Tarih:

Paylaş:

RÖPORTAJ | Ermeni Siyaset Uzmanı Johnny Melikyan: “Ankara-Erivan Hattında Gerekli Adımlar Atılırsa Arabulucuya Gerek Yok”

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Türkiye, bölgede barış ve işbirliğinin tesis edilmesi yönünde çağrılarda bulunmuştur. Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan arasında imzalanan 10 Kasım 2020 tarihli üçlü deklarasyon sayesinde tüm bölgenin birbirine bağlanması suretiyle Güney Kafkasya’yı dönüştürecek yeni fırsatların doğduğuna işaret eden Türkiye, önerdiği 5’li ya da 6’lı bir platform vesilesiyle gerçekleşecek projelerin gönülleri de birbirine bağlayacağına inanmaktadır. Bu yüzden Ankara, görüş ve beklenti farklılıklarına rağmen bölge devletleriyle toprak bütünlüğü ve egemenliğe saygı temelinde barışçıl ilişkiler kurma taraftarıdır.

Siyaset Uzmanı Johnny Melikyan

Ankara’nın bölgesel işbirliği çağrılarına Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’dan da olumlu yanıt gelmiştir. Meseleyi bir adım öteye taşıyarak normalleşme tartışmalarını başlatan Paşinyan, Ermenistan’ın Türkiye’yle ilişkileri düzeltmeye yönelik çaba sarf etmeye hazır olduğunu dile getirmiştir.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Ermenistan Cumhuriyeti Başbakanlık Ofisi Orbeli Merkezi Kıdemli Uzmanı Johnny G. Melikyan’ın** görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Sayın Melikyan, Türkiye’nin son dönemde dile getirdiği barış ve işbirliği çağrılarına Paşinyan’ın olumlu yanıt verdiğini söyleyebiliriz. Olayların gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Türkiye’yle eşit koşullarda ön koşulsuz ilişkiler kurma meselesi yeni bir konu değildir. “Futbol Diplomasisi” sürecini ve Ermenistan’la ilgili olmayan başarısızlık nedenlerini hepimiz hatırlıyoruz. Son bölgesel işbirliği çağrıları, Erivan yönetiminin 2021-2026 programında yer alan ve hükumetin ana hedeflerinden biri olarak kayıtlara geçen bölgede istikrarı sağlama ve iyi komşuluk politikasına uygundur. Ancak hiç kimse bu sürecin kolay geçeceği ve bu tür adımların Ermenistan ve Artsakh’ın ulusal çıkarlarına zarar verebileceği yanılsamasına kapılmamalıdır. Buna ek olarak bölgede barışı sağlamak için hala ciddi tehditler vardır. Bunlar çözülmeden belirlenen görevi yerine getirmek son derece zordur. Dolayısıyla liderlerin diplomatik ilişkilerle desteklenmeyen gıyabi açıklamaları, pratik adımlar ve eylemlerle destekleninceye kadar yalnızca iyi niyet beyanı olarak dikkat çekecektir.

Ankara, ön koşullardan vazgeçip gerçekten temasları başlatarak Erivan’la ilişki kurmak isterse, orta vadede bazı olumlu süreçler başlayabilir. Ancak tekrar ediyorum ki; süreci başlatma inisiyatifi herhangi bir ön koşul barındırmamalı ve üçüncü ülkelerle ilişkiler bu süreci etkilememelidir. Bu bağlamda 1990’lı yıllarda Ermenistan’la devlet sınırını tek taraflı olarak kapatanın Türkiye olduğunu ve futbol diliyle söyleyecek olursam, “topun Türk tarafında” bulunduğunu belirtmek isterim. Fakat altını çizmek gerekir ki; Türkiye’yle ilişkilerin normalleşmesinde hiçbir arabulucuya da ihtiyacımız yoktur.

Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerine gelirsek, Paşinyan geçtiğimiz günlerde ilişkilerin normalleşmesi hayal etmenin bile zor olduğunu belirterek bir savunma örgütü olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örtügü’nün (KGAÖ) veya Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu eşbaşkanlarının bu konuda sorumluluk almasını önerdi. Peki, AGİT Minsk Grubu mu; yoksa KGAÖ mü? Siz hangisinin daha faydalı olacağını düşünüyorsunuz?

Paşinyan’ın uluslararası bir izleme mekanizmasının başlatılmasına ilişkin açıklaması, Azerbaycan-Ermenistan sınırındaki durumla ilgilidir. Bakü-Erivan hattındaki ilişkiler ve yaşanan sınır sorunları ile AGİT Minsk Grubu’nun yakın gelecekte görevine geri döneceği Karabağ ihtilafı ve Artsakh’ın (Dağlık Karabağ) gelecekteki statüsü gibi konularda ayrım yapmak gerekir. 2021 yılının Mayıs ayında Azerbaycan askerlerinin Ermenistan topraklarının bir kısmını ele geçirmesi[1] ve oradaki geçici mevcudiyeti gibi bazı sorunlarda Başbakan tarafından önerilen mekanizma, AGİT Minsk Grubu eşbaşkanı ülkelerce uygulanabilir. Eşbaşkanlardan biri olan Rusya, artık Ermenistan ile Azerbaycan arasında arabuluculuğa dahil olmuş durumdadır. AGİT Minsk Grubu’nun diğer eşbaşkanları Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de örgüt çerçevesinde aynı şeyi yapabilirler. Bir güvenlik örgütü olan KGAÖ’ye gelince, bu örgütün görevi toplu savunma ve örgüte üye devletlerin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. Örgütün politik ve askeri hedefi budur.

Sizce iki ülke arasında aşılması gereken zorluklar veya daha kolay çözülecek sorunlar nelerdir? Hangi eylemler bölgede kalıcı barışı mümkün kılabilir? Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerine gelince, burada pek çok sorunlu konu olduğunu belirtmek isterim. Daha önce dile getirilen devlet sınırları konusuna ek olarak, askeri çatışmaların durmasından on ay sonra bile savaş esirleri ve diğer tutuklular, 10 Kasım 2020 tarihli anlaşmanın maddelerinden birine aykırı şekilde Azerbaycan’ın esaretinde tutulmaktadır. Anlaşmanın tüm maddelerinin yerine getirilmesi, seçici bir yaklaşım olmadan savaş esirlerinin serbest bırakılması, mevcut tüm iletişim kanallarının açılması elzemdir. Bunun yanı sıra savaş söyleminden ve güç kullanımı tehdidinden vazgeçilmesi ve Azerbaycan askerlerinin işgal edilen Ermeni topraklarından çekilmesi gerekmektedir. Bunlar, bölgeyi istikrara kavuşturmanın anahtarıdır. Tüm bunlardan sonra, karşılıklı nefrette bir azalma yaşanabilir. Yine de ilişkilerin kurulması girişimlerinde bazı sorunlar devam etmektedir.

Ankara-Erivan hattında ise her şey daha basittir. Eşit şartlarda ve ön koşulsuz bir diyaloğun başlatılması, Ermenistan’ın tek taraflı ablukasının feshedilmesi ve Türk-Ermeni ilişkilerinin Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinden ayrılması gerekmektedir. Bu şekilde orta vadede bölgedeki durum üzerinde olumlu bir etki yaratacak şekilde ilerleme kaydedilebilir.

Paşinyan birkaç gün önce bir hükümet toplantısında Bakanlar Kurulu’nun önümüzdeki 5 yıllık programını sundu. Ermenistan Parlamentosu hükümetin yeni programını onayladı. Ancak belgenin kabulü tam anlamıyla Parlamento’da yaşanan bir savaş ortamında gerçekleşti. Onaylanan yeni programı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Program, savaş sonrasında dış ilişkiler ve güvenlik konularında Ermenistan Cumhuriyeti Güvenlik Konseyi tarafından başlatılan 2020 Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin devamıdır. Program, yapısal olarak giriş ve altı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler şöyledir: 1. Güvenlik ve Dış Politika; 2. Ekonomi; 3. Altyapının Geliştirilmesi; 4. İnsan Kaynaklarının Gelişimi; 5. Hukuk ve Adalet; 6. Kurumsal Gelişme. 

Programa göre, Ermenistan için öncelikli olan dış güvenliğin, egemenliğin ve toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bunun yanı sıra Ermenistan çevresinde elverişli bir bölgesel ve uluslararası atmosferin yaratılmasıdır. Ayrıca Karabağ Sorunu’nun adil bir şekilde çözülmesine vurgu yapılmaktadır. Bizi ilgilendiren ilk bölümde, Ermenistan’ın güvenliğini sağlamada öncelik teşkil eden alanlar ve her biri için dış politika önceliklerinin ve beklentilerinin tespiti yapılmıştır. Program taslağında Ermenistan’ın güvenliğini sağlamak için öncelik verilen başlıklar şöyle sıralanmıştır: 1. Modernize edilmiş Ermenistan; 2. Ermeni-Rus stratejik ilişkileri; 3. Ülkenin KGAÖ üyeliği; 4. İstikrarlı bir bölgesel ortamın oluşturulması ve bölgesel altyapı engelinin kaldırılması; 5. AGİT Minsk Grubu’nun eşbaşkanlığı; 6. Her alanda proaktif ve etkin dış politika. Dış politika bağlamında Rusya, ABD, Avrupa Birliği (AB), Gürcistan ve İran’a özel önem atfedilmektedir.

Makalede yer alan görüşler, yazarın kişisel görüşleri olup, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (ANKASAM) yayın politikasını yansıtmayabilir.


** Johnny Melikyan, Rus-Ermeni Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2007 yılında mezun olmuştur. Daha sonra yüksek lisans eğitimine Dünya Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler Kürsüsü’nde devam etmiş ve 2010 senesinde alan uzmanı unvanını almaya hak kazanmıştır. 2010-2012 yılları arasında Rus-Ermeni Üniversitesi Kafkasya ve Ortadoğu Fakültesi’nde ve Bölgesel Araştırmalar Bilim Merkezi’nde görev yapan Melikyan, 2011-2013 yıllarında da Cumhurbaşkanlığı Ofisi Halkla İlişkiler ve Bilgi Merkezi’nde çalışmıştır. 2016-2017 yılları arasında Noravank Bilimsel Eğitim Vakfı bünyesindeki Siyasal Araştırmalar Merkezi’nde akademik çalışmalarını sürdüren Melikyan, 2019 yılından beri Başbakanlık Halkla İlişkiler ve Bilgi Merkezi’nde görev yapmaktadır. Yayınlanmış çok sayıda makalesi ve bir kitabı bulunmaktadır.

[1] Ermenistan’ın iddiasına göre, 2 Mayıs 2021 tarihinde Azerbaycan Ordusu, Ermenistan topraklarının 3,5 kilometre derinliğinde ilerleyerek söz konusu ülkenin kuzeyindeki Kara Göl’ün etrafındaki topraklarında kontrolü ele geçirmiştir. Ertesi gün Paşinyan, Syunik ve Gegharkunik bölgelerinde yaklaşık 250 Azerbaycan askerinin bulunduğunu belirterek bu asklerin geri çekilmesini talep etmiştir. Ayrıca Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan’ı provokasyonla suçlamıştır.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre ise daha önce hava koşullarından dolayı göl çevresindeki bölgede kontrolü sağlayamayan Bakü yönetimi, güvenliği güçlendirmekte ve bunu da iki tarafın da haritalarını esas alarak yapmaktadır. Konu hakkında detaylı bilgi için bkz. “Что и почему происходит на границе Азербайджана и Армении?”, BBC, https://www.bbc.com/russian/news-57150521, (Erişim Tarihi: 01.09.2021).

Ülviye FİLİYEVA ERKEÇ
Ülviye FİLİYEVA ERKEÇ
Ülviye FİLİYEVA ERKEÇ-Lisans eğitimini Bakü Devlet Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde tamamlayan Ülviye Filiyeva Erkeç, aynı zamanda Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden de mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, Aksaray Üniversitesi Kent Sosyolojisi Programı’nda sunduğu “Türk ve Rus Basınındaki Algılanışı ile Türkiye’ye Evlilik Yolu ile Göç Olgusu” başlıklı tezle elde eden Erkeç, Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Bölge Çalışmaları Bilim Dalı’ndaki yüksek lisans eğitimini de sürdürmektedir. Filiyeva Erkeç, ileri seviyede İngilizce, Rusça, Avarca ve Azerbaycan Türkçesi bilmektedir.