Analiz

ABD-Çin Rekabetinde Japonya’nın Stratejik Rolü

Tarafsızlığa önem veren ASEAN ülkeleri, Japonya’nın desteğiyle çok yönlü dış politikalarını sürdürmeyi hedeflemektedir.
ABD’nin yüksek vergileri, bölgedeki ülkeler arasında ayrışmalara ve ekonomik stratejilerin çatışmasına neden olacaktır.
Japonya, işbirlikleri yoluyla bölgesel güvenlik ve ekonomik istikrarın sağlanması konusunda ASEAN ülkeleri tarafından güvenilir bir ortak olarak görülmektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Japonya Başbakanı Şigeru İşiba, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başta Çin olmak üzere diğer devletlere karşı ticaret savaşı başlattığı bir dönemde Vietnam ve Filipinler’i ziyaret etmiştir. ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergilerinin Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üyelerini sarstığı bir dönemde İşiba, bölgeyi ziyaret ederek ülkesinin “güvenilir bir ortak” olabileceği vurgulamıştır. Japonya’nın ASEAN ülkelerine “resmi güvenlik yardımı” aracılığıyla verdiği desteğin, özgür ve açık bir Hint-Pasifik’in inşasına katkı sağlayacağı tahmin edilmektedir.[1]

Bu temaslar sayesinde Japonya, ekonomik zorluklar yaşayan ASEAN ülkeleri nezdinde güven tazelemeyi amaçlamaktadır. Çünkü Çin’in bölgedeki etkinliği hem ekonomik hem de savunma işbirlikleriyle artmaktadır. Japonya ise bu noktada dengeleyici bir aktör olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca ABD’nin yüksek gümrük tarifeleri her ne kadar 90 gün süreyle askıya alınsa da şimdiden tedarik zincirlerinde değişikliklere yol açmıştır. Bunun sonucunda ASEAN ülkelerinin Çin’le olan ekonomik faaliyetlerini artırması kaçınılmaz görünmektedir. Japonya bunun yaşanmasını önlemek amacıyla ticaret, teknolojik veya finansal ortaklıklar arayışına yönelmiştir.

Japonya’nın “Özgür ve Açık Hint-Pasifik” vizyonu çerçevesinde bölgedeki ülkelerle işbirliği yapma isteği, ABD’nin Çin’i dengeleme stratejisiyle uyumludur. Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) ortaklarından olan Japonya ve ABD, bölgede serbest ticaret, tedarik zincirleri ve dengeleyici bir güç olarak hareket etmeyi amaçlasa da bu benzer hedeflere ulaşma yöntemleri farklıdır. Japonya bölgesel işbirlikleri ve altyapı yatırımlarıyla ülkelerle uzun vadeli güven ilişkileri kurmayı amaçlarken; ABD, daha çok caydırıcılık esasına dayalı rekabetçi askeri ve stratejik angajmanlarla bir bölgesel denge oluşturmayı amaçlamaktadır.

RAND Kıdemli Araştırmacısı Jeffrey Hornung, gümrük tarifelerinin ABD ile ASEAN ülkeleri arasında “muhtemelen birtakım anlaşmazlık ve zorluklara yol açacağını” düşünmektedir.[2] Bu zorluklar iki türlü ele alınmaktadır: tedarik zincirleri ve yatırımın yön değiştirmesi. ASEAN ülkeleri Çin’le üretim ve tedarik zinciri bağlarına sahip olduğundan ABD’nin yeni gümrük vergileri, zincirin sekteye uğramasına ve bozulmasına neden olacaktır. Böylece üretim modeli değişmeye zorlanacak veya ASEAN ülkeleri Çin’le daha yakın bağlar kurmaya başlayacaktır. Üretimin değişmesi ise yatırımda ASEAN ülkeleri arasında rekabete neden olacaktır. Bu durum da örgüt içerisindeki birlik duygusunu zayıflatacaktır.

ABD’nin yüksek vergileri, bölgedeki ülkeler arasında ayrışmalara ve ekonomik stratejilerin çatışmasına neden olacaktır. Bu durum da ASEAN üyelerinin bölgesel dayanışma, uyumluluk ve tarafsızlık gibi ortak hedeflerini zayıflatacaktır. Diğer bir taraftan bu vergiler, ASEAN’ın Çin’le yaptığı Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşmasıyla çelişmektedir. Çünkü bu anlaşma; ülkeler arasındaki gümrük vergilerini azaltmayı, yatırımı kolaylaştırmayı ve tedarik zincirlerinin entegre şekilde işlemesini sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak ABD’nin özellikle Çin’e yönelik yüksek vergileri, ASEAN ülkelerini taraf seçmeye zorlamaktadır.

Japonya ise tam bu noktada dengeleyici veya arabulucu aktör görevini üstlenmektedir. Japonya, ASEAN ülkelerine sunduğu yatırım ve altyapı projeleri yoluyla ülkelerin Çin’e olan ekonomik bağlılığını azaltmaya çalışırken, aynı zamanda güvenlik işbirlikleri sağlayarak bu ülkelerin ABD-Çin rekabetinde çok taraflı denge politikası izleyebilmelerine imkân tanımaktadır. Ayrıca Japonya, işbirlikleri yoluyla bölgesel güvenlik ve ekonomik istikrarın sağlanması konusunda ASEAN ülkeleri tarafından güvenilir bir ortak olarak görülmektedir.

Fakat ASEAN ülkelerinin Japonya’yla geliştireceği stratejik ortaklıklar, Çin’in bu ülkelere daha temkinli yaklaşmasına ya da RCEP veya Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) gibi platformlar üzerinden daha fazla etkileşimde bulunmasına neden olabilir. Çok taraflılık ilkesini benimseyen ASEAN ülkeleri ise Japonya’yla yakınlaşarak teknoloji ve altyapı fırsatlarından yararlanırken, Çin’le ilişkilerinde yaşanacak hassasiyetlere karşı tarafsızlık vurgusunu güçlendirerek iki ülkeyle olan işbirliklerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu ifade ederek ikili denge siyasetini ön planda tutacaktır.

Sonuç olarak ABD’nin yüksek gümrük vergileri nedeniyle ASEAN ülkelerinin dolaylı olarak Çin’le ilişkilerini geliştirmesi söz konusu olacaktır. Japonya ise izlediği politikalar sayesinde Güneydoğu Asya’da dengeleyici bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda teknoloji ve güvenlik alanlarına yönelik işbirliği fırsatları sunmaktadır. Nitekim ABD’nin korumacı ekonomik politikaları, ASEAN ülkelerini alternatif yollar aramaya itmiştir. Çin ise bu alternatifi hem KYG hem de RCEP gibi platformlarla pekiştirmektedir.

ABD-Çin rekabetinde tarafsızlığa önem veren ASEAN ülkeleri, Japonya’nın desteğiyle çok yönlü dış politikalarını sürdürmeyi hedeflemektedir. Japonya, bu ülkelerin ekonomik temelli işbirliklerini çeşitlendirirken yumuşak güç yaklaşımını benimsemiştir. Dolayısıyla ASEAN’ın tarafsızlık stratejisini desteklerken bölgenin istikrarını sağlayan yapıcı bir aktör rolünü de vurgulamaktadır.   


[1] “Japan’s role for ASEAN increasingly crucial amid U.S. tariff standoff”, Japan Today, https://japantoday.com/category/politics/focus-japan’s-role-for-asean-increasingly-crucial-amid-u.s.-tariff-standoff, (Erişim Tarihi: 03.05.2025).

[2] Aynı Yer.

Berra KIZILYAZI
Berra KIZILYAZI
Kapadokya Üniversitesi İngilizce Mütercim ve Tercümanlık / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (Çift Anadal)

Benzer İçerikler