Avrupa Politika Merkezi (CEP) Kıdemli Araştırmacısı Strahinja Subotic: “Belgrad’ın Moskova’ya Yaptırım Uygulaması Halinde Sırbistan Dış Politikası Bir Güven Kaybı Yaşayabilir.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya-Ukrayna Savaşı’nda “tarafsız” ve “dengeli” bir politika yürütmeye çalışan Sırbistan, bu süreçte Avrupa Birliği (AB) ile Rusya arasında adeta arafta kalmıştır. Belgrad yönetimi, bir yandan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınarken; diğer taraftan da AB’nin Moskova’ya yönelik yaptırımlarına katılmayı ısrarla reddetmektedir. AB üyeliğini hedefleyen Sırbistan, Ukrayna’daki savaşın ardından gerek AB gerekse de Rusya’yla ilişkilerini korumakta zorluk çekmeye başlamıştır. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, göreve geldiği 2017 yılından bu yana dengeli bir dış politika yürütme konusunda oldukça çetin bir mücadele vermektedir.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında AB-Sırbistan ilişkilerini değerlendirmek üzere, Sırbistan merkezli Avrupa Politika Merkezi (CEP) Kıdemli Araştırmacısı Strahinja Subotic’den aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. AB üyeliğini hedefleyen Sırbistan, Rusya’ya yaptırım uygulamayacağını açıkladı. Öncelikle Sırbistan’ın Rus dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanırım sorunuz Sırbistan’ın Rusya’ya yaptırım uygulayıp uygulayamayacağıyla ilgili… Sırbistan’ın AB’nin hazırladığı sekiz yaptırım paketi kapsamında Rusya’ya yaptırım uygulaması beklenmektedir. Aslında Sırbistan, 2014 yılında katılım müzakerelerine başladığından beri bunu yapmakla yükümlüdür. Ancak üyelik müzakereleri sürecinde bunun aşamalı olarak yapılması gerekmektedir. Yani uyum süreci, iyi niyete dayalı olarak adım adım ilerlemektedir. Burada kilit nokta, Sırbistan’ın uzun süredir Doğu ile Batı arasındaki dengeyi korumaya çalışırken; sadece Rusya’yla değil, Çin’le de ilişkisi nedeniyle dış politikada durgunluk yaşaması veya çok sınırlı bir ilerleme kaydetmesidir.

2. AB, Sırbistan’ı Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmaya çağırdı ve Moskova’yla yakın ilişkileri sürdürmenin AB’yle ortak bir gelecek inşa etme fikriyle uyumlu olmadığını vurguladı. Ancak Sırbistan duruşunda kararlı gibi görünüyor. Bu süreç, AB-Sırbistan ilişkilerinin geleceği için ne anlama geliyor?

Rusya’yı hedef alan AB düzenlemelerinin ve yaptırımlarının çoğu göz önünde bulundurulduğunda, Sırbistan’ın genel uyum yüzdesi %64’ten %45’e düşmüştür. Bu oran, AB kurumları için bir alarm niteliği taşımaktadır. Öyle ki; AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye devletler, Sırbistan’ı dış politikasını AB’yle uyumlu hale getirmesi ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılması çağrısında bulunmuştur.

Kısaca özetlemek gerekirse, Sırbistan’ın Rusya’ya yaptırım uygulamaması halinde AB yolunda bir durgunluk riskiyle karşı karşıya kalacağı ve bir ilerleme sağlayamayacağı söylenebilir. Bu süreci “kalıcı durgunluk” olarak nitelendirebiliriz. Yani hukukun üstünlüğü ve Belgrad-Priştine Diyaloğu’ndan ziyade; Sırbistan’ın bu konuda somut bir ilerleme sağlamaması durumunda ilgili fasıllar da kapanabilir. Bu sebeple dış politika konusu, Sırbistan’ın gelecekte AB üyesi olmasındaki genel perspektifini etkileyecek gerekçelere dayandırılmaktadır. Dolayısıyla bu süreç, elbette bir devlet olarak Sırbistan’a çok zarar vermektedir. Bu yüzden de özellikle Ukrayna için dayanışma göstermesi çağrıları, Sırbistan için mühim bir sınav olacaktır.

3. Belgrad’ın Rusya ile AB arasında bir yol ayrımında olduğunu söyleyebilir miyiz? Sırbistan, dengeye dayalı dış politikasında bu zorlu süreci nasıl aşacak?

Sırbistan, AB perspektifine işlevsel açıdan bakıyor. Yani Belgrad yönetimi, AB’yi, birlik değerlerine gerçekten inanmadan kendi mali çıkarlarından yararlanmak için bir araç olarak kullanmaktadır. AB’nin Sırbistan’a 2019 yılında sağlanan vize muafiyetini askıya alarak bir nevi yaptırım uygulama gibi bir imkânı da vardır. Bu çok düşük bir ihtimal olsa da bir senaryo olarak bahsedilmektedir. Dolayısıyla AB, Sırbistan’ın beklenildiği şekilde hareket etmemesi halinde vize rejimini geri getirebilir.

AB’nin Sırbistan’a sağladığı faydalara bakıldığında, vize ve liberalleşme en önemli konu olarak görülmektedir. Ayrıca AB ile Sırbistan arasında serbest ticareti garanti eden istikrar ve ortaklık şartını imzalanmıştır. Bu ticaretin üçte ikisinin AB’den geldiği düşünüldüğünde, Sırbistan için önemli bir konudur. Öte yandan AB, diğer ülkelere kıyasla Sırbistan’ın en büyük bağışçısı ve yatırımcısıdır. Bu nedenle AB yatırımcıları, Sırbistan ekonomisi için önemli bir rol oynadığından dolayı AB’den herhangi bir uzaklaşma, bu iş ortamını da riske atabilir.

4. AB’nin Sırbistan üzerindeki baskısı artacak mıdır? Ayrıca Sırbistan taraf seçmek zorunda kalacak mıdır?

Sırbistan, Rusya’ya yaptırım uygulayabilir; lakin bu süreç, muhtemelen kademeli olarak işleyecektir. Yani Sırbistan’ın bir gecede sekiz yaptırım paketi uygulamasını beklememek gerekir. Zira böylesi bir adım, Sırbistan’ın Rusya’ya tamamen sırtını dönmesi anlamına gelecektir. Dolayısıyla Belgrad, yaptırım uygulamaya karar verse bile bunu, diğer devletlerin yaptığı gibi, bariz veya açık bir şekilde yapmayacaktır. Şüphesiz Sırbistan, petrol endüstrisinde önemli bir paydaşı olması nedeniyle Rusya’yı çok kızdırmamaya çalışacaktır. Ayrıca Sırpların büyük bir çoğunluğu, Rus toplumuna, edebiyatına, kültürüne ve tabi ki tarihine ve dinine yakın hissetmektedir. Dolayısıyla tüm bu unsurlar, Sırp vatandaşlarının gözle görülür şekilde Ukrayna’da devam eden savaşa rağmen neden Rusya’ya karşı AB’nin yanında konumlanma konusunda isteksiz olduklarını göstermektedir. Sonuç olarak Sırbistan, AB’nin avantajlarından yararlanmaya devam etmek istiyorsa, Rusya’ya yaptırım uygulayacaktır; ancak bu kademeli bir süreç olacaktır. Üstelik Belgrad’ın Moskova’ya karşı yakın zamanda yaptırım uygulaması halinde, Sırbistan dış politikası bir güven kaybı yaşayabilir.


Strahinja Subotic

Avrupa Politika Merkezi’nde (CEP) Program Yöneticisi ve Kıdemli Araştırmacı olarak görev yapmaktadır. Uzmanlık alanları AB genişleme politikası ve Batı Balkanlar coğrafyasıdır. Macaristan’daki Orta Avrupa Üniversitesi’nde (CEU) Siyaset Bilimi alanında yüksek lisans yapmıştır. Belgrad Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktora eğitimine devam etmektedir. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen bir program kapsamında Missouri Üniversitesi’nde de eğitim görmüştür.


Sibel MAZREK
Sibel MAZREK
Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde tamamlayan Sibel Mazrek, yüksek lisans eğitimine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda devam etmektedir. Çeşitli medya kuruluşlarında muhabirlik, spikerlik sunuculuk görevlerini üstlenen Mazrek, ANKASAM'da Medya Koordinatörü olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Röportaj

İnsan Hakları ve Ulusal Güvenlik Hukuku Uzmanı Avukat Irina Tsukerman: “Mayın Temizliği Bir Lüks Değil, Bir Hukuki Sorumluluktur.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Azerbaycan’da mayınların yol açtığı insani krizler, bu...

ANAMA Kamu Konseyi Başkan Yardımcısı Emil Hasanov: “Ermenistan’ın Harita Sessizliği, Uluslararası Hukukun Görmezden Gelinmesidir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Azerbaycan’ın mayınla mücadelesi bağlamında Ermenistan’ın 30 yıllık...

Avrupa Kıdemli Enerji Regülasyon Uzmanı Maryna Hritsyshyna: “Avrupa’daki İktidar Değişimleri, Enerji Geçişini Yavaşlatabilir Ya Da Hızlandırabilir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Avrupa’da değişen siyasi iklimin enerji politikalarına yansımalarını ve...

Maqsut Narikbayev Üniversitesi, Prof. Dr. Kamshat Saginbekova: “Orta Asya Ülkeleri, Çin-ABD Ticaret Gerilimlerini Avantaja Çevirebilirler.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya’da stratejik ticaret kontrolü, yayılmanın önlenmesi...