Webster Üniversitesi, Misafir Prof. Dr. Alisher Faizullaev: “Sosyal Diplomasi, Toplumsal Bir Olgudur ve Bazı Belirgin Özelliklere Sahiptir.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Son zamanlarda çeşitli diplomasi biçimleri hakkında tartışmalar yapılmaktadır ve sosyal diplomasi de bunlardan biridir. Bu diplomasi türü, geleneksel diplomasiyle karşılaştırıldığında toplumsal aktörler arasındaki ilişkileri güçlendirme ve çeşitli sosyal sorunlara yenilikçi çözümler sunma potansiyeline sahiptir.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Sosyal Diplomasinin etkinliğini değerlendirmek üzere Webster Üniversitesi’nden misafir Prof. Dr. Alisher Faizullaev’leyapmış olduğu röportajı dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Sosyal diplomasi kavramını nasıl tanımlarsınız ve geleneksel diplomasiye göre ana farkları nelerdir?

Geleneksel olarak diplomasi terimi uluslararası diplomasiyle eş anlamlı olmuştur. Bu geleneksel diplomasi formu, devletin dış politikası ve uluslararası politikasının bir aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kavram, siyasi, güvenlik, ekonomik, ahlaki, hukuki ve ilişkisel hedeflerin peşinden gitmeyi içerebilir. Ancak temelde bir siyasi olgu olup uluslararası alanda gerçekleşmektedir. Geleneksel olarak devlet aktörlerine odaklanırken, sivil toplum kuruluşları ve çok uluslu şirketler gibi yeni uluslararası oyuncuların ortaya çıkışı diplomasi anlayışımızı genişletmiştir.

Sosyal diplomasi, toplumsal bir olgudur ve bazı belirgin özelliklere sahiptir. Çeşitli sosyal aktörler arasındaki ilişkileri güçlendirmek ve böylece bir arada yaşama yeteneklerini artırmak için diplomasi ruhu, kültürü ve araçlarını kullanır. Sosyal aktörlerin temel nitelikleri arasında amaçlarının bilincinde olmaları ve diğer amaç odaklı varlıklarla, bireyler, gruplar, kuruluşlar, şirketler, devletler ve onların kolektif varlıklarıyla ilişkiler kurma ve angaje olma kapasiteleri yer almaktadır. Ulusal çıkar, güç dağılımı, yönetim ve kontrol üzerine odaklanan siyasi diplomasiye kıyasla sosyal diplomasi, bağlantılılık, etkileşim, ilişkiler ve sosyal iyiliklerin yaratılması etrafında döner.

Siyasi ve sosyal alanlar iç içe geçmiş olsa da siyasi ve sosyal diplomasi odakları farklıdır. Eğer oyun metaforunu kullanırsak, siyasi diplomasi uluslararası sahnede bir güç oyununun barışçıl bir aracı olarak ortaya çıkarken, sosyal diplomasi toplum içinde ilişkisel bir oyunun barışçıl bir aracı olarak işlemektedir. Yine de her ikisi de iyi niyet, barışçıl ve diyalog taahhüdü gibi temel diplomatik nitelikleri paylaşmaktadır.

Son yıllarda, diplomasi kavramının genişlediğini ve geleneksel diplomasiye özgü olmayan yeni alanları kapsadığını gördük; örneğin, çok katmanlı diplomasi, paradiplomasi, şehir diplomasisi, inanç diplomasisi vb. Başka bir deyişle, diplomasi çoğulcu[1] hale gelmekte ve artık sadece devletlerarası ilişkilerin bir alanı olarak değil, çok daha geniş bir şekilde, örneğin bir sosyal kurum olarak anlaşılmaya başlanmaktadır.[2] Sosyal diplomasi kavramı, transprofesyonel[3] diplomasi (günlük diplomasi[4] günlük elçi[5]) ve polilateral diplomasi[6] kavramlarıyla yakından uyumludur. Bu kavramlar, diplomasiyi siyasi boyutlarını arka plana iterek ve diplomasiyi bir sosyal pratik [7]olarak vurgulayarak, diplomasiyi sosyalleştirmeye[8] işaret ederek ve sosyal yönlerini ve etkisini vurgulayarak diplomasiye alışılmadık bir perspektif sunmaktadır. Doğası gereği sosyal diplomasi, insancıl bir çabadır. Sosyal diplomatlar, topluma diplomatik kültür ve yöntemleri entegre ederek, çeşitli sosyal aktörler arasında iyi ilişkiler geliştirerek sosyal iyilikler üretmeye çalışan bireylerdir.

Geleneksel diplomatlar siyasi diplomasiye ve çekirdek bir etkinlik olarak müzakerelere odaklanırken, sosyal diplomatlar sosyal yaşamın çeşitli alanlarında faaliyet gösterirken sohbeti temel bir araç olarak önceliklendirmektedir. Sosyal diplomatlar geniş bir şekilde müzakere ve arabuluculuk kullanabilir, ancak temelde sohbetçilerdir. Herhangi biriyle, hatta “kötü adamlarla” bile sohbet edebilirler ve bunu yapmak için “diplomatik ilişkilere” ihtiyaç duymazlar. Samimi sohbet, empati, eşitlik, karşı tarafın onur sahibi bir insan olarak koşulsuz kabulünü varsayar. Sohbet, insanlar arasında köprüler kurmaya ve ilişkiler geliştirmeye yardımcı olur. Birçok farklı insan ve meslekten temsilciler sosyal diplomat olarak hareket edebilir veya profesyonel ve günlük yaşamlarında sosyal diplomasi unsurlarını kullanabilir. Bunlar, sosyal çalışanlar ve psikologlar, aktivistler ve Sosyal Toplum Kuruluşu üyeleri, öğretmenler, polis memurları, din adamları, arabulucular, blog yazarları ve diğerleri olabilir.

Sosyal diplomasi hem açık hem de örtük seviyelerde tezahür eder, bilinçli farkındalıkla veya olmaksızın varlığını işaret eder. Sosyal diplomasinin dikkate değer bir formu iyi niyet elçileridir. Sadece hükümet ajansları ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası örgütlerin temsilcileri olarak değil, aynı zamanda okullar, üniversiteler, kütüphaneler, hayır kurumları ve diğer sivil toplum kuruluşlarının da temsilcileri olarak hareket ederler. Bu alışılmadık elçiler toplumda iyi niyet yayarak ve toplumsal gelişime katkıda bulunarak toplumda karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü teşvik ederler.

2. Sosyal diplomasi uluslararası ilişkilerde nasıl bir rol oynar ve geleneksel diplomasi yoluyla çözülemeyen ne tür sorunlara etkili bir çözüm sunabilir?

Uluslararası aktörler belirli bir -uluslararası- toplum içinde hareket ederler. Uluslararası ilişkiler teorisinde İngiliz Okulu buna özel bir önem vermiştir. Uluslararası arenada hareket eden ve etkileşimde bulunanların çıkar ve değer farklılıkları olabilir ve bu farklılıkların üstesinden güç kullanarak veya barışçıl yollarla, yani savaş veya diplomasi yoluyla gelebilirler. Bir arada yaşamanın barışçıl bir yolu, diyalog yoluyla ilişkileri yönetmeyi içerir ve bu sosyal olarak motive edilmiş bir faaliyettir. Kendi aralarında iyi ilişkiler sürdürmek veya geliştirmek isteyen devletler ve diğer uluslararası aktörler bile ilişki temelli zorunlulukları doğrultusunda hareket edebilirler. Ancak bu tür sosyal odaklı diplomasi, daha önce de tartışıldığı gibi, çıkar temelli zorunluluklara dayalı siyasi hedeflerin ön plana çıktığı uluslararası politikada ana itici güç değildir. Uluslararası siyasette yer alan aktörler için siyasi ve ekonomik kazanç ya da güvenliğin sağlanması çoğu zaman iyi ilişkilerin sürdürülmesi ya da geliştirilmesinden daha önemlidir. Kısacası, geleneksel, öncelikli olarak çıkara dayalı ve siyasi odaklı diplomasi veya uluslararası siyasi ilişkiler içinde sınırlı sosyal odaklı veya ilişki odaklı diplomasi biçimlerinden bahsedilmesi mümkündür.

3. Sosyal diplomasi alanında gelecekte hangi gelişmeleri bekliyorsunuz ve bu alandaki araştırmacılar ve uygulayıcılar için yeni fırsatlar nelerdir?

Diplomatik çalışmalar şu anda büyük bir yükseliş göstermektedir. Bunun nedenlerinden biri, sosyoloji, psikoloji, kültürel çalışmalar ve diğer sosyal bilimlerden çeşitli fikirlerin dahil edilmesiyle disiplinler arası yaklaşımların tanıtılmasıdır. Diplomatik çalışmalarda sosyal bir dönüş olduğunu söyleyebiliriz.[9] Diplomasi, bir sosyal pratik olarak genişlemektedir. Bu bağlamda, diplomasiyi sosyalleştirmeye yönelik mevcut yaklaşımların gelişimini ve sosyal diplomasiye ilginin dahil edilmesiyle yeni yaklaşımların ortaya çıkmasını bekliyorum.

Modern dünya daha karmaşık, birbiriyle daha çok ilişkili ve daha az öngörülebilir hale geldikçe, sosyal diplomasiye olan ihtiyaç artacaktır. Sosyal diplomasi gelecekte kurumsallaşır mı bilinmez, ancak geleneksel diplomasiye kıyasla, herhangi bir kurumsal temel olmaksızın başarılı bir şekilde çalışabilir. Diğer her diplomasi gibi, sosyal diplomasi de bir misyondur ve toplumu iyileştirmekle ilgilenen herkes veya bu çabayı bir yaşam misyonu olarak görecek olanlar tarafından üstlenilebilir.

Uygulama açısından, transprofesyonel ve sosyal yönlü diplomasiye ilişkin yeni formların ve uygulamaların ortaya çıkmasını, bu konuda çeşitli eğitim programlarının geliştirilmesini bekleyebiliriz. Yeni problemleri ve zorlukları olan günümüz dünyasında, hem uluslararası hem de toplumsal düzeylerde diplomasiye olan ihtiyaç artmaktadır. Uluslararası ve sosyal diplomasi, birbirlerini güçlendirerek ve tamamlayarak el ele vermelidir.

Prof. Dr. Alisher Faizullaev

Siyaset Bilimi doktorası ve Psikoloji doktorası olan Profesör Alisher Faizullaev, akademisyen, yazar, öğretmen, diplomatik ve müzakere becerileri eğitmeni ve koçtur. Özbekistan’ın Birleşik Krallık (1999-2003), Benelüks ülkeleri, Avrupa Birliği ve NATO (1995-1998) Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. Tufts Üniversitesi Fletcher Hukuk ve Diplomasi Okulu ve Georgetown Üniversitesi Dış Hizmet Okulu Diplomasi Çalışmaları Enstitüsü’nde Fulbright Bursiyeri (2011-2012) ve McGill Üniversitesi (2014), Cambridge Üniversitesi (2005) ve Western Washington Üniversitesi’nde (1992) Misafir Öğretim Üyesi olarak görev yapmıştır. Dr. Faizullaev, diplomasi ve müzakere üzerine çok sayıda kitap ve bilimsel makale yayınlamıştır. Son kitabı “Diplomacy for Professionals and Everyone” Brill tarafından 2022 yılında Leiden ve Boston’da yayımlanmıştır. Halen Leif J. Sverdrup Küresel Öğretim Bursu (GTF) Programı kapsamında Webster Üniversitesi’nde misafir Profesör olarak görev yapmaktadır.


[1] Cornago, Noé (2013). Plural Diplomacies: Normative Predicaments and Functional Imperatives. Leiden and Boston: Brill.

[2] Neumann, Iver B. (2020). Diplomatic tenses. A social evolutionary perspective on diplomacy. Manchester: Manchester University Press.

[3] Constantinou, Costas, Noé Cornago and Fiona McConnell (2017). Transprofessional Diplomacy. Leiden and Boston: Brill.

[4] Sennett, Richard (2012). Together. The rituals, Pleasures and Politics of Cooperation. London: Penguin Books.

[5] Otto, Kate (2015). Everyday Ambassador: Make a Difference by Connecting in a Disconnected World. New York: ATRIA Paperback.

[6] Wiseman, Geoffrey (2010). “’Polylateralism’: Diplomacy’s Third Dimension,” Public Diplomacy Magazine 4 (Summer), pp. 24-39.

[7] Sharp, Paul (2013). “Diplomacy in International Relations Theory and Other Disciplinary Perspectives,” in Diplomacy in a Globalizing World: Theories and Practices, eds. Pauline Kerr and Geoffrey Wiseman. New York: Oxford University Press.

[8] Melissen, Jan. “Jan Melissen on academic opportunities around diplomacy”, Leiden University, March 12: https://www.universiteitleiden.nl/en/news/2020/03/jan-melissen-on-research-challenges-around-diplomacy, (Erişim Tarihi: 08.02.2024).

[9] Faizullaev, Alisher (2022). “On Social Diplomacy”, The Hague Journal of Diplomacy 17(4): 692-703.

Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Dilara Cansın KEÇİALAN, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimini sürdüren Keçialan, ayrıca Atatürk Üniversitesi'nde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde öğrenim görmektedir. ANKASAM'da Avrasya Araştırma Asistanı olarak görev yapan Keçialan'ın başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce, Rusça ve az derecede Ukraynaca bilmekte olup Kazakça öğrenmektedir.

Röportaj

Szczecin Üniversitesi, Prof. Dr. Małgorzata Kamola-Cieślik: “ABD ve Çin, Ay’daki Helyum-3 Kaynakları İçin Bir Yarış İçindedir.”

Enerji kaynakları denildiğinde akla ilk olarak fosil yakıtlar gelmektedir. Dünya genelinde tüketilen enerjinin %80’ini...

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya,...

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...