Tarih:

Paylaş:

AB-İran İlişkilerinde “INSTEX” Krizi

Benzer İçerikler

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını aşabilmek maksadıyla Avrupa Birliği, Almanya, Fransa ve İngiltere tarafından oluşturulan özel ödeme mekanizması INSTEX, 28 Haziran 2019 tarihi itibariyle faaliyete geçmiştir. Fakat İran, Avrupa’nın yükümlülüklerini yerine getirdiğinden halen daha emin değildir. İran’ın Avrupa’nın KOEP kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdiğine ikna olması ise kısa vadede mümkün görünmemektedir. Zira Tahran, ilk önce INSTEX mekanizmasının ne kadar fayda sağlayacağını görmek istemektedir. Diğer yandan İran’ın Avrupa’ya KOEP kapsamındaki sorumluluklarını yerine getirmesi için tanımış olduğu 60 günlük süre 7 Temmuz’da sona ermektedir. INSTEX yürürlüğe girmesine rağmen İran’ın anlaşmanın taraflarına ikinci zorlayıcı tedbirlerini açıklaması beklenmektedir.

İran, 8 Mayıs 2019 itibariyle nükleer anlaşma kapsamındaki isteğe bağlı olan bazı sorunluluklarından vazgeçtiğini açıklayarak uranyum zenginleştirme faaliyetlerini yeniden artırmaya başladığını açıklamıştı. 1 Temmuz 2019 tarihi itibariyle KOEP’in izin verdiği 300 kg’lık uranyum zenginleştirme sınırını aşan İran, nükleer anlaşmayı da fiili anlamda ihlal etmiş durumda. Bu yüzden İran’ın yakın zamanda anlaşmadan çekildiğini resmi olarak ilan etmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Dahası İranlı yetkililer, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile yapmış olduğu işbirliğinin sonlandırılabileceğini, ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’ndan (NPT) da çekilebileceklerini dile getirmektedirler.[1] Fakat son seçeneğin, en azından şimdilik, ihtimal dahilinde olmadığı söylenebilir. Zira Tahran’ın NPT’den çekilmesi, ABD’ye İran’a askeri müdahale için aramış olduğu uygun zemini yaratabilir. Nitekim İran’ın olası bir şekilde NPT’den çekilmesi, ABD’yi savaşa zorlamak değil, bizzat ABD’yi savaşa çağırmak olacaktır.

Avrupa’yı nükleer anlaşmayı koruyamamakla suçlayan İran, oluşturulan yeni ödeme mekanizmasının kendisine nakit para akışı sağlamaması halinde başarısız olacağını ve bundan yine Avrupa’yı sorumlu tutacağını açıkça dile getirmektedir. İran, INSTEX’i Avrupa dışındaki 3’üncü ülkelerin kullanımına da açmayı planladıklarını ifade ederek geleceğe dair olumlu bir tablo çizmektedir. Diğer taraftan Tahran, ödemelerin ilaç, gıda ve tıbbi ürünlerin karşılığında gerçekleşecek olması sebebiyle INSTEX’in başarılı olmayacağını düşünmektedir. Her şeyden önce bu mekanizmanın işe yarabilmesi için ödeme kapsamının ve kullanıcı ülkelerin artırılması gerekmektedir. Fakat ABD’nin ekonomik yaptırım baskı altında kalan ülkelerin benzer bir mekanizmayı geliştirmeleri veya INSTEX’e dahil olmaları oldukça zor gözükmektedir. Buna mukabil Avrupa, yaptırım tehdidine rağmen INSTEX’i faaliyete alarak ABD’nin uluslararası sitemdeki hegemonya arayışlarına gerçek bir meydan okuma göstermiştir, denebilir. Ancak Tahran’a göre Avrupa, ABD’yi nükleer anlaşmada tutma konusunda yeterince çaba sarf etmemiştir.

Fransa, İngiltere ve Almanya’nın başını çektiği Avrupa ülkeleri, INSTEX üzerinden İran’ı anlaşmada tutmak istese de diğer birçok meselede İran’ın karşısında yer almaktadır. Örneğin Avrupa, Trump yönetiminin İran’ın nükleer silahlar geliştirdiği yönündeki endişelerine katılmakla birlikte bölgesel yayılmacılık ve füze kapasitesi konusunda da ABD’yle hemfikir durumdadır. Bu açıdan Avrupa, İran’la yeni bir anlaşma yapılması konusuna da sıcak bakmaktadır.  Buna karşılık, ABD’nin İran’a karşı askeri müdahalesine kesin bir dille karşı çıkan Avrupa, söz konusu gerginliğin hafifletilmesinden yanadır. Hatta 7 Temmuz itibariyle İran’ın anlaşmadan çekilmesi halinde bile anlaşmada kalacakları yönünde mesajlar vermektedir. Bu anlamda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak Avrupa ülkeleri ABD-İran krizinde arabuluculuk yapmaya çalışmaktadır.[2]  Fakat Hürmüz Boğazı’ndaki son gerginlikte ABD’nin yanında yer alan Avrupa ülkelerinin İran’ı müzakere masasına çekmesi mümkün görünmemektedir. Nitekim Macron, İran’ın ABD’ye ait insansız hava aracını uluslararası sularda düşürdüğünü dile getirirken;[3] Almanya Şansölyesi Angela Merkel, körfezdeki petrol tankerlerine yapılan saldırıların arkasında İran’ın olduğunu belirtmiştir.[4]

Bu durumda İran ile Avrupa arasında ciddi bir güven krizinin olduğunu ve bunun aşamalı olarak tırmandığını söyleyebiliriz. Örneğin INSTEX mekanizması bundan yaklaşık 5 ay öncesi kurulmasına rağmen henüz hayata geçirilmiştir. Bu süre zarfında ABD, İran’ın petrol ihracatına yönelik 8 ülkeye tanıdığı muafiyeti kaldırdığı gibi İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO) da terör listesine almıştır. INSTEX’in hayata geçirilmesi için beklenen sürede pek çok İranlı üst düzey komutan ve hatta İran Devrim Rehberi Ayetullah Hameney ABD’nin yaptırım listesine alınmıştır. Dolayısıyla Avrupa’nın uzun bir süredir kendisini oyaladığını düşünen İran, önümüzdeki süreçte de, INSTEX başarılı olsun veya olmasın, nükleer anlaşmadaki taaddütlerini yerine getirmeyi düşünmemektedir. İran, 2015 yılındaki KOEP anlaşması sonrası Avrupalı şirketlere öncelik vermişken, şimdi Avrupa’nın söz konusu anlaşmaya sahip çıkmayarak kendisine ihanet ettiğini düşünmektedir.

INSTEX’in hayata geçirildiği 28 Haziran 2019 tarihine kadar Avrupa’yı sorumlulukları konusunda sert bir şekilde uyaran İran, alternatif olarak Asya ülkelerine yönelerek benzer ödeme mekanizmalarını kurabileceği uyarısı yapmıştı. Hatta 24 Nisan 2019 tarihinde İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, “INSTEX mekanizmasının AB ülkeleri tarafından ilan edilmesi ilk adımdı ancak AB ülkeleri çok geç kaldı. İran’ın kendilerini bekleyeceğini zannetmesinler.”[5] sözleriyle alternatif kaynaklara yönelebileceğini göstermişti. Bundan kısa süre sonra Zarif, Asya turuna çıkarak Hindistan, Japonya ve Çin’e ardı sıra ziyaretler gerçekleştirmişti. Fakat 2015 sonrası süreçte İran’ın Avrupa ülkelerine dönerek kendisine yapmış olduğu ihaneti unutmayan Asya güçleri, Tahran’ı sonuna kadar destekleme konusunda çekimser kaldı. Dolayısıyla İran, hem ödeme mekanizması hem de petrol alımı konusunda Asya’dan istediğini alamadı. Nitekim İran, içerisinde bulunmuş olduğu bu sıkışmışlık durumunun ve karşılaştığı tüm bu zorlukların sebebi olarak başta ABD’yi ve daha sonra INSTEX mekanizmasını geciktiren Avrupa’yı gördü. Bu yüzden Avrupa’ya karşı büyük bir güvensizlik hisseden İran’ın, 7 Temmuz’da açıklayacağı ikinci zorlayıcı tedbirlerde KOEP’ten çekildiğini açıklaması pek de sürpriz olmayacaktır.


[1] “İran’dan NPT’den Çekilme Uyarısı”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/irandan-nptden-cekilme-uyarisi/1506375, (Erişim Tarihi: 01.07.2019).

[2] “Macron Urges Trump To Be ‘Coherent’ On Iran”, Politico, https://www.politico.eu/article/macron-trump-iran/, (Erişim Tarihi: 01.07.2019).

[3] “Macron Says He Warned Iran’s Rouhani About Breaking Nuclear Commitments”, Reuters, https://www.reuters.com/article/us-iran-nuclear-france/macron-says-he-warned-irans-rouhani-about-breaking-nuclear-commitments-idUSKCN1TS0YU, (Erişim Tarihi: 01.07.2019).

[4] “Tensions Run High After Iran Shoots Down US Drone”, DW, https://www.dw.com/en/tensions-run-high-after-iran-shoots-down-us-drone/a-49273735, (Erişim Tarihi: 01.07.2019).

[5] “İran/Zarif: AB’nin INSTEX İçin Bahanesi Kalmadı”, Blomberg, https://www.bloomberght.com/iranzarif-ab-nin-instex-icin-bahanesi-kalmadi-2212225, (Erişim Tarihi: 01.07.2019).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.