Ukrayna’dan Sonra Batı’nın Değişen Güvenlik Stratejisi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski, 14 Ocak 2024 tarihinde yaptığı açıklamada, İngiltere’yle yapılan güvenlik anlaşmasının diğer ülkelerle yapılacak benzer anlaşmalara model olacağını söylemiştir.[i] Zelenski, şu ifadeleri kullanmıştır:[ii]

“Bugün Ukrayna’ya yönelik güvenlik garantileriyle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Romanya ile müzakereler başladı. Romanya, bu tür ikili çalışmalar yürüttüğümüz dokuzuncu ülkedir. Tüm G7 ülkelerinin yanı sıra Hollanda ve Romanya vardır. Daha fazlası da olacak. Bu hafta İngiltere’yle imzaladığımız anlaşmayı örnek alıyoruz. Anlaşmanın çok güzel ve sağlam içeriğinden dolayı İngiltere’ye bir kez daha minnettarım.”

Ukrayna ile Birleşik Krallık arasında 12 Ocak 2024 tarihinde bir güvenlik anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma, yüz yıllık bir ortaklık, on yıl içinde yıllık ek yardım sağlanması ve olası bir saldırı durumunda Ukrayna’ya silah sağlanmasını öngörmektedir. Yine 14 Ocak 2024 tarihinde Ukrayna ve Romanya, ikili güvenlik anlaşmasının imzalanması konusunda müzakerelere başlamıştır. Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal, ocak ayından itibaren Ukrayna’nın, G7’nin Ukrayna’ya destek beyanını destekleyen 30 ortak ülkeyle benzer anlaşmaların imzalanması konusunda müzakerelerde bulunduğunu söylemiştir.[iii]

2022 yılının Şubat ayında, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına kısa bir süre kala İngiltere, Polonya ve Ukrayna, üçlü savunma ittifakı kurduklarını duyurmuştu.[iv] Yine de bu savunma ortaklığı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına engel olamamıştır. Savaş başladıktan sonra ise Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeleri, dayanışma içerisinde Ukrayna’ya savunma desteği vermeye gayret etmiştir. Savaş devam ederken Ukrayna’nın NATO’ya üye olması mümkün olmayacağı için Batılı ülkeler, Rusya’yı caydırmanın ve sahada yenilgiye uğratmanın başka bir yolunu bulmaya odaklanmışlardır. Bugün gelinen noktada NATO’nun kolektif olarak Ukrayna’ya belirli savunma garantileri veremediği ortaya çıkmıştır. Dahası Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna’ya daha fazla silah-savunma desteği vermeyeceğinin ortaya çıkması, İngiltere başta olmak üzere Avrupa ülkelerini harekete geçirmiştir.  

Zira savaşın başladığı ilk günden bu yana Kıta Avrupası, her ne kadar NATO koruması altında olsalar da Moskova’nın yeni hedefi olmaktan endişe duymaktadırlar. Ancak NATO devletlerine saldırmak, Moskova’nın rahatlıkla alabileceği bir karar değildir. Ukrayna Krizi nedeniyle Avrupa’nın askeri-güvenlik stratejisi de değişmeye başlamıştır. Kolektif güvenlikten ziyade artık ikili, üçlü ve çok taraflı savunma ortaklıkları ağır basmaya başlamıştır. Bilhassa ABD’nin NATO üzerinden Kıta Avrupası’na sunduğu koruma desteği azalırken; Avrupa Birliği ülkeleri halen daha bir Avrupa Ordusu kuramamış olmanın sıkıntılarını ağır şekilde yaşamaya başlamıştır.   

Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya’ya karşılık verebilmek için Avrupa devletleri, NATO çerçevesinde veya bölgesel ittifaklar yoluyla askeri güçlerini artırmaya başlamıştır. Bu bağlamda Avrupa’nın kendi içerisinde bir İskandinav ve Baltık bloğu oluşmuştur. Zira, İskandinav ve Baltık ülkelerinin güvenlik gündemleri birbirine yakındır. Letonya ve Estonya gibi Baltık ülkeleri, NATO üyesi olmasına rağmen kendi savunmalarını güçlendirmek için çalışmaya devam etmektedirler. Bu ülkelerin en temel endişesi, NATO’dan yardım gelene kadar Rusya’nın ani bir saldırısıyla yenilgiye uğramalarıdır. Çünkü toprakları, Ukrayna kadar büyük değildir ve işgal edilmeleri çok daha kısa sürecektir.

Letonya, Rusya’nın ani bir saldırı tehlikesine karşılık NATO’nun yardımını beklemeden kendilerini savunabilmek için zorunlu askerliği geri getirmektedir. Doğu Avrupa ülkelerinde Rusya’dan saldırı tehdidi her geçen gün artmaktadır. Konuyla ilgili Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Rusya’nın NATO sınırlarını üç yıl içerisinde tehdit edeceğini söylemiştir.[v]  Bu yüzden de Avrupa’nın güvenlik ortamı onarılmaz şekilde askerileşmektedir. Rusya ile NATO devletleri arasındaki bu tırmanma yarışının en nihayetinde bir çatışmaya yol açabileceği tahmin edilmektedir.

Ukrayna Ordusu’nun Romanya, Hollanda ve G7 ülkeleriyle ikili savunma anlaşmaları imzalama yoluna gitmesi, Batı’nın artık Ukrayna’yı savunma noktasında yeni bir strateji izlemeye başladığını göstermektedir. Bunun çıkış kaynağı ise en temelde ABD ve İngiltere arasında Ukrayna’nın geleceğiyle ilgili yaşanan görüş ayrılığıdır, denebilir. ABD’den aradığı desteği bulamayan İngiltere, artık Ukrayna’nın savunmasıyla ilgili olarak Kıta Avrupası’yla işbirliği yapmak durumunda kalmıştır. Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı savunma noktasında kararlı bir duruş sergilemeleri, Moskova’nın Batı karşısındaki elini zayıflatmaktadır. Batı’yı zayıf olduğu noktalardan vurmaya çalışan Rusya, eğer bu hedefinde başarısız olursa Batı’nın dikkatini dağıtmak için bir süreliğine Asya’da yeni krizler yaratmaya çalışabilir. Bu yüzden Batı’nın Ukrayna’ya yeni savunma-güvenlik garantisi vermesi, Rusya’nın başka bölgelerde yeni ve beklenmedik adımlar atmasına yol açabilir.


[i] “Security Agreement With Britain Will Be A Model For Similar Agreements With Other Countries – Zelensky”, Ukrinform, https://www.ukrinform.net/rubric-polytics/3813392-security-agreement-with-britain-will-be-a-model-for-similar-agreements-with-other-countries-zelensky.html, (Erişim Tarihi: 16.01.2024).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] “Ukrayna, İngiltere ve Polonya’dan Üçlü İttifak”, Trt Haber, https://www.trthaber.com/haber/dunya/ukrayna-ingiltere-ve-polonyadan-uclu-ittifak-655964.html, (Erişim Tarihi: 16.01.2024).

[v] “Russia Could Threaten Nato Borders Within Three Years, Says Estonia”, The Times, https://www.thetimes.co.uk/article/russia-could-threaten-nato-borders-within-three-years-says-estonia-0zfnndpkf?region=global, (Erişim Tarihi: 16.01.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler