Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de 2025 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, Rusya’nın bölgedeki hegemonik gücünün zayıflaması sonucu “kazan-kazan” politikasına yönelme çabasını ve Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinin stratejik özerklik arayışını yansıtmıştır. Rusya, BDT’yi Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) gibi diğer bölgesel yapılarla birlikte birbirini tamamlayıcı örgütler olarak hareket ettirme hedefiyle eski sert tutumundan nispeten uzaklaşmaktadır. Zirvede onaylanan “BDT Plus” platformu, bu bağlamda Rusya için etkiyi sürdürme hedefi taşısa da Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in vurguladığı gibi, Orta Asya ülkeleri tarafından ulusal çıkarlar merkezinde, ticareti geliştiren çok taraflı bir araç olarak görülmektedir.
Duşanbe’de 2025 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen BDT Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi ve bu bağlamda alınan stratejik kararlar, Soğuk Savaş sonrası dönemde Rusya’nın post Sovyet coğrafyadaki nüfuzunu sürdürme gayretleri ile Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin çok vektörlü ve ulusal çıkar merkezli bölgesel entegrasyon stratejileri arasındaki karmaşık dengeyi belirginleştirmektedir. Zirve, topluluğun geleneksel Rusya eksenli entegrasyon modelini, “BDT Plus” olarak adlandırılan yeni ve esnek bir platformla genişleterek bölgenin reelpolitik zorunluluklarına adaptasyon çabasını gözler önüne sermiştir. Bu stratejik adım, BDT’nin otuz yılı aşkın süredir devam eden varlığını, yalnızca ortak bir pazar ve insanî alanın korunması sayesinde değil, aynı zamanda değişen küresel jeopolitik karşısında bir “uyarlanabilirlik aracı” olarak yeniden konumlandırmasıyla açıklanmaktadır.[i]
BDT’nin bu genişlemesi, yani BDT Plus platformunun kurulması, Rusya’nın temel jeopolitik hedefini, topluluğu Avrasya’nın güvenli ve istikrarlı gelişimini teşvik eden daha esnek ve proaktif bir koordinasyon mekanizmasına dönüştürme amacını taşımaktadır.[ii] Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de vurguladığı gibi, BDT Plus’ın temel işlevi, örgütün erişimini Orta Doğu, Güney Asya ve hatta Türkiye gibi kilit geçiş ve ekonomik ortakları kapsayacak şekilde genişletmeyi amaçlayan, spesifik bölgesel sorunların çözümüne yönelik dış aktörleri “esnek” bir şekilde dâhil edebilen istikşafi ve istişari bir mekanizma kurmaktır.[iii] Bu platform, özellikle Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) ve Orta Koridor gibi kritik jeoekonomik altyapı projelerinin entegrasyonu ve koordinasyonunu optimize etme ihtiyacından doğmakta, mevcut çok taraflı yapılar olan AEB ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile bağlantıları güçlendirerek BDT’yi çok kutuplu bir jeopolitik koordinasyon aracı olarak yeniden konumlandırmaktadır. Bu kapsamda Askerî İşbirliği Konsepti’nin 2030 yılına kadar güncellenmesi ve 2026-2030 dönemini kapsayan güvenlik alanındaki yeni eylem planlarının yanı sıra ŞİÖ’ye BDT içinde gözlemci statüsü verilmesi, BDT’nin güvenlik mimarisini uzun vadeli ve kurumsal bir zemine oturtma çabasını sergilemektedir. Ayrıca BDT Plus, Batı’nın BDT içinde ayrışma süreçlerini kışkırtma iddialarına karşı kolektif bir direnç mekanizması olarak da yorumlanabilir.[iv]
Ancak bu entegrasyonun dinamiği, Orta Asya cumhuriyetlerinin ulusal çıkarlar ve stratejik otonomi arayışları tarafından şekillendirilmektedir. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in zirvedeki girişimleri, BDT Plus’ın Rus etkisine girmekten ziyade bölgesel entegrasyonu ulusal çıkarlar ve reelpolitik durumlar merkezinde çok taraflı bir araç olarak değerlendirdiğini ortaya koymaktadır. Rusya ile 28 milyar dolar hacmindeki ikili ticaret ve 7.500 km’den fazla ortak kara sınırı nedeniyle Cumhurbaşkanı Tokayev’in “ebedi müttefikliğe mahkûmiyet” ifadesi, coğrafi kader ve ekonomik zorunluluk temelinde yükselen derin bir bağı işaret etse de[v] Kazakistan’ın stratejisi kültürel diplomasi ve stratejik altyapı geliştirme üzerine odaklanmıştır. Bu kapsamda kültürel ve ekonomik bağları güçlendirmeyi amaçlayan “yaratıcı endüstriler birliği” kurulması önerisi ile Trans-Avrasya koridorlarının modernizasyonu ve dijitalleştirilmesi projeleri, Kazakistan’ı Doğu ile Batı arasında merkezi bir lojistik aktarma merkezi haline getirmeyi hedeflemektedir. Bu projeler, ülkenin bölgesel etki alanını artırma ve BDT genelinde yeni nesil dijital lojistik standardını belirleme amacını taşıyarak Rusya’nın geleneksel hegemonik etkisini dengeleme yönünde stratejik bir hamle olarak değerlendirilebilir. Bu bakış açısıyla Kazakistan, BDT’yi kendi jeoekonomik çıkarlarını maksimize eden bir platform olarak görmektedir.
Öte yandan Rusya’nın entegrasyon politikası, yumuşak güç stratejisini ve kültürel-dilsel hegemonyayı merkeze almaktadır. St. Petersburg’daki konferans ve BDT Parlamentolararası Asamble toplantıları, Rus dilinin “ortak geleceğe yatırım” olduğu yönündeki vurguyla bu kültürel-dilsel altyapının siyasî ve ekonomik bağları Rusya ekseninde güçlendirmeyi hedefleyen jeopolitik bir amaç taşıdığını akademik olarak teyit etmektedir.[vi] Rusya’nın BDT ülkeleriyle ticaret hacminin 2024’te 112 milyar dolara ulaşması ve karşılıklı işlemlerin yüzde 96’sının ulusal para birimleriyle gerçekleştirilmesi, Moskova’nın dış etkilere karşı finansal egemenliği artırma ve ticareti yoğunlaştırma politikasının somut sonuçlarıdır. Bu bağlamda Batı’nın Rusya ve BDT ülkelerinin nüfusunu 15 milyona düşürme planları gibi komplo teorileri ve sahte alıntılar hakkındaki dezenformasyon analizi, bu tür anlatıların kökeninin Batı siyasetinde değil, iç propaganda mekanizmalarında olduğunu ortaya koyarak Rusya’nın bölgesel entegrasyon çabalarını haklı çıkarma işlevi gördüğünü iddia etmiştir.[vii]
Nitekim Duşanbe Zirvesi’nde onaylanan BDT Plus formatı, BDT’nin Soğuk Savaş sonrası dönemdeki en önemli stratejik dönüşümlerinden birini temsil etmektedir. Bu genişleme, Rusya’nın geleneksel nüfuz alanını Avrasya’nın daha geniş jeoekonomik ve jeopolitik fay hatlarına entegre etme çabası olsa da başta Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri, özellikle Kazakistan liderliğinde, bu platformu “Rus etkisinin devamı” olarak değil, kendi ulusal çıkarlarını maksimize eden, çok taraflı ve esnek bir reelpolitik araç olarak kullanma eğilimindedir. BDT’nin geleceği, Rusya’nın merkezileştirici hegemonik arzusu ile Orta Asya’nın stratejik özerklik arayışının kesişim noktasında şekillenecektir. Bu ise topluluğu klasik bir entegrasyon birliği olmaktan çıkarıp Avrasya’da güç dengelerinin yönetildiği bir “çok taraflı koordinasyon konseyi”ne dönüştürme potansiyeli taşımaktadır. Vladimir Putin’in Ukrayna’daki çözüm süreci hakkında Alaska’daki ABD görüşmelerinin olumlu sonuçlandığına dair yaptığı kapalı oturum bilgilendirmesi ise bölgesel entegrasyon çabalarının, küresel jeopolitik gerilimlerin gölgesinde dahi BDT liderlerinin ana gündemi olmaya devam ettiğini göstermektedir.
Geleceğe yönelik bakıldığı zaman, BDT Plus’ın kurulmasının, Avrasya coğrafyasında jeopolitik mimarinin önümüzdeki 2026-2030 döneminde nasıl şekilleneceğine dair kritik ipuçları sunmaktadır. Daha önce vurgulanan Rusya’nın AEB ile birlikte hareket etme hedefi ve BDT’yi kapsayıcı bir koordinasyon aracına dönüştürme gayesi ışığında BDT Plus’ın Çin, Hindistan, İran ve Türkiye gibi kilit jeoekonomik ortaklarla “esnek angajman” modeli üzerinden ad hoc istişareler yürüteceği beklenebilir. Bu stratejide Rusya, kazan-kazan politikası çerçevesinde AEB’yi derin ekonomik entegrasyonun çekirdeği olarak korurken, BDT Plus’ı, özellikle INSTC ve Orta Koridor gibi projelerde lojistik koordinasyonu sağlamak ve güvenlik tehditlerine (terörizm, sınır güvenliği) karşı genişletilmiş bir “güvenlik kalkanı” oluşturmak için kullanmaya çalışacaktır. Ancak Orta Asya cumhuriyetleri, BDT Plus’ı Rusya’nın yumuşak güç stratejisine karşı kendi “yaratıcı endüstriler” ve “dijital lojistik” projelerini merkeze alarak (Kazakistan örneğinde olduğu gibi) de facto bir dengeleme mekanizması olarak kullanmaya devam edecektir. Bu durum, BDT’nin kurumsal olarak Rus ekseninde kalmasına rağmen operasyonel ve ekonomik pratiklerde diğer üye ülkelerinin ulusal çıkarlarının belirleyiciliğinin artacağı bir “stratejik ikilik” yaratacaktır. Bu süreç, BDT’nin etkinliğini artırırken, Rusya’nın mutlak hegemonya yeteneğini sınırlayacaktır.
İkinci bir öngörü ise BDT Plus formatının, küresel güç rekabetinin (özellikle Batı ve Rusya/Çin) Avrasya’daki etkilerini yönetmede bölge ülkeleri için hayati bir “çok taraflı tampon bölge” işlevi göreceğidir. Daha önce belirtildiği gibi Rusya’nın BDT ülkeleriyle karşılıklı işlemlerin yüzde 96’sını ulusal para birimleriyle gerçekleştirme çabası, bölge ülkelerini finansal egemenlik arayışında Moskova ile ekonomik bağlarını derinleştirmeye iterken, BDT Plus, siyasî ve askerî alanda kesin bir hizalanmadan kaçınmaya olanak tanıyan realpolitik gerekliliklere dayalı bir platform olacaktır. Bu bağlamda BDT Plus’ın başarısı, uzun vadede Rusya’nın BDT ülkelerinin egemenlik kaygılarına ne ölçüde duyarlı olacağına ve Kazakistan’ın başını çektiği altyapı modernizasyonu gibi ulusal çıkar projelerini ne kadar destekleyeceğine bağlı olacaktır. Eğer Rusya, metne yansıyan “kazan-kazan” yaklaşımını sadece retorikte bırakırsa ve Ukrayna’daki gelişmelerin gölgesinde BDT liderlerinin ana gündemi olan bölgesel entegrasyon çabalarını desteklemeye devam etmezse, BDT Plus, Orta Asya’nın çok vektörlü dış politikasını dizginleyemeyen, sembolik bir yapıya dönüşme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle BDT Plus’ın geleceği, entegrasyonun derinleşmesinden ziyade bölgesel aktörlerin çıkarlarını uzlaştırma ve koordinasyonun sürdürülebilirliğini sağlama yeteneğine bağlı olacaktır.
BDT Zirvesi ve BDT Plus platformunun onaylanması, topluluğun Soğuk Savaş sonrası dönemdeki en önemli stratejik dönüşümünü işaret etmektedir: Rusya’nın azalan hegemonik gücünün farkında olarak kazan-kazan merkezli, çok taraflı bir entegrasyon modeline geçiş çabası. Bu model, bir yandan Rusya’nın AEB ile birlikte hareket ederek BDT’yi genişletilmiş bir güvenlik ve ticarî koordinasyon aracı olarak konumlandırma hedefini yansıtırken; diğer yandan Kazakistan öncülüğündeki Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin, ulusal çıkar merkezli reelpolitik yaklaşımlarıyla bu platformu, Rus etkisine karşı kendi stratejik özerkliklerini pekiştiren, ticaret hacmini artıran ve jeoekonomik altyapı projelerini destekleyen bir araç olarak kullanma eğilimini göstermektedir. Dolayısıyla BDT’nin geleceği, Rusya’nın geleneksel nüfuz arzusu ile Orta Asya’nın artan özerklik talepleri arasındaki dinamik denge noktasında şekillenecek olup BDT Plus formasyonu, tek eksenli bir blok olmaktan çıkarak Avrasya coğrafyasındaki güç dengelerinin yönetildiği çok taraflı ve uyarlanabilir bir koordinasyon konseyine dönüşme potansiyeli taşımaktadır.
[i] “Meeting of the CIS Council of Heads of State”, President of Russia, http://en.kremlin.ru/events/president/news/78183, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
[ii] “CIS + Trade & Development Platform To Be Created: Potential Partners and Analysis”, Russia’s Pivot to Asia, https://russiaspivottoasia.com/cis-trade-development-platform-to-be-created-potential-partners-and-analysis, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
[iii] “CIS leaders establish CIS Plus platform”, TASS, https://tass.com/politics/2027885, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
[iv] “Naryshkin: Zapad Pytayetsya Sprovotsirovat Dezintegratsionnyye Protsessy v SNG”, TASS, https://tass.ru/politika/25374631, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
[v] “Initsiativy Prezidenta K.-ZH.Tokayeva Kak İnstrument Forsayt-Integratsii Stran SNG – Rossiyskaya Gazeta”, SNG, https://e-cis.info/news/566/131327/, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
[vi] “V. Matviyenko Napravila Privetstviye Uchastnikam Mezhdunarodnoy Konferentsii ‘Russkiy Yazyk – Osnova Integratsionnogo Dialoga v Regione SNG’”, Sovet Federatsii Federalnogo Sobraniya Rossiyskoy, http://council.gov.ru/events/news/169895, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
[vii] “‘Naseleniye Rossii i Stran SNG Khoteli Sokratit do 15 Millionov Chelovek’: Razbor Mifov o ‘Planakh Zapada’ Protiv Rossii”, Delfi, https://www.delfi.lt/ru/detektor-lzhi/lozh/naselenie-rossii-i-stran-sng-hoteli-sokratit-do-15-millionov-chelovek-razbor-mifov-o-planah-zapada-protiv-rossii-120162085, (Erişim Tarihi: 17.10.2025).
