Analiz

Venezuela’nın Çin’e Yönelen Petrol İhracatı

Venezuela’nın Çin’e petrol ihracatı, ABD yaptırımlarına rağmen istikrarını korumaktadır.
Çin, enerji diplomasisinde Venezuela’yla stratejik ve sürdürülebilir bir ortaklık kurmaktadır.
Çin’in Venezuela’yla kurduğu ilişkiyi sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeostratejik bir yatırım olarak görülebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Venezuela’nın Mayıs 2025 tarihindeki petrol ihracat verileri, yalnızca enerji sektöründeki teknik gelişmeleri değil, aynı zamanda uluslararası siyaset ve ekonomi sahnesindeki jeoekonomik yönelimleri de yansıtmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uyguladığı yaptırımların yeniden sıkılaştırıldığı bir dönemde, Venezuela’nın ihracat hacmini koruyabilmesi ve bu dengeyi özellikle Çin’le kurduğu ilişkiler üzerinden sürdürebilmesi, dikkate değer bir gelişmedir.

Venezuela’nın toplam petrol ve rafine ürün ihracatı, mayıs ayında 779.000 varil/gün olarak gerçekleşmiştir. Bu oran, nisan ayındaki 783.000 varil/gün seviyesine oldukça yakındır. Ancak burada asıl dikkat çekici olan husus, Çin’e yapılan sevkiyatların önemli ölçüde artmış olmasıdır. Nisan ayında 521.000 varil/gün olan Çin’e yönelik ihracat, mayıs ayında 584.000 varil/gün’e yükselmiştir. Bu artış, yalnızca rakamsal bir değişiklikten ibaret değildir; aynı zamanda Venezuela’nın küresel enerji denklemindeki yeni yöneliminin bir ifadesidir.[1]

2024 yılı sonbaharında ABD Hazine Bakanlığı’nın, Venezuela Petrolleri Devlet Anonim Şirketi’nin (VPDAŞ) ihracatına yönelik geçici lisansları sonlandırması, başta Chevron olmak üzere birçok Batılı şirketin Venezuela’dan doğrudan alım yapmasını zorlaştırmıştır.[2] Bu durum, VPDAŞ’nin Batı pazarındaki esnekliğini sınırlarken, aynı zamanda Venezuela’yı alternatif ortaklarla daha güçlü ilişkiler kurmaya itmiştir. Bu noktada Çin, devreye giren başlıca aktör olmuştur.

Ancak bu yönelimi salt bir dış ticaret zorunluluğu olarak ele almak eksik bir değerlendirme olacaktır. Çin ile Venezuela arasında gelişen enerji işbirliği, yalnızca ticari değil, aynı zamanda stratejik ve teknolojik bir zeminde de ilerlemektedir. Çin, enerji güvenliğini sağlamak amacıyla Latin Amerika’da özellikle ham madde kaynaklarına uzun vadeli yatırımlar yapmakta; Venezuela ise bu yatırımları, ekonomik toparlanma ve finansal istikrar için bir kaldıraç olarak görmektedir.

Venezuela’nın Çin’e yönelimi, çoğu zaman dış politika alanında “yaptırım kaçışı” gibi yorumlansa da bu ilişki daha çok karşılıklı fayda ilkesi çerçevesinde değerlendirilebilir. Çin, Venezuela’dan gelen ağır ham petrolü (özellikle Boscan tipi) rafine etme altyapısına sahiptir ve uzun yıllardır bu ürünleri almakta, hatta bazı dönemlerde finansal destekler de sunmaktadır. Çin’in bu süreçte sağladığı teknik destek, taşıma altyapısı ve rafineri işbirlikleri, Venezuela’nın üretim zincirini sürdürülebilir kılmasına katkı sağlamıştır.

Çin’in petrol ticaretine yaklaşımı çoğunlukla siyasi müdahaleden uzak, sözleşme temelli ve uzun vadeli istikrar odaklıdır. Bu, Venezuela gibi iç siyasal istikrarsızlıkla mücadele eden bir ülke için önemli bir avantaj sunmaktadır. Bu yönüyle Çin, enerji tedarikinde jeopolitik risklere rağmen “istikrarlı ortak” kimliğini sürdürmektedir.

Mayıs 2025 tarihindeki verilere göre VPDAŞ, Çin dışında Hindistan ve Malezya gibi Asya ülkelerine de belirli miktarda petrol ihraç etmeye devam etmektedir.[3] Ancak bu ülkelerdeki alımların büyük bir bölümü, Çin merkezli ticaret ağları üzerinden yönlendirilmektedir. Örneğin, Singapur merkezli şirketlerin aracılığıyla yapılan işlemler, Venezuela petrolünün uluslararası piyasada dolaşımını dolaylı yollarla artırmaktadır. Bu durum, Çin’in yalnızca doğrudan alıcı değil, aynı zamanda bölgesel bir enerji dağıtım merkezi işlevi de üstlendiğini göstermektedir.

Bu bağlamda Çin’in Venezuela’yla kurduğu ilişkiyi sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeostratejik bir yatırım olarak görülebilir. Çin, Küresel Güney’in önde gelen aktörlerinden biri olarak Latin Amerika’daki etkinliğini artırmakta ve enerji diplomasisini bu sürecin bir aracı olarak kullanmaktadır. Venezuela’yla sürdürülen bu enerji işbirliği, Çin’in Latin Amerika’daki daha geniş ölçekli “Kuşak ve Yol” vizyonunun da bir parçası olarak okunabilir.

Bu gelişmelerin yalnızca Venezuela-Çin hattında değil, uluslararası bağlamda da etkileri olması beklenmektedir. ABD’nin yaptırımlarla oluşturduğu daralma politikası, beklenildiği ölçüde VPDAŞ’nin ihracatını düşürememiş; aksine yeni tedarik yollarının açılmasına yol açmıştır. Çin’in bu süreçteki yapıcı ve kapsayıcı yaklaşımı, enerji ticaretinde alternatif normların oluşmasına katkı sunmaktadır.

Çin’in Venezuela’yla ilişkisi, diğer bölge ülkeleri tarafından da dikkatle izlenmektedir. Özellikle Brezilya, Arjantin ve Meksika gibi ülkeler, Çin’in bölgedeki yatırımlarını hem ekonomik hem de diplomatik açıdan önemsemekte; buna karşılık kendi ulusal çıkarlarını dengelemeye çalışmaktadır. Bu da Latin Amerika’da enerji eksenli çok yönlü diplomasi dönemine girildiğini göstermektedir.

Venezuela’nın Çin’le yürüttüğü enerji temelli ilişkiler yalnızca hammadde ihracatıyla sınırlı kalmamaktadır. Çinli şirketlerin Venezuela’daki petrol çıkarma ve işleme teknolojilerine yatırım yapmaları, VPDAŞ’nin üretim kapasitesini korumasına ve rafineri sistemlerini yenilemesine yardımcı olmuştur. Özellikle Çin’in sunduğu düşük faizli krediler ve ekipman desteği, Venezuela’nın ağır ham petrolünü işlemeye yönelik teknolojik dönüşümünü hızlandırma potansiyeli taşımaktadır. Bu çerçevede, enerji işbirliği yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kalkınmaya dönük bir altyapı politikası olarak da değerlendirilebilir.

Venezuela’nın Çin’e yönelen enerji ihracatı aynı zamanda uluslararası hukuk ve enerji güvenliği bağlamında da dikkate değerdir. ABD yaptırımları dolayısıyla bazı Batılı şirketlerin çekildiği ortamda Çin’in bu boşluğu doldurması, enerji tedarikinde tek kutuplu yapılara karşı çok taraflı alternatiflerin geliştiğini göstermektedir. Venezuela’nın Mayıs 2025 tarihinde Çin’e yönelik petrol ihracatını artırmış olması, sadece bir dış ticaret rakamı değil; aynı zamanda uluslararası sistemin enerji diplomasisindeki dönüşümünü yansıtan stratejik bir göstergedir. Çin’in bu süreçteki rolü, tarafların karşılıklı çıkarlarını gözeten ve teknik uyum odaklı bir ortaklık şeklinde gelişmiştir.

Bu işbirliğinin ilerleyen aylarda daha da derinleşmesi, hem Venezuela’nın ekonomik toparlanmasına katkı sağlayabilir hem de Çin’in enerji güvenliği stratejisinin tutarlı bir bileşeni olabilir. Bu gelişmeler, küresel enerji ticaretinde daha fazla çeşitliliğin ve çok kutuplu işbirliğinin önünü açma potansiyeline sahiptir.


[1] “Venezuela’s Oil Exports Stable as Buyers in China Receive More”, Reuters, www.reuters.com/business/energy/venezuelas-oil-exports-stable-buyers-china-receive-more-2025-06-03/, (Erişim Tarihi: 08.06.2025).

[2] Aynı yer.

[3] Aynı yer.

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler