ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, 9 Temmuz 2019 tarihinde ON 4 kanalında İşin Özü programında dış politikadaki son gelişmeleri değerlendirdi.
Konuşmalarına Türk kamuoyundaki Amerikan karşıtlığının artışı ile başlayan Başkan Erol, bugün ABD’nin 11 Eylül sonrası ortaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve İsrail’in takip ettiği Büyük İsrail Projesi’nin (BİP) önündeki en büyük engelin Türkiye olduğunu vurguladı ve “Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’yle sahada birçok yerde mücadele halinde olup Amerika’nın kapalı ya da açık bir şekilde Türkiye’ye karşı tehdit niteliğinde söylemi mevcuttur. Trump’ın tweetlerinden görülebileceği üzere Türkiye’ye yönelik tehditlerin 15 Temmuz ile zirve yapmıştır.” dedi. 15 Temmuz üzerinden Türkiye’yi “iç savaşa” sürüklemek suretiyle yeni dizaynın bir parçası haline getirilmek istendiğini Türkiye’nin gördüğünü ifade eden Erol, günümüzün Türk Dış Politikası açısından kısa vadede en büyük tehdit kaynağı olarak Amerika ve İsrail olduğunun altını çizdi.
Sözlerine S-400 füze alımıyla devam eden Başkan Erol, “S-400’lerin tehdit olarak algılanması oldukça önemli zira bu algı aslında Türkiye’nin tehdit algısının kaynağı ile ilgilidir. Bugün artık S-400’lerle Rus uçakları yerine, Amerikan uçakları ve füzeleri engellenebilir, bu anlamda caydırıcıdır.” ifadelerini kullandı. Söz konusu caydırıcılığı ve politikayı temellendiren Erol durumu şöyle açıkladı: “Türkiye, 11 Eylül sonrası, 16 Kasım 2001 tarihinde Amerika’nın tek kutuplu dünya inşasına hayır dediği için bir hedef haline gelmiş ve ABD’nin yeniden inşa etmek istediği ülkeler arasına girmiştir. Bu durum S-400 meselesinde de görüldüğü üzere halen devam etmektedir.”
Başkan Erol, bugün var olan Amerikan karşıtlığının iki ülke arasındaki krizlerin yoğunluklu olarak 2000’lerin başından sonra gündeme gelmesi ve son dönemde artmasıyla ilgili olduğunu öne sürerek sadece Türkiye’de değil, Dünya geneline bakıldığında söz konusu ülkeye karşı var olan bir olumsuz algının olduğunu dile getirdi. Erol, “Bakıldığında Avrupa’nın kendisi dahil olmak üzere bir karşıtlık durumu söz konusu olup Dünya’da yükselen bir anti-Amerikanizm mevcut fakat bu durum bugün Türkiye’de zirve yapmıştır” dedi.
Batı’nın kendi içerisinde çok ciddi güç mücadelesinde olduğunu da ifade eden Erol, bir taraftan ABD’nin olduğu diğer taraftan da Almanya’nın başını çektiği bir AB blokunun varlığından söz etti. Bu ikili mücadelede Türkiye’nin konumlanışına bakıldığında “dengeye dayalı çok boyutlu politika” olduğunu ifade eden Erol, bugün Amerika ile etkin mücadele edebilmenin yolu veya Türkiye’ye olan baskılarını asgariye indirmenin yolunun bu “denge politikasından” geçtiğini öne sürdü. Denge politikasının sadece Rusya üzerine inşa edilemeyeceğini de söyleyen Erol, Türkiye’nin Amerika’nın hedefinde olan ülkelerle birlikte işbirliğine gitmesinin doğal olduğunu dile getirerek sözlerini noktaladı.