Tarih:

Paylaş:

Orta Asya’da Çok Vektörlü-Yönlü Dış Politika

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Orta Asya devletleri, bağımsızlıklarını kazandıkları dönemden itibaren dış politikalarında farklı stratejiler benimsemiştir. Kırgızistan, genel olarak Batı yanlısı bir tutum sergilemiştir. Özbekistan ise bir dönem kapalı bir dış politika izlemiştir. Tacikistan, ilişkilerini sınırlı çerçevede geliştirirken; Türkmenistan ise “Daimi Tarafsızlık Statüsü” kapsamında hareket ederek tarafsızlığını güçlendirecek adımlar atmıştır. Bütün bu aktörlerin yanı sıra Kazakistan, proaktif bir yaklaşımla jeopolitik konumunu avantaja çevirmeye, bölgesel ve küresel güçleri dengelemeye ve farklı aktörlerle ilişkiler kurarak kazanımlarını arttırmaya çalışmıştır. Bu bağlamda ülkeler arasındaki sert rekabetten uzak kalacak şekilde kazan-kazan yaklaşımı çerçevesinde egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını tartışmaya açmayacak bir yol haritası geliştirmiştir.

Söz konusu strateji genel olarak çok vektörlü-yönlü dış politika anlayışı olarak nitelendirilmektedir. Bu sayede Kazakistan, bütün riskleri göz önünde bulundurarak fırsatları değerlendirmiş ve kazanımlarını azami seviyeye çıkarmıştır. Ayrıca Kazakistan, farklı ülkelerden çektiği yatırımlarla ve Kuşak ve Yol Girişimi gibi yatırımlar bağlamında gelişen koridorlarla Asya’nın ve hatta Avrasya’nın jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik merkezlerinden birine dönüşmüştür.

Astana yönetiminin benimsediği dış politika sayesinde elde ettiği kazanımlar, diğer Orta Asya devletlerini de etkilemiştir. Zira kapalı, tehdit düşüncesinin merkezde olduğu veya tek bir yönelim çerçevesinde belirlenen politikaların kazanımları azalttığı gibi riskleri de arttırdığı devletler tarafından görülmüştür. Bu noktada Orta Asya devletlerinin dış politikalarını çok vektörlü-yönlü bir anlayış çerçevesinde güncelledikleri görülmektedir.

Orta Asya’nın en demokratik devletlerinden biri olarak bilinen Kırgızistan, uzun süre boyunca daha çok Batı’nın ön planda olduğu bir dış politika anlayışı benimsemiştir. Lakin bu durum, Kırgızistan’ın bölgesel realiteden kopuk bir politika izlemesine ve küresel bir rekabetin sahasına dönüşmesine neden olmuştur. Bunun en somut örnekleri ise ülke içinde çeşitli dönemlerde yaşanan toplumsal hareketlerdir. Bu hareketlerle yönetimlerin değişmesi neticesinde Kırgızistan’da siyasi istikrarın tesis edilmesi zorlaşmıştır. 2020 yılının Ekim ayındaki son protestoların ardından yönetim tekrar değişmiştir. Bu süreçte sonra ise ülkede siyasi istikrarın arttığı görülmektedir. Böylece Bişkek yönetimi, Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) Çin’e, Rusya’dan Hindistan’a, Pakistan’dan Avrupa ülkelerine kadar birçok aktörle ilişkilerini güçlendirecek adımlar atmıştır.

Bağımsızlığını kazandığı süreçte görece dışarıya açık bir dış politika izleyen Özbekistan, ülke içinde yaşanan çeşitli olaylar ve terör saldırıları nedeniyle daha kapalı bir hale gelmiştir. Bu dönemde Taşkent yönetiminin dünyayla olan ilişkileri de zayıflamaya başlamıştır. Ancak 2016 yılında Sayın Şevket Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Özbekistan, dış politikasında önemli bir dönüşüm sürecine gitmiştir.

İç siyasette atılan liberalleşme adımlarıyla birlikte Taşkent yönetimi, ülkenin bütün potansiyelini kullanabilmek için hem bölgesel hem de küresel aktörlerle karşılıklı saygıya ve ortak çıkarlara dayalı bir ilişkiler ağı geliştirmiştir. Bu kapsamda Özbekistan; Rusya, Çin, ABD, Avrupa, Pakistan ve Hindistan gibi aktörlerle yakınlaşarak Orta Asya’nın merkez ülkelerinden biri olma özelliğini güçlendirmiştir.

Tacikistan, çeşitli devletlerle sınırlı seviyede ilişkileri olan bir devletti. Ülke içinde bir dönem yaşanan çatışmalar, Duşanbe’nin bütün potansiyelini kullanmasını engellemiştir. Ancak hem ülke içinde istikrarın sağlanması hem de Orta Asya’ya yönelik küresel güçlerin artan ilgisi karşısında Tacikistan da Çin’den Rusya’ya, ABD’den Hindistan’a kadar birçok ülkeyle ilişkilerini güçlendirmeye çalışmaktadır. Özellikle de son dönemde Duşanbe yönetimi, proaktif bir dış politika izleyerek kazanımlarını arttırmayı hedeflemektedir.

Son olarak Türkmenistan, Daimi Tarafsızlık Statüsü’ne sahip bir devlettir. Çeşitli ülkelerle karşılıklı saygı çerçevesinde ilişki kurmuştur. Ancak tarafsızlık statüsü kapsamında bir dönem aktif bir dış politika izlememeyi tercih etmiştir. Küreselleşmenin yoğunlaşması, ülkeler arasındaki ilişkilerde ekonominin ön plana çıkması ve sahip olduğu jeopolitik konumun yarattığı olumlu etki neticesinde son birkaç yıldır proaktif bir dış politika uygulamaktadır. Bu politikada tarafsızlığını tartışmaya açmayacak şekilde Rusya’dan ABD’ye, Çin’den Hindistan’a kadar çeşitli ülkelerle olan ilişkilerini güçlendirmektedir. Ayrıca komşularıyla çok boyutlu ilişkiler geliştiren Aşkabat yönetimi, tarafsız devlet kimliğiyle sorunların diyalog gibi barışçıl araçlarla çözülmesini desteklemektedir.

Neticede Orta Asya devletleri, günümüzde proaktif bir şekilde kazan-kazan temelli çok vektörlü-yönlü bir dış politika izlemektedir. Bu durumda Kazakistan’ın son 30 yıllık süreçte edindiği kazanımlar etkili olmuştur. Ayrıca Orta Asya, günümüzde Avrasya’nın ve dünyanın önemli merkezlerinden birine dönüşmektedir. Bu dönüşüm sürecinde gerekli güçlü ilişkiler tesis edilmediği sürece, devletlerin önemli kayıpları olacaktır. Aktörler de bunun farkındadır. Bununla birlikte dünyada artan gerilim ve tansiyon sürecinde bir tarafla güçlü ilişkiler kurarken; diğer tarafın yok sayılması, devletlerin kutuplaşan dünyada tercihlerini yaptığı algısını güçlendirerek farklı tehditlerle karşı karşıya kalmalarına yol açabilir. Bunun önüne geçebilmenin ve bütün taraflardan kazanım sağlayabilmenin en önemli yolu, çok vektörlü-yönlü dış politika olarak görülmektedir. Zaten bölge devletleri de kazan-kazan yaklaşımıyla çıkarlarını azami seviyeye çıkarırken; küresel rekabetin getireceği çatışma ortamından uzak kalmaya özen göstermektedir. Bu yüzden de söz konusu ülkelerin çok vektörlü-yönlü dış politikayı ana strateji olarak benimsedikleri ve uzun bir süre uygulamaya devam edecekleri söylenebilir.


Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika Uzmanı Dr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.