Avrupa Birliği (AB) liderleri, Mart 2025 tarihinde yaptıkları zirvede Ukrayna’ya destek taahhüdünü bir kez daha “sarsılmaz” şekilde yinelemiştir. Bu resmi pozisyonda, AB Konseyi Ukrayna’nın bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik kararlılığını vurgulamıştır.[1] Mart 2025 zirvesindeki sonuç bildirgesi, hâlihazırda toplamda 20 milyar euroyu bulan 2024 yardımları temelinde, ek askeri desteğin öngörülmesini içermektedir. AB Dışişleri Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da “2025 yılında üye ülkelerin Ukrayna’ya taahhüt ettiği miktarın 23 milyar euronun üzerinde” olduğunu açıklamış; böylece AB’nin toplam desteğinin bir önceki yılı aştığını belirtmiştir.[2]
İtalya ve İspanya, AB’nin Ukrayna’ya 20-40 milyar avro arası ek askeri yardım toplama planına temkinli yaklaşmaktadır. 26 lider bu metne imza atarken Macaristan tek karşı çıkan ülke olmuştur.[3] 2025 yılının Nisan ayı sonlarına doğru Ukrayna’ya yönelik silah yardımı konusu AB içinde ciddi bir tartışma konusu haline gelmiştir. Özellikle Almanya’nın Ukrayna’ya Taurus seyir füzeleri gönderme konusunda çekimser davranması ve İtalya ile Macaristan gibi ülkelerin genel olarak askeri destek konusundaki isteksiz tutumları, AB içinde belirgin görüş ayrılıklarını gözler önüne sermiştir. Bu durum, Ukrayna’nın güvenliği ve bağımsızlığı için uluslararası destek sağlamada önemli bir test halini alırken, AB içinde güvenlik politikaları, dayanışma ruhu ve Ukrayna Savaşı’na yaklaşım açısından da kritik bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Ülkeler arasındaki bu farklı bakış açıları, AB’nin ortak dış politika oluşturma kapasitesini test etmekte ve gelecekteki güvenlik mimarisine yönelik ciddi soruları gündeme getirmektedir.
1. Almanya’nın Temkinli Yaklaşımı
Almanya, Ukrayna’ya Taurus seyir füzeleri tedarik etme konusunda tereddütlü bir tavır sergilemiştir. Başbakan Olaf Scholz, “Almanya’nın Ukrayna’ya doğrudan silah göndermesi, Almanya’nın doğrudan savaşın bir tarafı haline gelme riskini artırabilir” şeklinde yaptığı açıklamayla bu çekincelerini kamuoyuna duyurmuştur. Almanya’nın savaş sonrası dönemde benimsediği düşük profil güvenlik politikası, kamuoyunda savaşın Almanya’ya sıçrama riskine dair derin bir endişe yaratmıştır. Ülkedeki sol partiler, daha temkinli bir yaklaşımı savunarak askeri yardımların sınırlandırılmasını talep etmiştir. Bu durum, Almanya’nın dış politika anlayışındaki geleneksel tutumunun yansıması olarak, ülkenin güvenlik stratejilerindeki dikkatli ve ölçülü duruşunu gözler önüne sermektedir. Almanya’nın hem iç kamuoyunda hem de uluslararası düzeyde en önemli güvenlik ortağı olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile olan ilişkileri, zaman zaman bu tür tartışmaların çözülmesinde belirleyici rol oynamaktadır.
2. İtalya’nın Barış Odaklı Tutumu
İtalya Hükümeti resmî olarak Ukrayna’ya desteğini sürdürmektedir. 2024 sonuna kadar Roma 9 ayrı askeri yardım paketi göndermiş ve 2025 sonuna kadar da 10’uncu paketin onaylanması beklenmektedir.[4] Başbakan Meloni, iktidarı devraldığı 2022 yılından bu yana Ukrayna’ya destek vaadini korumuş; “savaş bitene dek Kiev’in yanında olmayı” taahhüt etmiştir.[5] Ayrıca Aralık 2024 tarihinde kabine kararıyla Ukrayna’ya 2025 sonuna kadar askeri malzeme tedariği de uzatılmıştır.[6]
Öte yandan AB içinde İtalya daha temkinli bir duruş sergilemiştir. Mart 2025 tarihinde Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, Kallas Planı’nı “önce detaylıca incelememiz gerektiğini” vurgulamış; İtalya’nın bu konuda “yalnız olmadığını” belirtmiştir. Tajani’nin ifadeleri, İtalya’nın kendi Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) savunma harcaması hedefini (GSYH’nin %2’sini) hatırlatarak, ek yardımları değerlendirirken bütçe durumuna da dikkat etmek istediğini göstermektedir. Bu tutum, İtalya’nın İspanya ve diğer Akdeniz ülkeleriyle benzer endişelerini paylaştığını ortaya koymaktadır. Zira AB içindeki “Güney Bloğu”, gelir oranıyla yardım paylaşımına karşı çıkmış, GSYH’ye göre yük belirlenmesine mesafeli durmuştur.
İtalya, Ukrayna’ya doğrudan yeni silah sistemleri gönderilmesine mesafeli bir tavır takınmıştır. Başbakan Meloni liderliğindeki hükümet, önceliğin diplomatik çözüm yollarında olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu tutum, İtalyan kamuoyunda savaş yorgunluğu ve ekonomik kaygıların derin etkisini yansıtmaktadır. İtalya’nın yaklaşımı, aynı zamanda Avrupa’nın ortak güvenlik mimarisinde bir denge unsuru olarak öne çıkmaktadır. İtalya’nın ekonomik çıkarları, AB’nin ekonomik zorluklarla yüzleştiği bu dönemde, askeri harcamaların artırılmasına karşı direnç gösteren bir faktör olarak dikkat çekmektedir.
3. Macaristan’ın Çekimserliği
Macaristan, AB içinde Ukrayna’ya destek konusunda en belirgin itirazları gösteren ülkedir. Başbakan Viktor Orbán, Mart 2025 tarihinde AB zirvesi öncesi Avrupa Konseyi Başkanı’na yazdığı mektupta “stratejik farklılıkların aşılması mümkün değil” diyerek Birlik’in bugünkü Ukrayna politikalarını sert şekilde eleştirmiştir.[7] Macaristan, Rusya’ya yönelik mevcut yaptırımları birlik düzeyinde desteklese de Ukrayna’ya silah ve doğrudan askeri desteği reddetmektedir.[8]
Nisan 2025 tarihinde Brüksel Zirvesi sonuç bildirgesine imza atmayarak muhalefetini gösteren Orbán, basında ve toplantılarda “AB’nin hedefi bir değil, Trump’ın barış planını desteklemek” ifadeleriyle AB’nin Ukrayna’ya finansal ve askeri desteğinden vazgeçilmesini savunmuştur. Bu tutum, aynı zamanda Macaristan’ın AB içindeki etkisini pekiştirmek isteyen stratejik bir duruş olarak da değerlendirilebilir.
4. Polonya ve Baltık Ülkeleri
Polonya, Litvanya, Letonya ve Estonya gibi ülkeler, Ukrayna’ya daha fazla destek verilmesini savunmaktadır. Polonya Savunma Bakanı, “Ukrayna’nın kazanması, tüm Avrupa’nın güvenliği için şarttır” diyerek güçlü bir destek mesajı vermektedir. Bu ülkeler, coğrafi yakınlıkları ve tarihsel deneyimleri nedeniyle Rusya’yı doğrudan bir ulusal güvenlik sorunu olarak görmektedirler. Rusya’nın yakın çevresindeki sert güç hamleleri, Baltık ülkelerinin ve Polonya’nın savunma politikalarında daha güçlü bir askeri duruş sergilemesine neden olmuştur. Bu ülkeler, Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırmaya yönelik dış yardımların, sadece Ukrayna’nın değil, tüm Avrupa’nın güvenliği için kritik olduğuna inanmaktadırlar. Bu nedenle Ukrayna’ya yönelik askeri yardımlar konusunda daha güçlü bir tutum sergileyerek Avrupa’nın ortak güvenlik stratejisinde liderlik etmeyi arzulamaktadırlar.
5. Fransa’nın Denge Politikası
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Ukrayna’ya yönelik desteği artırmalıyız, ancak bu destek NATO’nun çatışmaya doğrudan taraf olmasına yol açmamalıdır” diyerek dengeli bir yaklaşım önermektedir. Fransa, Almanya’ya kıyasla daha aktif bir askeri destek sağlama eğiliminde olmakla birlikte doğrudan müdahaleden kaçınmayı tercih etmektedir. Fransa’nın bu tutumu hem ABD’yle ilişkileri hem de kendi ulusal güvenlik stratejisiyle ilişkili olabilir. Macron’un yaklaşımı, yalnızca askeri yardımların etkinliği üzerinde değil, aynı zamanda savaşın Avrupa’ya yayılma riski üzerinde de önemli bir denge unsuru yaratmaya yönelik bir stratejidir. Fransa, Ukrayna’ya destek verirken, aynı zamanda diplomatik çözüm süreçlerinin de sürdürülmesi gerektiğini savunmaktadır. Sonuç olarak Mayıs 2025 itibarıyla Ukrayna’ya yönelik silah yardımı tartışmaları, AB içinde ciddi bir stres testi haline gelmiş durumdadır. Üye ülkeler arasında tam bir uyum sağlanamaması, AB’nin ortak dış politika ve güvenlik vizyonunda derin çatlakları açığa çıkarmıştır. AB içindeki bu görüş ayrılıkları, yalnızca siyasi iradeyle değil, aynı zamanda ülkelerin stratejik çıkarları ve halkların tutumlarıyla şekillenmektedir.
[1], “Ukrayna”, Avrupa Konseyi, https://shorturl.at/v675j, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).
[2] AB Ülkeleri Yardım Paketi (2025), https://shorturl.at/FMxtd, (Erişim Tarihi: 08.04.2025).
[3] “Friday briefing: Why Europe is divided over how to defend Ukraine – and itself”, Reuters, https://shorturl.at/gfA8q, (Erişim Tarihi: 08.04.2025).
[4] “Ukrayna’ya İtalya’dan Askeri Onay”, Reuters, https://shorturl.at/AnlGI, (Erişim Tarihi: 08.04.2025).
[5] Aynı yer.
[6] “İtalya, Ukrayna’ya savaş malzemelerini 2025 sonuna kadar uzatacak”, Reuters, https://rb.gy/larody, (Erişim Tarihi: 08.04.2025).
[7] “Italy to prolong war supplies to Ukraine until the end of 2025”, Reuters, https://rb.gy/80mt4w, (Erişim Tarihi: 08.04.2025).
[8] “EU’s Kallas: EU countries committed over 23 bln euros for Ukraine so far in 2025”, Reuters, https://rb.gy/ytz13u, (Erişim Tarihi: 08.04.2025).