Analiz

İsrail-İran Savaşı ve Güney Kafkasya’da Kesişen Güzergâhlar

Güney Kafkasya’daki hava trafiği, sadece uçuşların değil, büyük güç rekabetinin ve bölgesel ittifakların haritasını da yeniden çizecektir.
Zengezur hattı üzerindeki gerilim, Güney Kafkasya’daki ulaştırma rekabetini jeopolitik cepheleşmeye dönüştürme riskini taşımaktadır.
Azerbaycan’ın denge siyaseti, Tel Aviv ile Tahran arasındaki füze diplomasisinin gölgesinde Güney Kafkasya’nın güvenlik mimarisini yeniden kurmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2025 yılı itibarıyla Orta Doğu merkezli gerilimlerin yalnızca bölgesel aktörleri değil, küresel ulaştırma ve güvenlik sistemlerini de doğrudan etkilediği bir döneme girilmiştir. Özellikle İsrail-İran hattında uzun süredir biriken stratejik gerginlik, 13 Haziran 2025 sabahı İsrail’in İran’daki nükleer ve askerî hedeflere yönelik geniş çaplı hava harekâtıyla doğrudan çatışmaya evrilmiştir. Bu gelişme, yalnızca askerî dengeleri değil, hava sahası güvenliğini, uluslararası havacılığı ve bölgesel jeopolitik yapıyı da derinden sarsmıştır. Hava sahalarının eş zamanlı kapanmasıyla birlikte başta Körfez ve Orta Doğu olmak üzere birçok bölge havayolu trafiğine kapanmıştır. Bu durum, Güney Kafkasya’yı alternatif değil, zorunlu bir jeostratejik güzergâh olarak öne çıkarmıştır.

13 Haziran 2025 sabahı, İsrail tarafından başlatılan “Yükselen Aslan Harekâtı”[1] çerçevesinde İran’daki nükleer tesisler, füze üsleri ve Devrim Muhafızları’nın komuta merkezleri hedef alınmış; saldırılar İran Ordusu’nun üst düzey komuta kademesinde ağır kayıplara neden olmuştur. İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ve Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami dâhil olmak üzere en az 20 üst düzey askerî yetkili ve 6 nükleer bilim insanı hayatını kaybetmiştir. Toplam can kaybı yaklaşık 80 olarak açıklanırken, yaralı sayısı 320’yi aşmıştır.[2] Bu gelişme, İsrail’in 2024’te Hizbullah’ın lider kadrosuna düzenlediği operasyonları andıran bir “başsız bırakma stratejisi” olarak yorumlanmıştır. Aynı gece İran, Kudüs ve Tel Aviv’e yönelik misilleme saldırıları gerçekleştirmiş; fırlatılan 100’den az füzenin büyük bölümü etkisiz hale getirilmiş, Tel Aviv’de 44 kişi yaralanmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İsrail’e hava savunmasında destek sağlarken; Birlemiş Milletler (BM), İran’ın nükleer yükümlülüklerini ihlal ettiğini açıklamış ve ABD Başkanı Donald Trump, saldırıya ABD’nin bilgi ve teknolojik katkı sunduğunu açıkça ifade etmiştir. Bu açıklamalar, uluslararası kamuoyunda gerilimin daha da tırmanacağı yönündeki endişeleri pekiştirmiştir.

Bu saldırının hemen ardından, İran, Irak, Ürdün, Suriye ve İsrail hava sahalarında olağanüstü kısıtlamalara gidilmiştir. İran ve Irak hava sahaları tamamen kapatılmış, Ürdün ise geçici olarak tüm uçuşlara kapanmış; daha sonra sadece önceden izin alınmış uçuşlara belirli koridorlar üzerinden geçiş izni vermiştir. Suriye hava sahası da tamamen kapatılmış, sonradan sadece kısıtlı sayıda hava koridoru açılmıştır. İsrail ise sadece batıya doğru uçuşlara hava sahasını açık tutmuştur. Flightradar24 verilerine göre, yaklaşık 3 bin uçuş iptal edilmiş veya yeniden rotalandırılmış; ilk yön değiştiren uçuşlar uluslararası saat dilimiyle 00.06’da Tahran’dan uzaklaşmaya başlamış ve İran ile Irak hava sahaları iki saat içinde tamamen boşaltılmıştır.[3]

Sivil havacılığın bu durumdan doğrudan etkilenmesiyle birlikte bölgedeki hava trafiği adeta durmuştur. İsrail’in İran’daki 100’ün üzerindeki askerî ve nükleer hedefe yönelik saldırılarının ardından, özellikle Avrupa-Güneydoğu Asya hattının ana geçiş noktalarından olan doğu Irak hava koridorunun kapanması, Emirates, Sun D’Or ve Qatar Airways gibi birçok havayolu şirketini doğrudan etkilemiştir. Emirates sadece 13-15 Haziran 2025 tarihleri arasında İran, Irak, Ürdün ve Lübnan’a yönelik toplam 16 uçuşunu iptal ettiğini açıklarken, EL AL ve Sun D’Or 30 Haziran’a kadar tüm rezervasyonlarını durdurmuştur. Air India, İran hava sahasını kullanan 16 seferini iptal ederken; Qatar Airways İran, Irak ve Suriye’ye yönelik tüm uçuşlarını geçici olarak durdurmuştur.[4] Böylesine birçok şirketin önlem almasıyla birlikte, Avrupa ile Güney Asya ve Körfez ülkeleri arasındaki kritik hava koridorları devre dışı kalmış; seferler ya iptal edilmiş ya da daha uzun, daha maliyetli rotalara yönlendirilmiştir.

İsrail saldırılarına karşılık olarak İran, 13-16 Haziran tarihleri arasında “Gerçek Söz III”[5] operasyonunu başlatmış; Tel Aviv ve Hayfa başta olmak üzere İsrail’in birçok noktasına 150-200 füze[6] ve 100’den fazla İnsansız Hava Araçları (İHA) göndermiştir.[7] Saldırılarda İsrail’de 8-14 sivil hayatını kaybetmiş, İran’da ise resmî verilere göre 224, sivil toplum kaynaklarına göre ise 406 kişi ölmüş ve 654 kişi yaralanmıştır. Saldırıdan sonra 1481 kişi hastaneye kaldırılmış, yüzde 90’ından fazlasının sivil olduğu açıklanmış ve 522 kişi taburcu edilmiştir.[8]

Bu gelişmeler, jeopolitik anlamda iki bölgeyi öne çıkarmıştır: Körfez ülkelerinden Suudi Arabistan ve Umman’ı kapsayan Arap Yarımadası ve Güney Kafkasya. İran hava sahasının kapanması ve hava trafiğinin doğrudan genel Körfez ve Orta Doğu’dan çıkmasıyla birlikte esasen Azerbaycan üzerinden yapılan tahliyeler ve Türkiye-Azerbaycan arasında artan diplomatik trafik, bölgenin güvenli hava sahası rolünü güçlendirmiştir. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, İranlı General Bakırî için taziye mesajı yayımlamış; Azerbaycan topraklarının İsrail saldırılarında kullanılmadığını belirtmiş ve İsrail adına casusluk yapıldığı iddialarını reddetmiştir.[9] Gürcistan Dışişleri Bakanlığı ise resmî açıklamayla durumu kaygı verici bulmuş ve diplomatik çözüm çağrısında bulunmuştur.[10]

Bu atmosferde İranlı yetkililer, Zengezur Koridoru’nu doğrudan ulusal güvenlik tehdidi olarak nitelendirerek bu hattın geçişini engelleme kararlılıklarını açıkça ortaya koymuştur. Ancak İran-Ermenistan geleneksel işbirliğinin ötesinde, 22 Haziran 2025 tarihinde ABD’nin, İsrail’le koordineli biçimde İran’ın nükleer tesislerini vurduğu yönündeki gelişmeler,[11] Tahran’ın bölgedeki stratejik etkisinin sorgulanmasına yol açabilecek niteliktedir. Buna karşın, yakın süreçte Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, dikkat çekici bir jeopolitik açılım olarak değerlendirilmiş; bu ziyaret, Ermenistan’ın artık konjonktürel bloklara değil, bölgesel işbirliği eksenine yöneldiğini izlenimini vermektedir. Tüm bu gelişmeler bağlamında, Güney Kafkasya’daki stratejik hassasiyetler yalnızca karasal değil, aynı zamanda havacılık ve güvenli ulaştırma hatları açısından da bu bölgeyi bir “jeopolitik zorunluluk kuşağı” hâline getirmiştir.

Savaşın hava sahası üzerindeki etkileri küresel ölçekte de hissedilmiştir. Avrupa merkezli taşıyıcılar, İran ve Rus hava sahalarının kapanmasıyla birlikte Asya’ya daha uzun rotalar kullanmak zorunda kalmış; bu da operasyonel maliyetlerin artmasına neden olmuştur. Air India’nın Londra seferinin düşmesi, kamuoyunda uçuş güvenliğine dair kaygıları büyütmüş; Brent petrol fiyatlarının yüzde 8 artarak 70,8 dolara çıkması da havayolu firmalarının yükünü artırmıştır. Uzmanlara göre ise bu tür krizler artık “istisnaî sapmalar” değil, sistemik tehditler olarak algılanmaktadır.[12]

Sadece 13 Haziran 2025 Cuma günü 1800’den fazla uçağın rotasını değiştirmek zorunda kalması, çatışmaların yalnızca karasal düzlemde değil, gökyüzünde de küresel ulaştırma zincirini etkilediğini göstermektedir. Bu bağlamda, uzun süredir göz ardı edilen Orta Koridor güzergâhları (başta Güney Kafkasya ve Hazar ötesi hatlar olmak üzere) artık sadece alternatif değil, jeopolitik zorunluluk haline gelmektedir.

İran, Irak ve Suriye hava sahalarının eş zamanlı kapanması, Doğu Avrupa’daki ve Rus hava sahasının batı kısmı da 2022 yılından itibaren devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle devre dışı kalması, Avrupa-Asya arasında kalan tek güvenli havacılık rotasını Güney Kafkasya’ya yönlendirmiştir. Bu bağlamda Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üçgeni, sadece havayolu taşımacılığı açısından değil, aynı zamanda enerji hatları, dijital koridorlar ve lojistik zincir açısından da vazgeçilmez hale gelmiştir. Azerbaycan’ın, İsrail’le olan askerî işbirliği nedeniyle Tahran’ın artan baskısı altında kalması; buna karşın diplomatik söylemde tarafsızlık vurgusunu korumaya çalışmasıyla birlikte İsrail’in “Güney Azerbaycan” olarak nitelendirilen İran’ın kuzeyini, Tebriz ve çevresini (her ne kadar da askerî ve stratejik darbe ve hedef olarak nitelendirilse de) vurulması, Bakü’nün İsrail’in bu saldırılarına sıcak bakmaması ve denge politikası yürütmek zorunda olduğunu göstermektedir. İran’ın Zengezur Koridoru’nu doğrudan ulusal güvenlik tehdidi olarak nitelendirmesi ve Ermenistan’la askerî-siyasî koordinasyonu artırması, bölgedeki koridor rekabetini jeopolitik bir cepheleşmeye dönüştürebilir. Fakat son dönemlerdeki Ermenistan’ın İsrail-İran Savaşı’yla birlikte taraftan ziyade daha önce de ifade edildiği gibi gerçekçi bakış açısıyla bölgeselleşemeye yönelme eğilimi, Güney Kafkasya’nın jeostratejik konumunu güçlendirme ihtimalini artırabilir.

Orta vadede en olası ihtimal, Güney Kafkasya’nın “jeopolitik geçiş alanı” olmaktan çıkıp bir tür “bloklar arası güvenlik hattı” haline dönüşmesidir. Azerbaycan’ın hem Batı’yla güvenlik bağlarını güçlendirmesi hem de İran’la ilişkilerde güvenlik temelli gerginliği yönetmeye çalışması, bölgedeki aktörlerin ikili ittifakları değil, çok yönlü denge stratejilerini öncelediğini göstermektedir. Ayrıca İran’ın Zengezur üzerinden Ermenistan’a verdiği örtülü destek, sadece transit yolları değil, etnik-siyasî fay hatlarını da yeniden tetikleyebilir. Hava sahasındaki yoğunluğun ve kara ulaşım hatlarındaki rekabetin artması, Güney Kafkasya’da istikrarın kırılganlığını da beraberinde getirmektedir.

Sonuç olarak 13 Haziran 2025 tarihinde başlayan İsrail-İran çatışması, Güney Kafkasya’yı sadece bir bölgesel güzergâh değil, küresel stratejik denklemde bir anahtar konuma taşımıştır. Hazar geçişli Orta Koridor’un “alternatif” değil “zorunlu” hale gelmesiyle birlikte bu coğrafyada diplomatik hataların maliyeti daha da artmıştır. Dolayısıyla bölge ülkeleri (özellikle Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan) için askerî ittifaklar kadar sivil hava ve lojistik güvenliği de ulusal stratejilerinin temel belirleyeni haline gelmiştir. Önümüzdeki süreçte Güney Kafkasya’daki hava trafiği, sadece uçuşların değil, büyük güç rekabetinin ve bölgesel ittifakların haritasını da yeniden çizecektir.


[1] Tom Stevenson, “Operation Rising Lion”, London Review, https://www.lrb.co.uk/blog/2025/june/operation-rising-lion, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[2] Kylie Maclellan vd. “Israel hit Iran’s Nuclear Sites and Killed its Top Military Commanders, Iran Retaliated – as it Happened”, Reuters, https://www.reuters.com/world/middle-east/live-updates-israel-hits-iran-nuclear-facilities-missile-factories-2025-06-13/, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[3] Ian Petchenik, “Airspace closures following Israeli strikes on Iran”, FlightRadar24, https://www.flightradar24.com/blog/flight-tracking-news/airspace-closures-following-israeli-strikes-on-iran/, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[4] Goda Labanauskaite, “Airlines Halt Flights Over Israel-Iran-Iraq-Jordan Airspace After Israel Strikes”, AeroTime, https://www.aerotime.aero/articles/airlines-halt-flights-in-middle-east-after-israel-strikes, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[5] “IRGC launches fifteenth wave of Operation True Promise III”, Tehran Times, https://www.tehrantimes.com/news/514649/IRGC-launches-fifteenth-wave-of-Operation-True-Promise-III, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[6] “SMI Soobshchili o Zapuske Iranom Okolo 150–200 Raket po Izrailyu”, Izvestiya, https://iz.ru/1903587/2025-06-13/iran-vypustil-okolo-150-200-raket-po-izrailiu, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[7] “Iran Zapustil po Izrailyu Boleye sta Bespilotnikov, Zayavil TSAKHAL”, RIA Novosti, https://ria.ru/20250613/tsakhal-2022595039.html, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[8] “Minzdrav Irana: V Rezultate İzrailskikh Atak Pogibli 224 Cheloveka”, Report, https://report.az/ru/v-regione/smi-v-rezultate-izrailskih-udarov-v-irane-pogibli-ne-menee-128-chelovek/, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[9] “Pomoshchnik Prezidenta: Azerbaydzhan ne Zanimayetsya Shpionazhem v Irane”, Media.Az, https://media.az/politika/pomoshnik-prezidenta-azerbajdzhan-ne-zanimaetsya-shpionazhem-v-irane, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[10] MFA of Georgia, “We are deeply concerned by the rising tensions in the Middle East …”, X, https://x.com/mfagovge/status/1933596222561898533?s=46, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[11] David Rising, Jon Gambrell ve Aamer Madhani, “US strikes 3 Iranian Nuclear Sites, Inserting itself into Israel’s War with Iran”, Eyewitness Newss, https://abc7chicago.com/post/us-has-struck-iranian-nuclear-sites-trump-says-joining-israeli-air-campaign/16811258/, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

[12] Mari Novik ve Chloe Cornish, “Airlines Forced to Skirt War Zones as Problems Mount”, Financial Times, https://www.ft.com/content/3c28ad5a-cffe-407f-b311-d9de5cdac1a6, (Erişim Tarihi: 22.06.2025).

Ergün MAMEDOV
Ergün MAMEDOV
Ergün Mamedov, 2020 yıllında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans bölümüne kabul almış ve 2022 yılında tezini başarıyla savunarak mezun olmuştur. Eğitimine hâlihazırda 2022 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktora öğrencisi olarak devam etmektedir. Gürcistan vatandaşı olan Ergün Mamedov, ileri düzeyde Gürcüce, orta düzeyde İngilizce ve başlangıç düzeyinde Rusça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları, Güney Kafkasya ve Türk Dünyası coğrafyaları merkezli güncel diplomasi gündemi ve siyasî tarihtir.

Benzer İçerikler