Küresel ticaretin dengeleri, son yıllarda artan jeopolitik gerilimler ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki stratejik rekabet çerçevesinde yeniden şekillenmektedir. Çin’in para birimi üzerinden yürüttüğü daha büyük ölçekli bir dönüşüm stratejisinin parçası olarak, devlete ait işletmelere yapılan “yurtdışı işlemlerde yuan kullanımına öncelik verilmesi” çağrısı, Çin Merkez Bankası’nın 21 Nisan 2025 tarihinde yaptığı duyuru çerçevesinde, geniş bir ekonomik dönüşüm sürecinin işaretidir. Açıklamanın zamanlaması, dünya ticaretinde karşılıklı bağımlılığın kırıldığı, ekonomik milliyetçiliğin yükseldiği ve doların küresel hakimiyetinin daha sık sorgulanmaya başlandığı bir döneme denk gelmektedir. Bu da atılan adımı, teknik bir politika duyurusu olmanın çok ötesine taşımaktadır.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri yüzde 145’e çıkarması, küresel ticarette vergi politikalarının baskı ve hizaya çekme aracı olarak kullanılmaya devam ettiğini göstermektedir. Bu hamle, küresel ticaretin giderek daha fazla siyasi ve ekonomik hesaplaşmaların zemini haline geldiğini ortaya koymaktadır. Pekin, bu duruma karşı verdiği yanıtla, yalnızca bir misilleme yapmakla kalmadığını, aynı zamanda yapısal karşı hamleler geliştirdiğini de ortaya koymuştur. Çin Merkez Bankası tarafından yapılan yönlendirmeler, artık sadece pasif tepkilerin değil, daha stratejik ve planlı bir karşı adımın atıldığını işaret etmektedir. Bu süreçte Çin’in yalnızca savunma pozisyonunda kalmadığı, kendi ekonomik düzeninin kurallarını belirlemeye yönelik adımlar attığı da açıkça görülmektedir. Yuanın dış ticarette kullanımının artırılması yönündeki çağrılar, işte bu stratejinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Trump’ın tarifeleri yüzde 145’e çıkararak başlattığı bu ticaret savaşları, küresel ticaretin doğasına dair derinlemesine bir sorgulamayı da beraberinde getirmektedir. Çin, bu sorgulama ve baskılar karşısında sadece tepki vermekle kalmamış, aynı zamanda küresel ekonomik düzende söz sahibi olma amacını gütmektedir.
Çin Merkez Bankası’nın duyurusunda yer alan unsurlar, söz konusu hedefin bütüncül bir altyapı dönüşümüyle desteklenmek istendiğine işaret etmektedir. Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi’nin (CIPS) güçlendirilmesi, blok zinciri teknolojisinin finansal işlemlerde kullanılmasının araştırılması ve Şanghay’daki ticari bankaların sınır ötesi kredi genişletmesine teşvik edilmesi, salt teşvikle değil, aynı zamanda kurumsal kapasitenin artırılmasıyla yürütülen bir sürece işaret etmektedir.[1] Çin’in yalnızca para biriminin daha fazla kullanılması değil, bu kullanımın güvenli, düşük maliyetli ve teknolojik açıdan rekabetçi bir zemine oturması hedeflenmektedir.
Bahsedilen bu unsurlar, yuanın küresel ticarette daha fazla yer edinmesinin yalnızca bir ekonomik hedef olmadığını, bunun için gerekli altyapı dönüşümünün de aktif bir şekilde planlandığını göstermektedir. Söz konusu dönüşüm, sadece finansal araçların genişletilmesiyle sınırlı kalmayıp aynı zamanda kurumsal kapasitenin artırılmasıyla da desteklenmektedir. Özellikle Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi’nin (CIPS) güçlendirilmesi, Çin’in küresel ticarette daha bağımsız ve sağlam bir yer edinme stratejisinin bir parçasıdır. CIPS’in geliştirilmesi, yuanın uluslararası ticaretin güvenli ve verimli bir aracı olma yolunda önemli bir adımdır. Ayrıca blok zinciri teknolojisinin finansal işlemlerde kullanımının araştırılması, Çin’in finansal sistemini dijital çağın gereklerine uygun şekilde dönüştürme amacını taşımaktadır. Bu, Çin’in sadece geleneksel finansal altyapıyı güçlendirmekle kalmayıp aynı zamanda daha güvenli, düşük maliyetli ve teknolojik açıdan rekabetçi bir finansal ekosistem inşa etmeyi hedeflediğini de ortaya koymaktadır. Şanghay’daki ticari bankaların sınır ötesi kredi genişletme teşvikleri, finansal kurumların bu dönüşüm sürecine aktif bir şekilde katılmalarını sağlayarak sürecin sadece devletin yönlendirmesiyle değil, aynı zamanda özel sektörün de katkısıyla yürütülmesini mümkün kılmaktadır.
Açıklamada ayrıca Şanghay Altın Borsası’nın diğer yurtdışı borsalarla işbirliği yapmasına destek verileceği ifade edilmiştir.[2] Bu adım, yuanın sadece ticaret aracı olarak değil, aynı zamanda değer ölçüm aracı olarak da uluslararası düzlemde daha fazla tanınmasını amaçlamaktadır. Küresel piyasalarda yuan referans fiyatlarının kullanımının yaygınlaştırılması, Çin’in finansal egemenliğini yalnızca Doğu Asya coğrafyasına değil, çok daha geniş bir küresel çapa taşımayı hedeflediğini göstermektedir. Bu tür adımlar, Çin’in yalnızca üretim ve ihracat üzerinden değil, aynı zamanda para politikası ve finansal altyapı araçlarıyla da küresel düzende daha fazla söz sahibi olma isteğinin somut yansımalarıdır.
Çin’in bu hamlesi aynı zamanda devlet kapitalizmi modelinin esnekliğini de göstermektedir. Kamu işletmeleri üzerinden yürütülen para politikası yönlendirmesi, Batı tipi piyasa ekonomilerinden farklı olarak ekonomik stratejinin merkezi düzeyde şekillendirildiği ve koordineli biçimde uygulandığı bir yapının işaretidir. Bu yapı sayesinde, Merkez Bankası’nın önerileri yalnızca finansal aktörler nezdinde değil, doğrudan üretim yapan ve yurtdışında faaliyet gösteren kamu şirketleri üzerinde de karşılık bulabilmektedir. Devlet, bu anlamda yalnızca düzenleyici bir otorite değil, aynı zamanda uygulayıcı ve yönlendirici bir ekonomik aktör konumundadır.
Bu gelişmeleri, yalnızca Çin’in iç politika refleksleriyle değil, aynı zamanda ABD’nin giderek daha agresif hale gelen ekonomik dış politikasının tetiklediği bir karşı pozisyon olarak da okumak gerekmektedir. Trump yönetiminin yürürlüğe koyduğu gümrük tarifeleri, Çin açısından yalnızca ekonomik kayıp riski değil, aynı zamanda sistemsel bağımlılıkları azaltma yönünde bir uyarı işlevi görmektedir. Bu bağlamda, yuanı daha yaygın hale getirmek, Çin için stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu adım aynı zamanda Çin’in küresel sistemde alternatif kurumsal ve parasal yapıların inşasında daha görünür hale gelmesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak Çin’in yuanı küresel ticarette daha etkin bir şekilde kullanma çabaları, yalnızca ekonomik bir strateji değil, aynı zamanda uluslararası güç dengelerini yeniden şekillendirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu hamle, Çin’in finansal sistemde daha bağımsız ve etkili bir rol oynamayı hedeflediğini ve küresel ekonomik düzende kendi kurallarını belirlemeye yönelik güçlü bir irade sergilediğini göstermektedir.
[1]“China central bank urges state-owned businesses to prioritise yuan in overseas expansion”, Reuters, https://www.reuters.com/world/china/china-central-bank-urges-state-owned-businesses-prioritise-yuan-overseas-2025-04-21/, (Erişim Tarihi: 22.04.2025).
[2]“China’s central bank promotes yuan usage in overseas expansion”, Investing.com, https://www.investing.com/news/economy-news/chinas-central-bank-promotes-yuan-usage-in-overseas-expansion-93CH-3993042, (Erişim Tarihi: 22.04.2025).