniversitesi’nden de Uluslararası İlişkiler ve Arapça alanlarında yüksek lisans derecesine sahiptir. Başlıca çalışma alanları; Arktik güvenliği, Danimarka’nın Arktik politikası, Kuzey Kutbu’nda iklim değişikliği ve küresel güç mücadeleleridir.


[1] “NATO Chief: Russian Arctic Militarisation A ‘Strategic Challenge’”, SCMP, https://www.scmp.com/news/world/united-states-canada/article/3190382/nato-chief-russian-arctic-militarisation-strategic, (Erişim Tarihi: 11.09.2022).              

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Röportaj

Szczecin Üniversitesi, Prof. Dr. Małgorzata Kamola-Cieślik: “ABD ve Çin, Ay’daki Helyum-3 Kaynakları İçin Bir Yarış İçindedir.”

Enerji kaynakları denildiğinde akla ilk olarak fosil yakıtlar gelmektedir. Dünya genelinde tüketilen enerjinin %80’ini...

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya,...

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...