Analiz

Friedrich Merz Liderliğinde Almanya Dış Politikası Nasıl Şekillenebilir?

Ekonomi, ABD ile çatışılan konuların nasıl yönetileceği hususunda Almanya’nın hareket kabiliyetini sınırlandıran faktördür.
Yeni dönem Almanya’da ilkeli pragmatizme uygun olarak Atlantikçi-Avrupacı dengenin gözetileceği düşünülmektedir.
Ekonomi, ABD’yle çatışılan konuların nasıl yönetileceği hususunda Almanya’nın hareket kabiliyetini sınırlandıran faktördür.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Almanya’da 23 Şubat 2025 tarihinde gerçekleşen genel seçimleri, Friedrich Merz liderliğinde Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) – Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) ortaklığı kazanmıştır. Hükümetin kurulması için CDU/CSU bir önceki hükümetin en büyük ortağı Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ile anlaşarak koalisyon hükümetinin kurulması kararlaştırılmıştır. 6 Mayıs 2025 tarihli parlamento oylamasının birinci turunda 310 oy alan Merz, 630 sandalyeli parlamentoda ikinci oylamada 325 oy alarak başbakan seçilmiştir.[1]

Friedrich Merz liderliğinde CDU/CSU ile SPD arasında kurulan büyük koalisyon, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump’ın iktidarda olduğu, Ukrayna ve Orta Doğu’da savaşın tırmandığı, Putin ile Trump’ın yakınlaştığı, Çin’le ticari gerginliklerin arttığı yani dış politika gündeminin yoğun olduğu bir dönemde yönetimi devralmıştır. Bu zorlu süreçte dışişleri bakanlığı görevi Merz ile aynı partiden olan Johann Wadephul’a verilmiştir. Wadephul’un dışişleri bakanı olması dış politikada güvenliğin ön plana çıkacağını; başbakan ve dışişleri bakanlığının aynı siyasi geleneği benimsiyor oluşu ise Almanya’nın dış politikası açısından yeni bir döneme girildiğini ve bu dönemde uyum içinde hareket edilerek dış politikada etkili bir Almanya inşa edilmek istendiğini göstermektedir.

Öncelikle transatlantik ilişkiler açısından Merz-Wadephul birlikteliği değerlendirildiğinde süreklilik ve değişim dengesinin gözetileceği izlenimi vermektedir. Şansölye Merz, CDU’nun geleneksel Atlantikçi çizgisini temsil etmekte ve savunma, enerji, dijital gibi alanlarda ABD ile daha yakın ilişkiler kurulmasını savunmaktadır. Koalisyon sözleşmesinde “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) güvenlik mimarimizin merkezidir” ifadesine yer verilmiş ve savunma harcamalarının milli hasılanın %2’nin üzerine çıkarılması taahhüt edilmiştir.[2] Savunma dışında ise yapay zeka, çip üretimi, yeşil sanayi dönüşümü, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG), ABD ile Almanya arasında işbirliğinin derinleştirilmek istendiği alanlardır.

Dışişleri Bakanı Wadephul ise Atlantikçi kanadın sorgulayıcı yaklaşan isimlerinden biri olmuştur. Wadephul, Trump’ın son eylem ve açıklamaların rahatsız edici olduğunu ve gerçek müttefikler arasındaki ilişkiyi yansıtmadığını düşünerek Almanya’nın ve Avrupa’nın stratejik bağımsızlığa önem vermesi gerektiğini savunmuştur.[3] ABD’de Trump yönetiminin varlığı transatlantik ilişkilerde kısa vadede Wadephul çizgisinde bir dış politikanın hâkim olacağını göstermektedir. Bilhassa Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD’nin ithalat tarifelerine yönelik politikası, Merz Hükümeti’nin serbest ticaret politikasıyla çelişmekte ve Almanya-ABD ilişkilerinde dönüşümü tetiklemektedir.

Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi ile Donald Trump başkanlığındaki ABD yakınlığı da bu yaklaşımda etkili olmaktadır. Zira AfD, kampanya döneminde Trump’ın müttefiki Elon Musk ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance tarafından desteklenmiştir. Aynı şekilde 2 Mayıs 2025 tarihinde iç istihbarat servisi tarafından AfD’nin “aşırı sağcı” olarak tanımlanmasını ve partinin kapatılma ihtimalinin gündeme gelmesini ABD tepkiyle karşılamıştır. Trump liderliğinde ABD için aşırı sağcı partileri ve hareketleri desteklemek genel anlamda Avrupa özelde ise Almanya siyasetine doğrudan müdahale edebilme kabiliyeti kazandırmaktadır. AfD’ye destek açıklamaları da ABD’nin müdahaleci politikasına devam edeceğini göstermektedir. Bu da yeni hükümetin ABD’nin iç işlerine müdahalesini engelleyici politika yapımına öncelik verileceğini göstermektedir. Diğer yandan ABD, Almanya’nın en önemli ticari ortağıdır. 2024 yılında Almanya ile ABD arasında 252,9 milyar avro değerinde mal ticareti yapılmıştır.[4] Dolayısıyla ekonomi, ABD’yle çatışılan konuların nasıl yönetileceği hususunda Almanya’nın hareket kabiliyetini sınırlandıran faktördür.

İkili ilişkiler bağlamında yeni dönemde Fransa ve Polonya ile bağların güçlendirilmesine önem verilmektedir. Polonya hem Ukrayna’nın desteklenmesi hem de doğu kanadının güçlendirilmesi açısından önemli bir ülkedir. Fransa ise Cumhurbaşkanı Macron’un stratejik özerklik vizyonu göz önüne alındığında bağımsız bir Avrupa inşasının gerçekleşmesinde etkili bir aktördür. Nitekim şubat ayında ulusal seçimi kazanmasından üç gün sonra Merz, Macron’u ziyaret etmek için Paris’e gitmiş; Şansölye olarak da ilk yurt dışı gezisini Fransa’ya akabinde Polonya’ya gerçekleştirmiştir.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yapılan görüşmede Avrupa kıtasının savunmasını geliştirerek ve rekabet gücünü artırarak Avrupa’yı daha egemen hale getirme konusunda anlaşmışlardır.[5] Macron, 2025 yazında ortak bir Savunma ve Güvenlik Konseyi’nin kurulacağını duyurarak Paris ve Berlin’in Avrupa’nın karşı karşıya olduğu zorluklara karşı birlikte yanıt vermeyi amaçladıklarını bildirmiştir.  Rusya’ya karşı Ukrayna’ya gerekli desteğin sağlanması, ABD’nin ticaret savaşına karşı ortak bir Avrupa cephesinin oluşturulması konusunda iki lider ortak hareket etme kararı almıştır.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Polonya Başbakanı Donald Tusk görüşmesinde ise AB’nin sınır güvenliğinin sağlanmasının önemi vurgulanmış; yasadışı göçle mücadelede ortak hareket edilmesi kararlaştırılmıştır. Merz, AB’nin göç politikasının yönetilmesinde Hollanda, Danimarka ve İtalya birlikte hareket edeceğini ifade etmiştir.[6]

Macron-Merz, Tusk-Merz görüşmesi, yeni dönemde Almanya’nın AB politikasının nasıl şekilleneceğini de göstermektedir. Merz Hükümeti, AB’ye yön veren ve liderlik yapan bir Almanya vizyonunu benimsemektedir. Şansölye Merz, Paris’ten Varşova’ya uçuşu sırasında verdiği röportajda Avrupa’nın ABD’den bağımsız olması gerektiğini ifade etmiştir.[7] Bu bağlamda Almanya’nın yeni dönemde Avrupalı müttefikleriyle ortak hareket ederek uluslararası zorluklar karşısında güçlü bir Avrupa inşasına yönelik girişimlerde etkin olacağı anlaşılmaktadır.

Şansölye Merz, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı daha fazla desteklenmesi gerektiğini savunmuş ve bu konuyla ilgili Scholz Hükümeti’ni sıklıkla eleştirmiştir. Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Wadephul, Kiev’e Alman Taurus seyir füzeleri tedarik edilmesini savunmuştur. Ancak burada dikkat çeken ayrıntı Wadephul’un 24 Şubat 2022 tarihine kadar Kremlin’le ilişkilerde diyaloğu destekleyen bir tutumu benimsemiş olmasıdır. Keza Wadephul, Gerhard Schröder döneminde Almanlar ve Ruslar arasında uzlaşıyı teşvik eden bir oluşum olan Petersburg Diyalog grubunun bir üyesiydi.[8] Dolayısıyla gerekli şartlar oluştuğunda Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Wadephul, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda ateşkesin sağlanmasına ve Rusya-Almanya ilişkilerinin yeniden canlandırılmasına öncülük edebilir.

Almanya’nın Çin politikası bağlamında Şansölye Merz dönemi değerlendirildiğinde AB’nin stratejik pusulasıyla uyumlu bir şekilde Merz, Çin’i hem stratejik rakip hem de ekonomik ortak olarak tanımlamaktadır. Almanya’nın Çin’le ticaret hacmi 2024 yılında 246 milyar avrodur.[9] Bu bağımlılığı azaltmaya yönelik stratejiler tercih edilmekle birlikte Çin’le ekonomik bir kopuşa neden olacak adımlardan; özellikle ABD-Çin Ticaret Savaşı’na taraf olacak girişimlerden kaçınılmaktadır. Bu bağlamda Merz dönemi, Almanya’nın Çin politikası ticari ilişkilerde minimum risk anlayışının ön plana çıkacağı beklenmektedir.

Ortadoğu’nun önemli sorunu olan Filistin-İsrail sorununa yönelik yeni hükümetin yaklaşımı bir önceki hükümetle kıyaslandığında daha fazla İsrail yanlısı bir duruş göstereceği beklenmektedir. Zira Dışişleri Bakanı Wadephul’un İsrail’in güvenliğinin sağlanmasının ve silah olarak desteklenmesinin Almanya çıkarlarını yakından ilgilendirdiği minvalinde açıklamaları bulunmaktadır. Benzer şekilde eski Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik hava saldırılarını eleştirmesi üzerine Wadephul, dışişleri bakanından İsrail’e sürekli ders vermekten kaçınmasını istemiştir.[10] Dolayısıyla yeni dönem Ortadoğu’da İsrail’e daha fazla destek veren bir Almanya söz konusudur.

Afrika kıtası, Almanya açısından Ruanda’da inşa edilmesi planlanan nükleer enerji reaktörü örneğinden de anlaşılacağı gibi enerji tedariğinin çeşitlendirilmesinde öne çıkmaktadır. Aynı zamanda göç yönetimi açısından da bölge önemlidir. Bu bağlamda Merz döneminde Afrika’ya yönelik pragmatik ve çıkar odaklı yaklaşımın benimseneceği tahmin edilmektedir.

Sonuç olarak Friedric Merz liderliğinde Alman dış politikası uluslararası konjonktürün dayattığı stratejik zorunluluklara göre şekilleneceği, ekonomik odaklı ve güvenlik merkezli dış politika yaklaşımının benimseneceği tahmin edilmektedir. Bu bağlamda Merz döneminin bir yandan ABD’yle uzlaşı seçeneklerinin değerlendirildiği, diğer yandan AB stratejik özerkliğinin desteklendiği bir anlayışın hakim olacağı beklenmektedir. Bir başka deyişle yeni dönem Almanya’da ilkeli pragmatizme uygun olarak Atlantikçi-Avrupacı dengenin gözetileceği düşünülmektedir.


[1] Madeline Chambers ve Sarah Marsh, Conservative Merz elected German chancellor after initial debacle, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/merz-fails-be-elected-chancellor-by-german-parliament-2025-05-06/, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).

[2] The German coalition agreement: What’s in it for Europe?, Jacques Delors Centre, https://www.delorscentre.eu/en/publications/detail/publication/the-german-coalition-agreement-whats-in-it-for-europe, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).  

[3] Berlin gears up for Trump era as Merz picks new foreign minister, Politico, https://www.politico.eu/article/friedrich-merz-appoints-johann-wadephul-foreign-minister-germany-united-states/, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).

[4] The Uinted States is Germany’s Main Trading Partner, Statistisches Bundesamt, https://www.destatis.de/EN/Themes/Economy/Foreign-Trade/trading-partners.html, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).

[5] Jon Henley, Merz and Macron to jumpstart Franco-German relations in ‘new push for Europe’, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2025/may/07/challenges-facing-europe-enormous-says-merz-on-first-trip-abroad, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).

[6] Malek Fouda, Merz vows to tackle illegal migration as he meets Donald Tusk in first trip to Poland as chancellor, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2025/05/08/merz-vows-to-tackle-illegal-migration-as-he-meets-donald-tusk-in-first-trip-to-poland-as-c, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).  

[7] Friedrich Merz Seeks To Revitalize German Foreign Relations, Evrim Ağacı, https://evrimagaci.org/tpg/friedrich-merz-seeks-to-revitalize-german-foreign-relations-346057?srsltid=AfmBOoqzHo2-dO_mxIXxl0gbji11KWay8HoLeTWXWouqq7SFhrvqhp-G#google_vignette, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).  

[8] Maria Tril, Future German Foreign Minister: Putin must understand that we are for Ukraine, https://euromaidanpress.com/2025/04/29/future-german-foreign-minister-putin-must-understand-that-we-are-for-ukraine/, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).

[9] Statistisches Bundesamt, Aynı yer.

[10] Anna Schiller, Down-to-earth military reservist Johann Wadephul is the new face of German foreign policy, NZZ, https://www.nzz.ch/english/military-reservist-takes-germanys-foreign-policy-reins-ld.1882795, (Erişim Tarihi: 08.05.2025).  

Gamze BAL
Gamze BAL
Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Akabinde Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini “1992 Sonrası Avrupa Birliği’nin Filistin-İsrail Sorununa Yaklaşımı” başlıklı teziyle tamamlamıştır. 2021-2022 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı’nda doktora ders dönemini tamamlamıştır. Halihazırda Bal, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine devam etmektedir. İleri derecede İngilizce bilen Bal’ın başlıca çalışma alanları, Avrupa Birliği, güvenlik, etnik çatışmalar ve çatışma çözümü yöntemleridir.

Benzer İçerikler