Afganistan Merkezli Tehditlere Karşı Orta Asya’da İşbirliği

Paylaş

Günümüzde Afganistan’da devam eden çatışmalar ve yaşanan belirsizlik, yükselen Asya’nın kalbindeki en önemli sorunlardan birini teşkil etmektedir. Hatırlanacağı üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2001 yılında gerçekleştirdiği müdahaleyle Afganistan tarihinde yeni bir dönemin başladığı iddia edilmiştir. Lakin ABD açısından 20 yıldır devam eden çatışmalar sürdürülemez hale gelmiş ve Washington yönetimi, Afganistan’dan çekilme kararı almıştır. 29 Şubat 2020 tarihinde imzalanan Doha Antlaşması çerçevesinde Taliban, ABD’nin çekilmesini bir zafer olarak kabul ederken; Afganistan’da iç savaş çıkma ihtimali her geçen gün daha yoğun bir şekilde dile getirilmektedir. Orta Asya devletleri ise söz konusu ülkede yaşanan gelişmelerden ve bunun bir iç savaşa evirilme olasılığından endişelenmektedir.

Mevzubahis endişenin ardında çeşitli nedenlerin bulunduğunu söylemek mümkündür. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Afganistan’da yaşanan çatışmaların bölge ülkelerine sirayet etme olasılığı vardır.
  • Artan istikrarsızlığın terör örgütlerine güvenli bir ortam yaratacağı düşünülmektedir.
  • Afganistan’dan Orta Asya ülkelerine doğru büyük bir göçün yaşanması beklenmektedir.
  • Radikal dini terör örgütlerinin Orta Asya ülkelerine geri dönmesi ve bu ülkelerdeki istikrarı bozması ihtimaller arasında yer almaktadır.

Bahse konu olan güvenlik sorunlarının yanı sıra Orta Asya ülkelerinin Güney Asya’ya açılmak istediği bilinmektedir. Ancak Afganistan’daki çatışmalar, bu planın gerçekleşmesini engellemekte ve bölge devletlerini iktisadi anlamda olumsuz etkilemektedir. Özellikle de güvenlik tehditleri ve göç beklentisi hasebiyle bölge ülkelerinin savunmaya daha fazla kaynak ayırması, ekonomik gelişmelerini sekteye uğratabilir.

Bölge devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Fergana Vadisi’nde yaşanan bazı sorunlar göz ardı edildiğinde Orta Asya’da önemli bir çatışma yaşanmadığını söylemek mümkündür. Bu özellik, bölgenin bir barış ve istikrar havzasına dönmesini teşvik ederken; Kazakistan ve Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya devletleri, bölgesel kalkınmanın uzlaşıdan geçtiğinin farkına varmışlardır. Kırgızistan ile Tacikistan arasında yaşanan çatışmalarda da Nur-Sultan ile Taşkent’in tansiyonu düşürme ve iki ülkeyi uzlaştırma çabası içerisinde olduğu görülmüştür.

Afganistan’daki çatışmalar bölge devletlerini endişelendirirken; söz konusu ülkelerin şu aşamada işbirliğini azaltması ve mevcut sınır ötesinden kaynaklanan tehditler nedeniyle bölgesel entegrasyon adımlarının yavaşlaması bir risk olarak varlığını korumaktadır. Ancak bu durum, Orta Asya ülkelerinin bahsi geçen tehditlerden korunmasına sadece kısa vadede hizmet edecektir. Ayrıca bölgesel bütünleşme çabalarının azalması, ekonomik ilişkileri de olumsuz etkileyecektir. Fakat ülkeler arasında siyasi, askeri, ekonomik ve diğer alanlarda geliştirilecek işbirlikleri hem güvenlik konusunda dayanışmayı teşvik edecek ve böylece terörizmle mücadeleyi kolaylaştıracak hem de artan tehditler karşısında ülke ekonomilerinin bu süreci en az zayiatla atlatmalarının önünü açacaktır.

Zor zamanlarda bölge ülkelerinin birbirlerini desteklemeleri, tehditlerin asgari düzeye indiği süreçlerde işbirliklerini hızlandıracak bir güven ortamı yaratabilir. Diğer taraftan Orta Asya ülkelerinin birinde gerçekleşecek ekonomik temelli bir protestonun, “domino etkisi” yaratarak diğer bölge devletlerini de etkilemesi muhtemeldir. Böyle bir durum ise sınırların kapatılması ve diğer ülkelerin göz ardı edilerek karar alınması ihtimalinin neden olacağı dezavantajlı yönü ortaya çıkarabilir.

Tüm bu nedenlerden ötürü mevcut durumda Kazakistan ve Özbekistan’a büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü Kazakistan, artan etkisiyle bölgedeki barışı tesis edebilecek en önemli aktörlerden biridir. Özbekistan ise tarihsel olarak kendisine biçilen rol ve kültür merkezlerinden biri olması sayesinde yaşanan gelişmeleri etkileme kapasitesine haizdir.

Kazakistan ve Özbekistan’ın üstleneceği rollerin yanı sıra Türkmenistan, Daimi Tarafsızlık Statüsü aracılığıyla bölgedeki en önemli barış ülkelerinden biri haline gelmiştir. Kırgızistan ile Tacikistan’ın ise yaşanan çatışmalara rağmen aralarındaki ilişkileri güçlendirme iradesi ortaya koydukları söylenebilir. Özellikle de Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un Duşanbe’yi ziyaret etmesi ve bu süreçte Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman’ın gösterdiği misafirperverlik, bölge ülkeleri arasındaki dayanışma, işbirliği ve istikrar arzusunun somut bir göstergesi olmuştur.

Afganistan’da yaşananlar karşısında Orta Asya ülkeleri, gerçekleştirecekleri yakınlaşma vesilesiyle hem Asya’da hem de dünyada yeni bir işbirliği örneğini hayata geçirebilir. Bilindiği gibi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkeleri arasındaki çatışma, yeraltı kaynaklarının paylaşımı kapsamında yerini işbirliğine bırakmıştır. Bölgesel tehditler üzerinden Orta Asya ülkelerinin de birlikte hareket etmesi zaruridir. Bu durum, entegrasyon sürecinin hızlanmasına ortam hazırlayabilir.

Bölge devletleri arasında tesis edilecek dostane münasebetler, kalıcı istikrarın sağlanmasının en önemli şartıdır. Aynı zamanda mevzubahis yakınlaşma, bölge ülkelerinin egemenliklerini ve bağımsızlarını da pekiştirecektir. Orta Asya devletleri, güvenliklerini ve kalkınmalarını olumsuz etkileyecek herhangi bir tehdit karşısında duydukları rahatsızlık gibi, farklı aktörlerin bağımsızlıklarına zarar verecek bir politika izlenmesinden de memnun değildir. Özellikle bölgedeki çeşitli çatışmaları ya da tehditleri gerekçe göstererek nüfuzunu arttırmaya çalışan yabancı aktörlerin engellenebilmesi için bölgesel işbirliğinin zaruri bir hal aldığı söylenebilir.

Sonuç olarak, Asya’nın kalbinde birçok aktörü rahatsız eden gelişmeler yaşanmakta ve geleceğe dair belirsizlikler devam etmektedir. 30 yıldır bağımsız olan Orta Asya ülkeleri hem ekonomik kalkınmalarını sürdürmeye hem güvenliklerini sağlamaya hem de bağımsızlıklarını korumaya çalışmaktadır. Lakin çatışmalar ve beraberinde ortaya çıkan belirsizlik, bölgedeki durumu kırılgan hale getirmektedir. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın gerek kırılganlıklarını gerekse de endişelerini azaltmak için bölgesel işbirliğini geliştirmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte Orta Asya’daki işbirliği, egemenliğin güçlendirilmesi ve güvenliğin sağlanmasının yanı sıra ekonomik kalkınmaya ve buna bağlı olarak halkların refahına imkân tanıyacaktır. Bu sayede Orta Asya ülkeleri, bölgesel tehditlere karşı koyabilirken; orta vadede bölgesel bir kutup olarak hareket etme imkânı da kazanabilecektir.

Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika Uzmanı Dr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.

Benzer İçerikler