4 Ekim 2025 tarihi itibarıyla Pekin’de gözler, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi’nin 20. Dönem Dördüncü Genel Kurul Toplantısı’na çevrilmiştir. 20-23 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan kurul toplantısı, Çin’in 2026-2030 dönemini kapsayan 15. Beş Yıllık Planı’nın ana hatlarını belirleyecek önemli bir adımdır. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, söz konusu planın kaliteli üretken güçlerin gelişimi, yüksek kaliteli büyüme ve insan odaklı kalkınma gibi temalar etrafında hazırlandığını belirtmiştir.[i] Bu açıklama, Çin’in ekonomik stratejilerini küresel zorluklara uyarlama çabasını yansıtmaktadır. Tarihsel olarak bu planlar, Mao Zedong döneminden beri Çin’in merkezi planlama geleneğini sürdürmekte olup son yıllarda dijital ekonomi ve sürdürülebilirlik unsurlarıyla zenginleştirilmiştir.[ii]
Mevcut uluslararası ilişkiler literatüründe Çin’in Beş Yıllık Planları, ülkenin sui generis kalkınma modelinin bir yansıması olarak ele alınmaktadır. Bu yaklaşım, çoğunlukla “Seçici Adaptasyon”[iii] stratejisi olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda Çin’in Batı liberalizmini taklit etmeden kendine özgü bir yol çizdiği sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu kavram, Barry Naughton’un “The Chinese Economy: Transitions and Growth” adlı eserinde detaylı olarak incelenmekte olup[iv]Çin’in piyasa reformlarını devlet kontrolüyle dengeleme stratejisini vurgulamaktadır. Çin’in ekonomik düzenlemelerde küresel normları yerel koşullara uyarlama süreci “Seçici Adaptasyon” olarak tanımlanmaktadır. Bu strateji, Çin’in uluslararası siyasi ekonomiye kendi şartlarında katılma çabasının bir yansıması olarak görülmektedir.
15. Beş Yıllık Plan, 2035 yılına kadar sosyalist modernleşmeyi temel olarak gerçekleştirmeyi hedefleyen üçlü plan döneminin (14, 15 ve 16 Beş Yıllık Planları) orta direği olarak görülmektedir. Özellikle Donald Trump’ın ikinci dönemdeki radikal politikalarına etkisi ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin ilişkilerinin geleceği açısından değerlendirilebilir.
Çin’in 15. Beş Yıllık Planı, geleneksel sanayileşme modelinden uzaklaşarak teknoloji odaklı bir “yeni kalkınma paradigmasına” geçişi simgelemektedir. Şi’nin vurguladığı üzere plan “kaliteli üretken güçleri, yapay zekayı, biyoteknolojiyi ve yeşil enerji gibi yenilikçi sektörleri” yerel koşullara uyarlayarak gelişmeyi öncelemektedir.[v] Bu paradigma, Çin’in “Çift Döngü” stratejisiyle uyumlu olup iç talebi güçlendirirken dışa açılımı sürdürmeyi amaçlamaktadır. Bu strateji, Çin’in ekonomik büyümesini hem iç hem de dış piyasalara dayandırarak sürdürülebilir ve dirençli bir ekonomi oluşturmayı hedeflemektedir. Temelde küresel ekonomik belirsizliklere ve dış baskılara[vi] karşı Çin’in ekonomik bağımsızlığını güçlendirmeyi ve aynı zamanda küresel ekonomiye entegrasyonunu sürdürmeyi amaçlamaktadır.
İç döngü, Çin’in ekonomik bağımsızlığını ve teknolojik özerkliğini güçlendirirken; dış döngü, küresel pazarlarla entegrasyonu sürdürmeyi garanti etmektedir. Ancak bu stratejinin başarısı, iç piyasadaki tüketim gücünün artırılmasına, teknolojik inovasyonun hızına ve uluslararası işbirliklerinin etkinliğine bağlıdır. Graham Allison’ın “Thucydides Tuzağı” teorisine göre bu strateji, ABD-Çin rekabetinde gerilimleri artırma potansiyeline sahiptir. Ancak aynı zamanda Çin’in barışçı yükselişini destekleyen bir çerçeve sunmaktadır.[vii]
Yeni plan, 14. Beş Yıllık Plan’ın yenilikçi büyüme hedefini derinleştirerek milli hasılayı 2035 yılına kadar ikiye katlamayı hedeflemektedir.[viii] Planın bir diğer öne çıkan yönü, halkın 3 milyondan fazla öneri sunduğu çevrimiçi diyalogda insan odaklı yapının 2021 tarihli “İşleyen Demokrasi” isimli Beyaz Kitap’ta yer alan baştan-aşağıya demokrasi söylemini gerçekleştiriyor olmasıdır. Önerilerde yaşlı bakımı için yapay zeka kullanımı, topluluk spor tesislerinin çoğaltılması, bilimin popüler kültür haline getirilmesi gibi unsurlarla birlikte sosyal istikrarlı büyüme modeli ön plana çıkmaktadır.
15. Beş Yıllık Plan’ın inovasyon odaklı yapısı, Çin’i orta gelir tuzağından kurtararak küresel liderliğe taşıyabilme potansiyeline sahiptir. Bu hedefe paralel olarak 15. Beş Yıllık Plan’ın araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamalarının yıllık %7 artması beklenmektedir.[ix] Geleneksel endüstrilerin dijital dönüşümü, yeni nesil endüstrilerin (örneğin kuantum hesaplama) teşviki ve gelecek endüstriler için altyapı yatırımları, Çin’i teknoloji devinden teknoloji liderine evrilmesini vaat etmektedir.
Ayrıca bu iç odaklı dönüşümün küresel yansımaları şimdiden yankı bulmuştur; plan, yüksek standartlı açılımı genişleterek Körfez Ülkeleri’yle enerji ve ticaret bağlarını derinleştirmektedir. Bu bakımdan Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC) devletleri, “Küresel Güney-Kuzey Köprüsü” olarak tanımlanmaktadır.[x]
Çin’in 15. Beş Yıllık Planı, ABD’yle rekabetin gidişatını doğrudan etkileyebilir. Nitekim Trump’ın “Önce Amerika” doktrini, Çin’e yönelik %60’lık minimum gümrük vergisi getirmiştir. Şubat 2025 tarihinde yürürlüğe giren %10’luk genel tarife, Kasım 2025 tarihine kadar uzatılsa da tarifelere uygulanan %10’luk bir vergi dalgası Çin’i dolaylı olarak etkilemiştir. Bu tarifeler, ABD’nin ticaret açığını azaltma çabası olarak görülmekte olup 2025 yılının ilk yarısında Çin’in ihracatını %8 düşürmüştür.[xi]
15. Beş Yıllık Plan’da yer alan biyoteknoloji ve yeşil enerji vurgusu, Trump’ın kritik alanlarda Çin bağımlılığını sıfırlama vaadini zorlayacaktır. Örneğin planın Ar-Ge artışına eğilim göstermesi, ABD’nin çip yaptırımlarına karşı Çin’in kendi yarı iletken ekosistemini kurmasını hızlandırabilir. Bu da Trump’ın stok piyasalarını etkileyen tarifeleri yumuşatmasına yol açabilir. Trump’ın Çin’le adil ve eşit ilişki arayışı, planın açılımı genişletme stratejisiyle çakışmaktadır. Çin’in Körfez ve Afrika’daki yatırımları, ABD’nin Pasifik’teki müttefiklerini daha da sıkıştırabilir.
Sonuç olarak Çin’in 15. Beş Yıllık Planı, iç dönüşümün ötesinde küresel güç dengelerini yeniden tanımlayan bir manifesto niteliğindedir. Trump’ı ekonomik ve jeopolitik hamlelere zorlayarak ABD-Çin ilişkilerinin rekabetini değiştirebilir. Uluslararası ilişkiler literatürü, bu planı Çin’in barışçı ama kararlı yükselişinin simgesi olarak konumlandırırken; gelecekteki istikrar Çin’in açılımı ile ABD’nin korumacılığının dengesine bağlı görünmektedir. Kısaca Şi’nin 2035 vizyonu sadece Çin için değil, çok-kutuplu bir dünya için dönüm noktası olacaktır. Güncel perspektife göre bu vizyon, küresel tedarik zincirlerini yeniden şekillendirerek ve gelişmekte olan ülkelerin Çin’e yönelimini artıracaktır.
[i] “China’s 15th Five-Year Plan: What We Know So Far”, China Briefing, https://www.china-briefing.com/news/chinas-15th-five-year-plan-what-we-know-so-far/, (Erişim Tarihi: 04.10.2025).
[ii] Naughton, B. J. (2018). The Chinese economy: Adaptation and growth. MIT Press.
[iii] Roland, G. (2021). China’s rise and its implications for International Relations and Northeast Asia. Asia and the Global Economy, 1(2), 100016.
[iv] Naughton, B. J. (2018). The Chinese economy: Adaptation and growth. MIT Press.
[v] “What To Expect From China’s 15th Five-Year Plan”, The US-China Business Council, https://www.uschina.org/articles/what-to-expect-from-chinas-15th-five-year-plan/, (Erişim Tarihi: 04.10.2025).
[vi] Örneğin ABD-Çin ticaret savaşları ve ABD’nin teknoloji yaptırımları.
[vii] Allison, G. (2017). Destined for War: Can America and China Escape Thucydides’s Trap? Houghton Mifflin Harcourt.
[viii] “The macroeconomic implications of China’s next five-year plan…”, Banking News, https://www.chinabankingnews.com/p/the-macroeconomic-implications-of, (Erişim Tarihi: 04.10.2025).
[ix] Aynı yer.
[x] “China’s 15th Five-Year Plan and the Gulf: Partners in a Changing World Order”, Gulf International Forum, https://gulfif.org/chinas-15th-five-year-plan-and-the-gulf-partners-in-a-changing-world-order/, (Erişim Tarihi: 04.10.2025).
[xi] “US tariffs: What’s the impact on global trade and the economy?”, JP Morgan, https://www.jpmorgan.com/insights/global-research/current-events/us-tariffs, (Erişim Tarihi: 08.10.2025).
